• BIST 9549.89
  • Altın 3002.717
  • Dolar 34.5123
  • Euro 36.1711
  • Erzurum -5 °C
  • İstanbul 3 °C
  • Ankara -1 °C

AHMET GÖKHAN YAZCI'NIN KALEMİNDEN...VELHASILIKELAM.!

AHMET GÖKHAN YAZCI'NIN KALEMİNDEN...VELHASILIKELAM.!
Eğitimci Yazar Ahmet Gökhan Yazıcı yazdı::Velhasılıkelam !

“Çalışmadan, yorulmadan, üretmeden rahat yaşamak isteyen toplumlar; önce haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini ve daha sonra da istiklal ve istikballerini kaybetmeye mahkumdurlar." 
Gazi Mustafa Kemal Atatürk

Evet günümüze haiz yaşadığımız her nevi problemlerin temel kaynağı Gazinin bu sözü ile çokta güzel özetlenmiş aslında

Nurcan anne ve 11 aylık Mustafa Bedirhanın şehadetleri ile sembolleşen (ruhları şad şehadetleri mübaek olsun inşallah) asırlık ihanetin ve kahpeliğinde,

Akçe alan Buyruk alır ata sözü ile özdeşleşen yine birkaç asırlık devam eden mahkumiyet ve mecburiyetinde,

Makam ve koltuklarını muhafaza , geliştirme ve değiştirme uğruna asılardır devam edip duran emperyalist batıya kapı kulluğu zilletinin, aşağılık kompleksli yönetim anlayışlarının da

Üçüncü dünya ülkelerinin makus talihsizliğinin ve basiretsizliğinin sembolleri ,riya,istismar, rüşvet,yolsuzluk,hırsızlık, embesillik, asalaklık,sülüklük gibi gayr-i İnsani ve İslami yaşantılar ile köşe dönmece ve köşe kapmaca oynuyan gayri toplum ve yine gayri millet anlayışınında,

Ve benzeri…. Gibi günümüze haiz sosyal,siyasal, ekonomik,kültürel,askeri,dini, vb bir çok insani problemlerimizin günümüze yansıyan ve eğitimsizliğin, taasubiyetin,tavassut ve keyfiyetin baş rollerini üstlendiği sebep ve sonuç silsilesi ile karşı karşıya olduğumuzun en yalın ifadesidir bu veciz söz aslında,

Asırlardır eğitime, bilime ve insana yatırım yapıp bu gün üretemeyen toplumları tek dişi kalmış canavar gibi iliklerine kadar emen emperyalist batının karşısında,

Onlara işleyemediği hammaddesini satıp, domates,biber patlıcan ihraç etmenin sevinci ile avunup onlardan S-400, F-35 alabilmek için bir pinpon topu gibi taraflar arasında gidip gelen bir acziyetin,mahkumiyetin, mecburiyetin, havanda su döğmenin dışında değil aslında halimiz ve ahvalimiz

Düşündüm de ; Bir A dört kağıdından kaç dolar çıkar diye yaklaşık nizami ölçülerince 600 dolar kağıt tam kullanıldığı takdirde 700 dolarda basılabilir.

Buna kalıp, boya ve insan gücü maliyetini eklersek buyurun maliyeti siz hesaplayın asıl maliyet kağıt ve boyada olup insan gücü, makine ve kalıp maliyeti ile yıllarca milyarlarca dolar basılabileceği için maliyetten sayılmayabilir. Sayılsa da çok cüzi miktardadır.

Sonra bu kadar ucuz maliyete basılabilen doları anlamlı ve pahalı yapan sebep ve sonuçları sorguladım.!

Baktık ki kendi ihtiyacından fazlasını üretebilip, başka milletlerin ve devletlerin her nevi ihtiyacını kalite oranında üretebilen toplumların parasının değerli olmasının yegane sebebi bu.!

Bir örnek; Elin Amerikalısı veya Almanı A dört kağıdına dolarını, eurosunu basıyor, hammaddesi olup’ta onu işleyecek teknolojisi, bilgi potansiyeli olmayan ülkelerden hammaddesini bir A dört kağıt’ı maliyeti ile satın alıyor.

Hem kendi ihtiyacını ucuz kağıt maliyeti ile üretiyor, hem de bizlerin ihtiyacı mamulleri daha yüksek maliyetler ile bizim hammaddemiz üzerinden bize daha fahiş fiyatlara satıyor,

Bir taraftan hammaddemizi satın almak için bir A dört kağıdı ve boya maliyetine bastığı dolarları bizden daha fazlası ile geri alıyor yani onu bile bizde bırakmıyor, diğer taraftan kendi ekonomisine ve gücüne bir A dört kağıdı maliyeti ile daha fazla değer ve güç katıyor.

Eee tabi’i ki dünya ekonomi sine’de bu bağlamda haklı olarak yön ve ivmeyi kendi eksenlerinde kazandırabiliyor.

Belki karşılığı olmayan paranın basılmasının ekonomik risklerinden bahsedebilirsiniz, lakin bu husus iç piyasa için geçerli bir risk olduğu doğru fakat söz konusu ülkeler dış piyasaya ihracat odaklı sirkülasyonu için bunu kullanıyor ise hiç de bir sakıncası yoktur.Tabi ki buda ihtiyacından fazlasını üretebilen toplumlar için geçerlidir.

Yöneticilerin dolar ve euroların bozdurulup Türk parasına ve altına çevrilmesi kampanyaları anlamlı olsada suni geçici çözümden ibaret olup , lakin bunun tam kapsamlı yerli malı kampanyaları ile desteklenmesi ve üretici bir toplum niteliğine ulaşılabilmesi ise artık bir zaruriyettir.

Velhasıl örnek olarak ceplerimizde ki İphonları kullanmaktan vazgeçebilmemiz, ancak muadili telefonları üretebilmemiz ile, altımızda ki Mercedes marka makam ve özel araçları kullanmaktan vazgeçebilmemiz, ancak muadili araçları üretebilmemiz ile,

Bir valiye, yöneticiye 300-500 Bine aldığımız bir makam aracına ödediğimiz maliyetleri bilgisayarsız,araçsız teknolojik gereçsiz okullara ,geleceğe yatırıma dönüştürebilmemiz ile,

Bu ürünlere ödediğimiz paraları eğitime, teknolojik potansiyele, bilimsel araştırma, çalışma ve yatırımlara dönüştürebilmemiz ile,

Bu maliyetler ile daha fazla öğretmen atayarak öğretmensiz köy ve okul bırakmamamız ile,

Sermayesi, aracı,gereci, mühendisi,projesi bize ait olmayan ithal yatırım maliyetlerini öncelik yüklemeyip, ne zaman ki bu bağlamda yerli potansiyeli harekete geçirebilecek bilgiye,ekonomiye,teknolojiye sahip olup tamamaen milli ve yerli yatırım yapabilmemiz ile

Ve bu ithal maliyetleri yerli maliyete dönüştürecek eğitim ve bilim alanında ki yatırımlara öncelik vermebilmemiz ile,

Toplumumuzun maddi ihtiyaçları ile dışa bağımlılığının ve mahkûmiyetinin önüne kaliteli yerli ürün yatırımlarını koşulsuz destekleyerek geçebilmemiz ile,

İthal tüketici toplum tipinden, yerli üretici toplum tipine geçebilmemiz ile

Ham maddesi bize ait ithal etmek zorunda kaldığımız ürünleri, kendi hammaddemizi, zengin yer altı kaynaklarımızı madenlerimizi işletile bilecek, üretilebilecek, ihtiyaç fazlasını pazarlaya bilecek yatırıma dönüştürebilmemiz ile

İhracatı, ithalatın fazlası ile üzerine çıkaramadığımız müddetçe , bu gün dolara, euroya olan mahkumiyetimiz yarın rubleye yuan’a ve rial’e dönüşecektir fazlada bir şey fark etmeyecektir.!

İthal ürün kullanmak , kullanılmışlığıda beraberinde getirir felsefesini bir eğitim , bilim ve kültür meselesi felsefesi ile Müslüman Türk Milletinde ortak bir davranış ve yaşantıya dönüştürebilmemiz ile mümkündür ancak

Lakin bunları başarabilmemiz ise en öncelikli eğitim ve bilim problemlerimizin halli ile mümkündür ancak,

Toplam ülkemizdeki Fen lisesinin sayısı 302 iken, sosyal bilimler lisesi sayısı 92 iken, İmam Hatip Lisesi sayısının 1402 olması ile mümkün değildir,! ( imam hatip karşıtı olmadığımı herkes iyi bilir aksine ülkemizdeki bütün liselerde fen lisesi labratuarlarıyla ,imama hatip mescidlerinin aynı çatı ve ruhta dizayn edilmesi taraftarıyım.)

Milli Eğitim Bakanlığı'nın LGS için belirlediği 1367 okul arasında 298 imam hatip lisesi, 222 Anadolu lisesi var. 61 ilde sınavla öğrenci alacak imam hatip sayısı, Anadolu lisesinden fazla olması ile de mümkün değildir.

4036 Mesleki ve Teknik lisenin üniversiteye, mühendislik fakültelerine öğrenci yerleştirme potansiyelinden çok uzak olması ile de mümkün değildir.

Orta öğretim düzeyinde eğitim veren, bilimsel niteliği göz ardı edilen ve desteklenmeyen üniversite sayısını artırmakla da mümkün değildir.

Velhasıl adı Milli ama devşirme kafa ve zihniyetler ile yap boz tahtasına dönen, sistem çöplüğünü aratmayan, çağın ve ülkemizin gerçeklerini,şartlarını öncelikli ihtiyaç ve gereklerini yansıtmayan bukelemun vari bir eğitim sistemi ilede mümkün değildir.

Asırlık mahkumiyet ve mecburiyetlerin kıskacından ve ağır bedellerinden kurulabilmemizin mücadelesinin verildiği son yıllardaki çektiğimiz Tam Bağımsızlığımızın aslında yoğunlukla doğum sancılarının çekildiği bu kritik dönemeçte

“Okuyan,araştıran, neye niçin inanaması gerektiğini sorgulayan, bir eli ilimde fende teknolojide, bir eli Kuran’da Sünnette, milli ve manevi değerlerinde olabilen,

Bir ayağı mazide,tarihinde,geçmişinde, bir ayağı atide,istikbalde olabilen, şahsi menfaatlerini ülkesinin ,milletinin menfaatlerinin altında tutabilen,

İman ile yoğrulmuş, İlim ile donanmış inanç ve ideal abidesi bir neslin sosyal,ekonomik,siyasal,kültürel ve bilimsel ifadesi olabilecek"

Bir nesli yetiştirebilecek tamamen yerli ve milli bir eğitim sistemi günümüze haiz bütün dünyevi ve uhrevi problem ve çıkmazlarımızın ve tam bağımsızlığımızın reçetesidir.

Bu vesile ile şırnakta hain ve alçakça bir anne ve bebeğine kıyan terör saldırısı akabinde şehit düşen Nurcan anne ve Mustafa bedirhan bebeğin şahsında bütün vatan şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyorum, şefaatlerine nail şehadetlerine dahil olabilmek niyazımla… VATAN SAĞOLSUN.!

  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
    Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Erzurum Olay | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0 532 414 82 11 0 538 776 25 25