Anneciğimin amcasının oğlu, teyzemin eşi, kıymetli aile büyüklerimiz Necdet Yaylalı ve Vahdettin Yaylalı'nın abileri, rahmetli babamın yakın dostu emekli öğretmen Hanifi Yaylalı'yı, yokluk yurdundan hakiki vatanına uğurladık, dün.
Hayatta da kadrini bilen dostları,
Gürcükapı Camiinin musallası önünde saf tutup son vazifelerini yerine getirdiler. Sonra kalabalığın tamamına yakını merhumun naşını Rizekent Köyüne kadar götürüp, oradaki aile kabristanına defnettiler.
Kalabalık camaat içindeki pek çok eş dosttan "İyi huylu, dost canlısı, yardımsever, hoş bir insandı." mealinde rıza cümleleri işittim.
"Halkın razı olduğundan Hakk da razıdır." kadim hakikatini hatırlatan bu güzel tanıklıklar acımıza merhem oldu. Allah, herkese böyle sevgi halesiyle kuşatılmış, helallik ödülüyle taçlanmış bir ömür nasip etsin.
"Rahmetli uzun bir ömür yaşayıp, çok şükür ele ayağa düşmeden emaneti sahibine teslim etti" diyen bir dost, Sümmanî Babanın şu güzel dizelerini hatırlattı bana:
Bu fâni dünyadır bellidir belli
Ne şal giyen kalır ne yüzü allı
İstersen yüz yaşa ister yüz elli
Âhirin ölümdür ne hayaldesin...
Hikmet ehli ne güzel söylemiş:
"Ölümden, temiz ruhlara huzur ve sükûn gelir.
Ölen, Hakk'a kavuşur, geride kalanlara hasret ve keder, kader olur."
Mekânın Cennet olsun, hatıralarımda mümtaz yeri bulunan ismiyle müsemma yüce gönüllü, temiz kalpli kıymetli Hanifi Ağabeyim.
Kıymetli hayat yoldaşının, evlatlarının, kardeşlerinin ve cümle sevenlerinin başı sağ olsun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.