Kayak Federasyonu eski Başkanı Özer Ayık, mevcut Başkan Erol Yarar’ın suçlamalarına cevap verdi. Başkan Yarar’ın “kayak cahili” olmakla suçlayan Özer Ayık, “Verdiği tüm bilgiler yanlış, iddiaları yalan ve iftira. Erol Yarar’ın tavrı hadsizliğin ötesinden çapsızlık ya! Hem kayağı bilmeyeceksin, hem ne olmuş bilmeyeceksin, hem de haddini bilmeyeceksin!” dedi.
Kayak Federasyonu eski Başkanı Özer Ayık, Pazar günü düzenlediği basın toplantısında kendisine yönelik eleştirilerde bulunan Federasyon Başkanı Erol Yarar’a cevap verdi. Erzurum’da medya mensuplarıyla Zekizade Cağ Kebap’ta bir araya gelen Özer Ayık, Başkan Yarar’ın kendisine yönelttiği 4 soruya da belgeleriyle yanıt verdi, “Benim alnım açık. Daha da ne biliyorlarsa, çıkarsınlar, sorsunlar!” karşılığını verdi.
Federasyonu olağanüstü genel kurula götürmek için imza toplanmasına da tepki gösterip, “İpliklerini pazara çıkarırım” diyen Kayak Federasyonu Başkanı Erol Yarar’ın üslubunu da eleştiren Özer Ayık, “Seçimi de tehditle, baskıyla kazandığı için tehdit etmeyi alışkanlık haline getirmiş. Bildiğin her şeyi açıklasın, hiçbirşeyi gizli bırakmasın” dedi.
“SON 4 YILDA 16 ULUSLAR ARASI YARIŞ YAPTIK”
Kayak Federasyonu eski Başkanı Özer Ayık’ın basın toplantısında öne çıkan konular şöyle:
Sadece 2010-2014 tarihleri arasında 16 tane uluslar arası organizasyon yaptık. Hiç beğenmedikleri, 2011 Kış Oyunları’nı hiç saymıyorum bile. Nedense çok aşağıladılar, çok küçümsediler. Oysa o küçümsedikleri oyunları Erzurum’a alabilmek için çok büyük çabalar harcadı insanlar. Başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere, bakanlar, bürokratlar, Erzurum’un STK’ları ve medyanın emeğiyle yapılmış, büyük bir organizasyondu bu. Son 4 yılda yapılan organizasyonları sayacak olursak, mesela Kuzey Disiplini Dünya Gençler Şampiyonası, U23 yaş altı Dünya Kayak Şampiyonası yaptık Erzurum’da. 39 ülke katıldı, rekor kırıldı. Sonra Dünya Snowboard Dünya Gençler Şampiyonası yaptık yine Erzurum’da. 34 ülke katıldı, hepiniz şahitsiniz. Bunlar dünya şampiyonası düzeyinde. Beyefendi sıralamış ya, birinci, ikinci lig diye. Biz ikinci lig dediği organizasyonları getirdik.
“KRİSTAL KÜRE TÜRKİYE’DE VERİLDİ”
İki tane Kıta Kupası yaptık. Kuzey Kombine ve Kayak Atlama Kıta Kupaları yaptık. Çok güzel bir organizasyondu, gurur duyarız, İstanbul’da yaptıkları Big Air yarışını ilk diye söylüyorlar, anlamakta güçlük çekiyorum, hiç mi doğru bilgi edinilmez. Biz o Dünya Kupası’nı 2007’de yaptık. Hem de Türkiye’de ilk kez Dünya Kupaları’nın finalini yaptık. Kristal Küre bu ülkede verildi. Yani ilk kez biz yaptık dedikleri organizasyonu biz yaptık. Hatta hatırlayın 2012 yılında Kayakla Atlama Dünya Kupası’nı aldık, biliyorsunuz o olaylı iptal edilmek zorunda kalınan yarışta bir dünya kupasıydı. Yani 4
yıl içerisinde uluslar arası anlamda o kadar çok faaliyet var ki. Yine hatırlarsanız, Kuzey Disiplini Dünya Gençler Şampiyonası ile ilgili FIS’ın resmi sitesinde “Olimpiyat gibi şampiyona” başlığı atılmıştı.
“BİZİ TANIMAYAN (!) FIS’IN KONGRESİ’Nİ TÜRKİYE’DE GERÇEKLEŞTİRDİK”
Sadece bunlar değil. Hani bizi hiçbir ülke tanımıyor, kayakta tanınmıyoruz diyor ya, bırakın biz tanınmayı, 2010 yılı Dünya Kayak Federasyonu Kongresi’ni Türkiye’de gerçekleştirdik. Tüm dünyanın kayak federasyonu başkanları ile yaklaşık bin kişi katıldı. Niye bu çok önemliydi. Çünkü 2010 FIS’in 100. Kuruluş yıldönümüydü, 12 ülke düzenlemek için yarıştı, bunu biz düzenledik. Bu kongrede FIS Başkanı, yönetim kurulu üyeleri ve diğer kurullar seçildi. Hala beyefendi kalkmış diyor ki, “biz tanınmayan ülkeydik, hiçbir uluslar arası faaliyetimiz yok. Biz bir kongreye gittik, her şeyi hallettik!” Biz o kongrelerden 6 tanesine gittik.
“FIS’IN TÜRK KOMİTE BAŞKANI’NI YARAR GÖREVDEN ALDIRDI”
Yine, “FIS komite üyeliğimiz yoktu” diye iddiada bulunuyor. El insaf. Hakikaten bu kadar bilgisizlik ve cahillik olur. FIS komite üyeliği için Kayak Federasyonu FIS’e isim bildirir. En son görevi bıraktığımızda 16 tane FIS komite üyesi vardı. Hatta, Erol Bey’in basın toplantısında yanında bulunan insanlar bile vardı FIS komitesinde. Ama Erol Bey, ilk kez kendilerinin komiteye isim verdiklerini söylüyor. Şunu da ilave edeyim, biz FIS Komite Dünya Başkanlığı’nı oylama sonucu kazanmıştık. Özkan Koyuncu hem kayaklı koşu yönetim kurulu üyesi hem de tekerlekli kayak dünya komite başkanıydı. Biz, İtalyan ve Rus rakibine karşı başkan seçtirmiştik. Ama beyefendi seçimi kazanır kazanmaz, “Biz Özkan Koyuncu’yu istemiyoruz” diyerek, komisyon başkanlığından attırdılar. FIS bile buna çok şaşırdı. Yine, göreve geldiğimizde 2 tane FIS’te teknik delege vardı. Şimdi 20’ye yaklaştı. O beyefendinin yanında oturan insanlarda, bizim maddi ve manevi desteklerimizle, federasyonun paralarıyla yurt dışına gidip, teknik delege olmuşlar. Şimdi kayağın otoritesiyiz diye geçiniyorlar ama bizim hiçbir katkımız olmadığını söylüyorlar. El insaf! Şunu da söyleyeyim, FIS komite üyeliği, başkanlığı bize de özgü bir şey değil. Bizden önce de vardı. Kayak Federasyonu 1936 yılında kurulmuş. Bir sürü başkan ve yönetim kurulu üyeleri hizmet etmiş. Emek veren herkesten Allah razı olsun. Bundan önceki federasyonlarla ilgili hiç kimse kendi yaptıklarının dışında, “önce böyleydi, şöyleydi” demedi. Biz kayak camiası olarak çok seçkin bir camiayız. Bu üslup bizim üslubumuz değil. Ama maalesef Pazar günü bunun çok farklı bir üsluba şahit olduk.
3 tane uluslar arası kayak sempozyumu yaptık. Dünyanın en meşhur isimlerini Türkiye’ye getirdik. Türkiye’deki bütün antrenörler, teknik adamlar görsünler, öğrensinler diye getirdiler. Hatta yanında oturan arkadaşlardan biri o zamanlar asistandı, ben kendisine Insburg’daki okulda iki yıllık bilimsel araştırma imkânı bile sağladım ama gidemedi. Yani bugün “ilk” dedikleri şeyleri biz yıllar önce camiamıza sunduk.
“8 YILDA TÜRK KAYAĞI BÜYÜK AŞAMA KATETTİ”
Çok üzüldüğüm ifadesi, “Doğu çöktü, kayakta bitti” ifadesi oldu. Tabi, beyefendi kayağın dününü bilmediği için böyle konuşuyor. Ama insanda biraz vicdan olur. En büyük vicdansızlar yanında oturanlar, etrafındakiler. Siz biliyorsunuz! Sizler bu aşamadan geçerek, bir yerlere geldiniz. Bizden önceki herkese minnettarım ama kayak 2006-2014 yılları arasında büyük bir aşama kat etmiştir. Yapılan o kadar çok şey var ki. Ben belki de kayak tarihinin en şanssız da başkanıyım. 2006’da inanılmaz sportif projelerle başladık. Ocak 2007’de Kış Oyunları alındı. Herşeyimizle buna yöneldik. Kış Oyunları bitti, “tam rahatlıyoruz, projelerimize başlayabiliriz” dedik, 2012 yılının başında bir kızımızın rahmetli oluşu, bakan değişikliğiyle birlikte tüm mesaimiz adliye koridorlarında geçmeye başladı. Ama yine de buna rağmen 8 yılda kayak sporuna yapılmış o kadar güzel şeyler var ki anlatamam. Ama diyor ki, doğuda kayak bitti! O rakamları nasıl buldun, bir tanesi doğru değil. Diyor ki, Erzurum’da sporcu sayısı 22’ye düşmüş. Ya kardeşim Erzurum’da 27 kulüp var, her birinin 1 sporcusu olsa 27 eder! Sadece Erzurum Kayak Kulübü ki beyefendi bu kulübün adını da bilmiyor, Erzurumspor diyor, bu kulübün 80’in üzerinde sporcusu var. Bizim dönemimizdeki kadar hiçbir dönemde kulüplere, illere malzeme yardımında bulunulmamıştır. Her yıl, bırakın yurt dışında kamp yapmayı, biz 4 yıl içerisinde 230 tane kamp yapmışız. Her ilde de yerel kamplar yaptık dünya kadar.
“125 MİLYONU BURALARA HARCADIM”
Bana 4 tane soru yöneltmiş. Diyor ki, 125 milyonu ne yaptın? Zaten bura benim babamın çiftliği ya! Parayı istediğim gibi harcıyorum ya! Konaklı’daki 6 tane Palandöken’deki 3 tane, toplam 9 telesiyeji kim yaptı, hangi parayla yaptı. Konaklı ve Palandöken’de 100 hektarın üzerindeki suni kar sistemini kim kurdu, hangi parayla kurdu. Birçok ildeki tesisleri kim yaptı hangi parayla yaptı? Kandilli’deki biatlon sahasını kim yaptı, hangi parayla yaptı? Yarış ekipmanlarını kim aldı, hangi parayla aldı? Kış Oyunları’nın tüm master plan ve projeleri kim yaptı, hangi parayla yaptı? Toplam 13 tane FIS tescilli pisti kim yaptı. Konaklı’ya enerjiyi kim götürdü? Hepsi bu paranın sayesinde. Gondol binasının altı hangi parayla revize edildi. Bu kadar görevlilerin eğitimi hangi parayla yapıldı? Daha sayayım mı? Bu konuda 50 tane müfettiş denetimi, Sayıştay denetimi geçirdik. Halen daha mı soruyorsun 125 milyon ne oldu? El insaf ya el insaf!
AYNI KİŞİYE YARIŞ ORGANİZASYONU YAPTIRILMA İDDİASI
İkincisi, bir şahsa sürekli yarış organizasyonu verdiğimizi ve bir yarışa 30 bin TL verdiğimizi iddia etmiş. Bir şey demiyorum, kendisini Allah’a havale ediyorum. Bir kere bugüne kadar kuralına uygun tek bir yarış yapılmamış. Biz dedik ki bu yarışların teknik organizasyon kısmını ihaleyle yapalım. 2007’den beri böyle yapıyoruz. Tüm illerin yarışları için il il ihale açıyoruz. Dünyaya açık ihale. Herkes gelip, katılabilir. Herkes kapalı zarfla teklifini sunar. Her ihalede bizim hukukçularımız, muhasebecilerimiz,
ihale komisyonumuz katılır. Bir tek ihaleye de katılmamışım. Sonrasında sözlü pazarlıklar yapılır, düşürülebildiği kadar düşürülür. 7 yıl içerisinde şu anda beyefendinin yanında olan isimler de gelmiş ihaleleri almışlar. Bu ihalenin komisyon başkanlığını da şu an başkan yardımcısı olan Ali Oto yapmış.
“RİSK ALMASAYDIM, KIŞ OYUNLARI YAPILMAYACAKTI”
27 Aralık 2008, akşam 17.30. Beni acil başbakanlığa çağırdılar: O dönem Spor Bakanı Murat Başesgioğlu idi. Efkan Ala da Başbakanlık Müsteşarıydı. 57 milyon Kış Oyunları için ayrılmış bir para var. O para ya o gün harcanacak ya da hazineye geri gidecek. Bir açıklama yapılacak, Kış Oyunları’ndan vazgeçildik denilecekti. Çağırdılar beni, tek formül var, “Parayı federasyona aktaracağız, harcamaları federasyon üzerinden yapacağız” dediler. Ama işin riskini de peşin peşin söylediler. “Git düşün, yarın öbürgün başın sıkıntıya girebilir” dediler. Ben “Bir saniye bile düşünmüyorum, elimi değil, gövdemi taşın altına koyuyorum” diyerek, riski göğüsledim. Kış Oyunları’nın esas başlama hikayesi bu tarihtir.
“ATLAMA KULESİ İDDİASININ MUHATABI BEN DEĞİLİM”
Atlama kuleleriyle ilgili iddiasına gelince… Atlama kuleleri yapılacak, proje yok. Türkiye’de gören bilen yok. HDK toplantısında bana talimat verildi. Dünyadaki atlama kulelerini yapan firmalardan teklif istenmesi yönünde görev verildi. Teklif mektuplarını gönderdik, fiyat istedik. Bir tanesi görmek için 300 bin EURO istedi. Diğerleri 5-6 milyon EURO fiyat gönderdi. En düşük teklif veren Sloven ve İsveçli firmayı Türkiye’ye davet edelim dedi Spor Bakanı Murat Başesgioğlu. Antalya’da görüşüldü, sunum yapıldı. Pazarlıklar yapıldı, Sloven firmayla anlaşıldı. Bana da sadece Sloven firma ile sözleşme imzalamam söylendi, biz de imzaladık.
Sonrasında projenin daimi bir kontrolör tarafından kontrol edilmesi gündeme geldi. Projeyi yapan firmayla anlaşma yapılmasının uygun olacağı düşünüldü. Firma çağrıldı, 465 bin EURO karşılığında anlaşma sağlandı. Olayın özeti bu. Bunda ne var? Şunu söyleyeyim, aslına bakarsanız bu sorunun muhatabı da ben değilim…
“TEK BİR DAVA AÇILMIŞ DEĞİL”
Diyor ki, Kayseri’de güvenlik ağları ihalesi yapılmış, gümrüğe mal gelmeden para ödemişsiniz… Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki, kayağa büyük yatırımlar yaptı. Kendisi hakikaten teknik olarak her zaman bizi dinlerdik, desteklerdi. Dedik ki, “çok büyük yatırımlar yaptınız ama burayı tanıtmamız için organizasyon almamız lazım.” En erken alabileceğimiz de Balkan Şampiyonası’ydı. Kore’deki Dünya Kayak Kongresi’nde aday olduk, Allah’a şükür aday olduğumuz her şeyi aldığımız gibi bu şampiyonayı da aldık. Genel Müdürlüğümüzün emriyle, yarış ekipmanlarını alma
kararı aldık. İhaleye çıktık. Dünyanın en şeffaf ihalelerini yapan kişileriz. Sözleşmede, “mallar gümrüğe geldikçe, mal karşılığında ödeme yapılır.” Hakkımda bir tane açılmış dava yoktur. Sadece savcılıkta inceleme yapılan tek konu budur. Gerekli belgelerimizi verdik, savcılık araştırmasını sürdürüyor. Gümrük Varış İhbarı’nı sizlere gösteriyorum. Yani mallar gümrüğe gelince 650 bin Tl ödeme yapmışız. Sözleşmeye uygun hareket etmişiz. Böyle bir şeyi ben nasıl yaparım? Böyle bir şey olabilir mi arkadaş! Bu kadar mı olur! Bir sürü evrak var da, iş hukuka intikal ettiği için bunları paylaşamıyorum.
“DELEGE İTHAL BİRİNİ, ÜSLUPSUZ BİRİNİ İSTEMİYOR”
Niye insanlar imza toplanmasından rahatsız olur. Kanunen insanlara verilmiş bir hak değil mi? Son zamanlarda öyle bir karıştılar ki, istifalar faln. Artık camia çok üzerimize gelmeye başladı. Bu yönetimden memnun olmadıklarını, olağanüstü genel kurula gitmek istediklerini söylediler. “Beni rahat bırakın, işim gücüm” derken, çok ısrar olunca, “O halde imzaları toplayın, sonrasına bakarız” dedik. Arkadaşlarımızda imzaları topluyorlar. Bizim camiamız çok seçkin bir camia. Bizim camiamız, sadece geçmişi karalamaya yönelik konuşan bir başkanı kabul etmiyor. Dışarıdan gelen ithal bir başkanı kabul etmiyor. Diyor ki, “Özer Bey yanındakilere dikkat etsinler” Yahu sen kendi yanındakilere bak. Benim yanımdaki çürükler, çıktı senin yanına geldi. Benim yanımdakiler aslan! Kimsenin kimseye had bildirme hakkı yok. Ne demek had bildirmek ya. Bu kadar tehditvari konuşmak, Erzurumluluğumla bile dalga geçmek, böyle bir şey nasıl olur! Had bilmekse, sen kendine bak. Hakaret ediyorsun, tehdit ediyorsun, alıştılar ya tehdit etmeye. Seçimi de tehdit ederek kazandı ya. Erzurum’a ayar vermeye çalışıyor ama daha Erzurum’u tanımamış. Bu memleket öyle bir ayar verir ki, nereden geldiğini şaşırır. Hadsizliğin ötesinden çapsızlık ya! Hem kayağı bilmeyeceksin, hem ne olmuş bilmeyeceksin, hem de haddini bilmeyeceksin!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.