TÜBİTAK'taki paralel kadrolaşmayı Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Işık açıkladı.
Akşam'dan Miray Çimen'e konuşan Bakan Fikri Işık, derin örgütün TÜBİTAK'taki kadrolaşmasını örnekleriyle anlattı. Kuruma önerilen bir bilim adamının Pensilvanya'da mülakata tabi tutulduğunu söyleyen Işık, "Hükümet tarafından önerilen isimler bile 'paralel eleme'den geçirilmiş" dedi.
Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, paralel örgütün en güçlü nüfuz ettiği kurumlar arasında yer alan Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu'na (TÜBİTAK) ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu. AKŞAM'ın Ankara Bürosu'nu ziyaret eden Işık'ın değerlendirmeleri şöyle:
DEVLETE SIZMAYA HEVESLİ
Paralel Yapı'nın medyaya sızan dinlemeleri siyasete, devlete sızma konusundaki heveslerini gösteriyor. TÜBİTAK, AK Parti döneminde savunma sanayi dahil bir çok milli projenin yazılım ve güvenlik kodlarının oluşturulduğu çok stratejik bir devlet kurumu haline geldi. Özellikle savunma sanayiinde dışa bağımlılığı azaltacak çalışmalar yapıldı ve yapılmaya devam ediyor. Burada gerçekleştirilen yazılımların kodlarını sadece TÜBİTAK'taki kişiler biliyor. Hizmet hareketinden, eğitim faaliyetinden söz eden bir grubun, TÜBİTAK'a sızması nasıl izah edilebilir? Bunun izahı, siyaseti, devleti kontrol altında tutma hevesidir.
PARALEL 'PALAZ'LANMA DÖNEMİ
Paralel Yapı'nın TÜBİTAK'ta hakimiyet kurması, son bir kaç yıl içinde ve özellikle Hasan Palaz'ın Başkan Yardımcılığı görevine gelmesinden sonra olmuştur. Hakimiyet kuracakları kritik birimleri de özellikle seçmişler. Kuruma personel alımında ise devlete alternatif, mülakat kurulları oluşturulmuş. Hükümetin önerdiği isimler bile Paralel Yapı'nın ön elemesinden geçirilmiş.
MÜLAKAT KURULU OLUŞTURMUŞ
Çarpıcı örnekler de var. TÜBİTAK Başkanı'na, Kanada'da doktora yapan bir bilim adımının CV'si gönderilmiş. Bunu haber alan Paralel Yapı, bilim adamını önce Pensilvanya'ya çağırmış. Burada yapılan görüşmede, "Seni hükümet tavsiye etti, ama bize çalışırsan bu iş olur" diyecek kadar ileri gitmişler. Bilim adamı bu pervasız öneriyi kabul etmemiş. Ankara'da TÜBİTAK'a başvuran ve işe başlamak için evraklarını veren bir grup genç ise cumartesi günü telefonla aranıp kurumun önüne çağrılmış. Otomobillerin içinde yapılan görüşmelerde istedikleri cevaplar verilmediğinden gençler işe alınmamış.
AMİR DEĞİL ABİDEN TALİMAT
TÜBİTAK'taki paralel yapılanma amirinin değil, abisinin talimatlarını yerine getirmiş görünüyor. Ben Bakanlığa gelir gelmez "Amirinden değil de abisinden talimat alan adamla çalışmayacağım" dedim. Bu durumdakiler kendiliğinden ayrılırsa sevinirim, ben bu yapıya müsaade etmem.
HEDEF BARIŞ
Devleti ve ülkeyi hedef alan bu saldırıları, 'dershane' tartışmasına indirgemek isteyenler var. Bu görüşe kesinlikle katılmıyorum. Paralel Yapı'nın saldırılarının, Hükümet'in demokratikleşme adımları ve Çözüm Süreci'yle doğrudan ilintili olduğunu düşünüyorum. İlk somut saldırı, MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın ifadeye çağırılma girişimidir. Böylece Oslo görüşmeleriyle başlayan sürecin önü kesilmek istenmiştir.
KÜRESEL GÜÇLERİN TAŞERONU
Dershaneler olayı oldu ve adı Paralel Yapı ile anılan televizyon kanalı yayın akışını kesip olağanüstü özel yayına geçti. Özel yayının başlatıldığı 14 Kasım tarihi manidardır. Bu tarih, Başbakanımızın 16 Kasım'da gerçekleştirdiği büyük Diyarbakır Buluşması'ndan iki gün öncesini göstermektedir. Malum televizyon, Diyarbakır buluşmasının arifesinde Hükümetii topa tutmuştur. Hadi Oslo tesadüftü, bu da mı tesadüf. Küresel güçler Diyarbakır buluşmasını sabote etmek için Paralel Yapı'ya taşeronluk görevi verdiler.
TÜRBÜLANSTAN ÇıKARDI
Ardından da Gezi olayları ile 17 ve 25 Aralık tarihli darbe girişimleri yaşanmıştır. Bu süreçlerin hangi dönemde geliştiğine iyi bakmak gerekir. Türkiye demokratikleşme ve ekonomide Cumhuriyet tarihinin en parlak dönemini yaşıyordu. Ama Başbakanımızın liderlik özelliğiyle kolay aştık. Bu türbülansa tutulup da çıkan tek ülke Türkiye'dir. Türkiye, sokak eylemleriyle iktidarın değiştirileceği bir ülke olmadığını milletin desteği ve hükümetin duruşu ile tüm dünyaya göstermiştir.
HÜKÜMET ORTAĞI GİBİ
Bakan Işık, Paralel Yapı tehdidinin geç fark edilmesini şöyle açıkladı: "Bunun sebebi, Paralel Yapı'nın dinine, kültürüne, geleneklerine bağlı bir hareket görüntüsü vermesidir. Biz, mütedeyyin görünen bu insanların devlete bir yanlış yapmayacaklarını düşünüyorduk. Belki bizim hatamız bu oldu. Meğerse dindar görüntülerinin altında küresel güç odaklarının hizmetine girmişler. Paralel Yapı'nın 2010'daki referandumdan sonra, kendisini hükümet ortağı gibi görmeye başladığı, daha sonra yaşananlarla ortaya çıkmıştır."
KRİPTOLU TELEFON SORUŞTURMASINDA SONA DOĞRU
Bakan Işık, kriptolu telefonlarla ilgili gelişmelerin ardından bir çok kurum ve kişinin bu telefonları kullanmaktan vazgeçtiğini, ancak Genelkurmay Başkanlığı'nın kriptolu telefonlarla iletişime devam ettiğini söyledi. Işık, "Çünkü Genelkurmay, kripto ve sertifikayı ayırmışlar. Güvenlik açıklarından en önemlisi kriptoyu yazan ve sertifikayı üreten yerin aynı olması. Genelkurmay kendi güvenlik şifrelerini kendisi yapmış. Böylece olası saldırıların da önüne geçmiş" dedi. Işık, kriptolu telefonlar hakkında başlatılan idari soruşturmada son aşamaya gelindiğini de sözlerine ekledi: "Teftiş kurulu raporunu bekliyoruz. Zannediyorum bu ay içerisinde bize ulaşır. Rapora ve soruşturmanın seyrine göre gereken yapılacaktır."
Kaynak: Star Gazetesi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.