Yüce yaratanın biz Müslümanlara birer hediyesidir bayramlar.
Bayram küs olanların barıştığı dargınlığın, kırgınlığın ortadan kalktığı gündür.
Bayram birliğin, beraberliğin, hoşgörünün, sevginin dostluğun, muhabbetin ve sıla-i Rahim-in adıdır.
Tabi şimdi benim yaşta olanlar veya yaşı benden büyük olanlar derinden bir ah çekip hani nerede o eski bayramlar.
Diye üzüntü duyacaklardır.
Gerçektende öyle değil mi?
Nerede o eski bayramlar.
Sabah bayram namazı kılınır, Kurbanlar kesilirdi.
Ardından büyüklerimizin bizlere aldığı geceden yatağımızın başucunda sakladığımız yeni elbiseler giyilirdi.
Büyüklerin elleri öpülür harçlıklar alınırdı.
Sonra sokağımızdaki, mahallemizdeki ve köyümüzdeki evler bir, bir dolaşılır büyüklerin elleri öpülür hayır duaları alınırdı.
Kısacası sevginin, kardeşliğin ve muhabbetin doruğa çıktığı günlerdi o eski bayramlar.
Hele bayramdan önceki iki günün heyecanı daha bir başkaydı.
Köyde kamıştan yapılmış çepüklerimiz vardı.
Gece evlerin bacalarından salardık aşağı ev sahibi bayrama hazırladığı keklerden çöreklerden koyardı içine bir güzel karın doyururduk.
Gündüzden de mutlaka adettendi hamama arkadaşlarla gidip akşam berberde saçları yaptırmak.
Yapılan saçlar bozulmasın diye sabaha kadar yatılmazdı.
Hey gidi günler hey.
Nerede o eski bayramlar.
Deyim yerindeyse tadı tuzu bambaşkaydı.
Tebrik kartları önceden doldurulur şehir dışındaki eşe, dosta postalanırdı.
Şimdilerde bayramların adı kaldı.
Zamanla telefonla arayıp bayramını tebrik edere duruma geldik.
Buda iyiydi belki de en azından ellerimizi muhabbetle bağlayıp sıkıca sarılamasak da seslerini duyar hal hatır sorardık.
Şimdilerde sadece mesaj yazıp elli kişiye aynı mesajı bir anda atar olduk.
Eşe dosta bırakın sarılmayı telefonla arayıp sesini duymayı bile unuttuk.
Teknoloji iyidir elbet ama bizleri örfümüzden, ananemizden ve değerlerimizden uzaklaştırdı.
Bütün bu değerlerden yoksun olarak şimdi yine bir bayram sevincini yaşıyoruz.
Ancak kim eski bayramlar kadar heyecanlı sevinçli olduğunu söyler.
Ya da söyleyenlerin sayısı bir elin parmak sayısını geçer mi?
Bilmiyorum.
Yeni nesiller artık bayram, seyran bilmez büyük, küçük tanımaz oldu.
Dünya da ve ülkemizde öyle hadiseler yaşanıyor ki bizlerde bayramı değil mi anlamıyoruz.
Eğer bugüne bayram diyenler varsa sorarım onlara;
Bugün Hz. Ömer’in adaletinden bahsedenler söylemlerinde “Kenarı Dicle de kurt kapsa koyunu. Gelir adli ilahi Ömer den sorulur.”
Diyenlerin.
Haberleri yok mudur kenarlarda kurtlar koyunları bıraktı artık insanları kapıyor.
Müslüman’ın eline diken batsa acısını yüreğinde hissetmeyen Müslüman’ım demesin. Fikriyatını benimseyen bir ecdadın torunları olarak yüreğimiz yanıyor.
Bayram gelmiş neyimize Filistin de, Suriye de, Somali de, Irak da Arakanda ve dünyanın her köşesinde Müslümanlar inim, inim inlerken nasıl bayram ederiz.
Dünya da zalimler mazlumları ezerken nasıl bayram edelim.
Gündüz vakti Müslüman bir babanın Müslüman kız çocuğuna İstanbul’un göbeğinde evine girip tecavüz eden şerefsizler, namussuzlar varken nasıl bayram edelim.
Müslüman’ı Müslüman’a vurduran emperyalist ve Siyonistlerin postalı altında inim inleyen kardeşlerimiz varken nasıl bayram edelim.
Birileri bir dilim ekmek ufağı bulamazken biz kurban etleriyle mangal keyfi yapacağız.
Değil mi?
Acep rabbim keseceğimiz kurbanı kabul eder mi?
Bunun açıklamasını rabbimize nasıl yapacağız?
Hiç düşündük mü?
Bana ne,
Bize ne,
Ne halleri varsa görsünler diyen bizler nasıl bayram edeceğiz.
Yazarken dahi elim titriyor.
Yazarken dahi utanıyorum.
Yazarken dahi sıkılıyorum.
Ya Rabbim kurbanımızı bayramımızı senin rahmetine sığınarak kesip dağıtanlardan eyle.
Yüce Mevla’m bizler aciz kullarınız.
Bayramsa bayramımızı mübarek eyle.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.