Geçenlerde davetli olduğum bir düğünde etrafa bir göz gezdirince hayretler içinde kaldım. Akıllı telefonsuz bir tek Allah'ın kulu yoktu ve bu aletler asla kılıfına sokulmayan kovboy tabancaları gibi hep ellerde, masa üstündeydi. Hiç cebe girmeyen bu ultra muteber aletlere cep telefonu demek muvafık değil, "el telefonu" demeli artık.
O manzarayı zihnimde hemen her ev ortamındaki benzer tablolarla buluşurdum. Gerçek çok acıtıcıydı. Zarif hanımların, cici beylerin, yakışıklı delikanlıların akıllı telefonları hep en son marka. Hep çok pahalı. Hep yeni nesil cihaz sürülünce piyasaya yenilenen cinsten üstelik.
On sene önce bir dostla konuşuyorduk, demiştim ki ona: "Biliyor musun biz aslında yüce devletimizin değil, falan devletin sözleşmeli işçisiyiz." Dostum "Nasıl yani? " diye şaşkınlıkla sordu. Açıkladım: "Geçen sene 36 ay vade ile falan marka bir araba aldım, her ay tıkır tıkır kesiliyor maaşımdan taksitler. Benim ve hane halkının yine taksitle edindiğimiz telefonların üretim yeri de aynı ülke. Şimdi biz fiilen o ülke namı hesabına kendi ocağımızda ter döken küresel köleler değil miyiz?" Hak vermekle kalmadı dostum, ekledi: "Ona bakarsan durum feci. En basit aletlerden, en gelişmiş sistemlere kadar kişiler ve kurumlar olarak bir yabancı marka sevdasına tutulmuş gidiyoruz, üstelik en alâsını üretebildiğimiz halde. Yerli malı bilincini, çoktan kaybettik. Önce dil bayrağımız indi yarıya gönderden, önce kelimelerimize ihanet ettik, tabelalardan vurulduk."
Yaa işte böyle.
Buyrun şimdi yazının başlığına dönelim. Evet, bu bir savaş. Turp beyinli Trump'ın ilan ettiği, hedefi Sayın Cumhurbaşkanımızın şahsında Türkiye Cumhuriyeti olan tarihin en şedit haçlı seferi. Silahlar güçlü ve muhtelif. En güçlü harp aletleriyse tahrip gücü atomdan daha güçlü bir bomba: Dolar.
O kanlı kovboy filmlerindeki şu sahneyi hatırlayın. Dinamitler özenle krtik hedeflere yerleştiriliyor, kablolar döşeniyor, fünyeler ateşlemeye hazır. Ve kovboy çakmağı çakıyor. Her yer yerle bir.
Bu turp beyinli kırmızı saçlı eşkiyanın
dinamiti dolar. Yerleştirmişler önceden cebimize, evimize, kasamıza. Ateşleyip atını mahmuzlayacak iblis. İşte Cumhurbaşkanımız diyor ki atın melunun dinamitlerini çöpe de kurtulun. Milli paranıza dönün. El parasıyla saadet olmaz bilin. Haklı değil mi?
Milli bir seferberlik ruhuyla, Tekâlif-i Milliye anlayışını mevcut duruma uyarlayarak israf ekonomisinin boğucu sularından uzaklaşma, yedi düvelin hain taarruzlarını bertaraf etme vaktidir. Fertler ve kurumlar olarak ciddi bir tasarrufa yönelmeliyiz. Yerli ve milli icat, mal, ürün şuuruna yapışmalıyız. Savunma sistemlerine hakim kıldığımız öze dönme iradesi dalga dalga tüm kesimlere yayılmalı.
Dün sosyal medyada paylaştığım söz yazının noktası olsun:
Tanrısı dolar olanın kravatı yular olur.
Artık tutup nereye çekerlerse oraya gitmen mukadder.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.