Ülkemizin bazı önemli sıkıntıları var olsa da gün geçtikçe her anlamda artık daha istikrarlı bir ülke durumundadır.
Bunu ekonomide, siyasette ve ülke yönetiminde açık bir şekilde gözlemliyoruz.
Ülkede ki bu istikrar vatandaşımızın geleceğe daha güvenle bakmasına vesile oluyor.
Siyaseten istikrarlı olan ülkeler ekonomik anlamda zaman ilerledikçe daha güçlü konuma gelirler.
Tabi her ne kadar ülkemizdeki ekonomik iyileşmeler tam anlamı ile tabana yansımasa da geçmişteki acı tablolara göre şu anki iyi durumu kimsenin inkâr edeceğini sanmıyorum.
Ekonomide ki en büyük sorunumuz ise cari açık diyebiliriz.
Cari açığın son aylarda giderek düştüğünü görmek gelecek için bizleri ümit var ediyor.
Ekonomideki iyileşmenin tabana yansıması ve tabandaki insanların hayat şartlarında iyileşmelerin olabilmesi için iyi dediğimiz ekonominin işçiye, memura, esnafa ve köylüye kısacası ülkenin tüm yurttaşlarına yansıması gerekmektedir.
Bunun yanında özellikle çalışanlar arasındaki ücret dengesizliği de ekonomideki iyileşmenin tabana yansımamasındaki en büyük engellerden biridir.
Ülkemizde geçmişten beri süregelen ücretlerdeki adil olmayan dağılımın ortadan kaldırılması artık elzem hale gelmiştir.
Aynı işi yapan ücretlilerden her ikisine gelen %3 lük zam oranı birisinin maaşına 50 TL, diğerinin maaşına 250 TL olarak yansırsa bu dengesizliğin daniskasıdır.
İşte iyi dediğiniz ekonominin tabana yansımamasının en büyük nedeni bu Ali Cengiz oyunudur.
Bu oyun umuyorum Ak parti iktidarı tarafından bir an evvel tiyatro sahnesinden kaldırılır.
Bütün bunlara rağmen yarın sabah devalüasyon olur mu?
Dolar fırlar mı?
Bankalar battı, faizler yükseldi.
Gibi endişeler hamdolsun artık ortadan kalkmıştır.
Bugün Avrupa ülkelerine baktığımız zaman başta Yunanistan olmak üzere ekonomik açıdan çıkmaz sokağa girmişken, bizim ekonomimizin ne kadar güçlü olduğunu açıkça görebiliyoruz.
Ak parti iktidarının son on yılda ki siyasi istikrarı ülkenin önünü görmesinde ve ileriye dönük emin adımlar atmasında deyim yerindeyse IMF’ye gel sana cep harçlığı vereyim demesinde en büyük etkendir.
Bir zamanlar birilerin kapısında, ceket ilikleyip el açıp yalvaran ülke durumundan bu günlere gelmemiz onların karşısında ayak, ayaküstüne atıp bir Osmanlı torununa yakışan duruşu, vakuru göstermemizi aklı başında hiçbir kimse inkâr edemez.
Nereden nereye değil mi?
İşte ülkemiz ne zaman ekonomik anlamda dışa bağımlılıktan kurtuldu ise artık bizim horozumuz ötmeye başladı.
El betteki bütün bunlar kolay olmadı.
Bütün badireler tek, tek aşılırken bundaki en büyük etken siyasi iktidarın istikrarlı olmasından kaynaklanıyor.
Bu (A) partisi yâda (B) partisi fark etmez önemli olan istikrarı sağlamaktır.
Bu gün bu istikrarı sağlayan parti Ak partidir.
Şimdilerde birileri ‘’Öküzün altında buzağı arayarak’’ adeta ülkedeki bu istikrarlı gidişattan rahatsızlık duyup bu durumu nasıl sabote ederiz diye el avuç ovmaya, tırnakları birbirine sürtmeye başladılar.
Efendiler!!!
Akıllı olun.
Bu ülkede on yılda çok şey değişti.
Artık bu ülkede;
Ne cumhurbaşkanı, başbakana anayasa kitapçığını fırlatacak zihniyette bir cumhurbaşkanıdır.
Ne başbakan yüzüne Anayasa kitapçığı fırlatılacak başbakandır.
Bu ülkenin ekonomisi de artık öyle pamuk ipliği ile bir kitabın fırlatılmasına bağlı değildir.
O yüzden kimse Sayın Cumhurbaşkanı İle Sayın Başbakan arasında sorun yaratmaya yâda varmış gibi göstermeye çabalamasın.
Bunun için zahmet edip boşuna avuçlarınızı ovmayın.
Yok, ilada ovuyorsanız
Ovduğunuz avuç içinizi yalayın sizlere yeter.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.