Mahkeme, "Öcalan'ı lider kabul ettikleri" için 4 kişinin yargılandığı davada beraat kararı verdi.
İstanbul 13'üncü Ağır Ceza Mahkemesi, 'Öcalan'ı önder saymak suç değil' diye 4 Pkk'lıya beraat verdi. Mahkeme "Hitap toplumu incitse de demokratik haktır, katlanmak gerek"dedi.
Mahkeme, "Öcalan'ı lider kabul ettikleri" için 4 kişinin yargılandığı davada beraat kararı verdi: "Kişilerin, bu kişiyi önder kabul etmeleri ceza hukukunu ilgilendirmez. Bu hitap şekli incitse de demokrasilerde buna katlanmak gerekir"
Habertürk'ün haberine göre; Terör örgütü Pkk üyesi olmak suçundan cezaevinde yatan Beyaz Y., Mesil D., Hazine A. ve Neriman T., Adalet Bakanlığı'na mektup yazarak Abdullah Öcalan'ı lider kabul ettiklerini ve serbest bırakılmalarını istedi. 4 kişi hakkında açılan soruşturmada İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, görevsizlik kararı vererek dosyayı Bakırköy Cumhuriyet Savcılığı'na gönderdi.
Mektuplarında Abdullah Öcalan'a "Sayın" diye hitap eden ve "Kürt halk önderi" ifadelerini kullanan 4 sanık hakkında "suç ve suçluyu övmek" iddiasıyla 2008 yılında dava açıldı. Sanıklar hakkında 2 yıla kadar hapis cezası istendi. Bakırköy 6. Sulh Ceza Mahkemesi, 4 yıl süren yargılama sonunda sanıkların beraatine karar verdi.
'CEZA HUKUKUNU İLGİLENDİRMEZ'
Geçtiğimiz günlerde gerekçeli kararını açıklayan mahkeme, kişilerin, bir kişiyi (bu kişi hangi suçu işlemiş olursa olsun) sevmeleri, bu kişiyi saymaları, bu kişiyi kendilerine önder kabul etmeleri, bu kişiyi beğenmeleri veya beğenmemelerinin ceza hukukunu ilgilendiren bir konu olmadığını bildirdi.
Kararda, ceza hukukunun kişilerin sempati ve ya antipatileri ile ilgilenmediği, demokrasilerde herkesin aynı veya doğru kişiyi önder kabul etmesinin beklenemeyeceği gibi, kişilerin yanlış/suçlu/hükümlü kişiyi önder kabul etmelerinin mümkün olduğu da kaydedildi.
Kararda şu görüşlere yer verildi:
"Kişilerin önder kabul ettikleri kişilere karşı, kendilerince saygı ve sevgilerini belirtir ifadelerle hitap etmesinin mümkün olduğu, önder olduğu iddia edilen kişilerin varlığı, eylemleri, duruşları, bu kişilerle aynı örgüt üyesi olan kişilerin hitap şekillerinin toplumun geniş kesimlerini incittiğinin bilinen bir gerçek olduğu, ancak hukukun üstünlüğüne dayalı bir rejim olan demokrasilerin bir yandan farklılıklara katlanma rejimi olduğu, sanıkların örgüt üyesi sıfatıyla cezaevinde bulundukları, lehine protesto yaptıkları kişinin aynı terör örgütünün elebaşısı olduğu, dolayısıyla sanıkların kullandığı ibarelerin atılı suçu oluşturmadığının kabul edilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır."
Sanıklar, mahkemenin verdiği kararı temyiz etmedi. Cumhuriyet savcısı da kararı temyiz etmezse karar kesinleşmiş olacak, aksi halde dosya Yargıtay'a gönderilecek.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.