Günlerdir ülke gündemini işgal eden dershanelerin kapanıp kapanmayacağı meselesi maalesef birileri tarafından çok farklı mercilere taşındı.
Türkiye başta siyasal ve ekonomik anlamda olmak üzere son yıllarda istikrar kazanmış durumdadır.
Bunu kimse inkâr etmesin.
Elbette her siyasi iktidarın ve hükümetlerin olduğu gibi bugünkü iktidarında her yaptığı doğrudur demiyoruz.
Şahsen doğruları alkışlarken yanlışlarını da eleştirmekten hiç vaz geçmedim.
Elbette ki beşer olan insan zaman zaman hata yapabilir.
Siyasette insanlar tarafından yapıldığına göre mutlak ve mutlak zaman içinde doğrular olduğu gibi yanlışlar ve hatalarda olacaktır.
Önemli olan yanlışta ısrar etmeden doğru yol bulunarak doğru hedeflere varmaktır.
Ülkemizin geçmişten beri süre gelen en önemli sorunlarından bir tanesi de eğitim ve öğretim sorunudur.
Bunun en başında da yıllarca süren eğitimdeki eşitlik sorunudur.
Anayasamız da bütün vatandaşlar eşit ve eğitim ve öğretim hakkı engellenemez ibaresi varken.
Yıllarca bu ülkenin öz evlatlarının eğitim ve öğretim hakkı engellenmiştir.
Sen İmam Hatipli ve Meslek lisesinden mezunsun diyerek tamamen faşist bir yaklaşımla nice gençlerin Üniversite giriş sınavında puanları gasp edilmiştir.
Bu gün artık hamdolsun bu sorun ortadan kalkmıştır.
Üniversite giriş sınavında adalet sağlanmış gasp edilen haklar sahiplerine teslim edilmiştir.
Hakkı gasp edilenlerin hakkını teslim edenlere teşekkür ediyoruz.
Tabi bu sadece sorunlardan bir tanesidir.
Hükümet eğitimdeki sorunları tam olarak çözdü diyemeyiz.
Daha bir yığın sorun çözülmeyi bekliyor.
Diğer taraftan okullar açılır açılmaz öğrencilerimizin masasında hazır olarak bulunan kitapların devlet tarafından karşılanması da Ak parti iktidarının bir başarısıdır.
Bunu görmezden gelemeyiz.
Buna;
Ne var bunda?
Diyecek muhalefete de; Madem bu çok basit bir hizmet ise,
Siz neden yapmadınız?
Sorusunu sorarım.
Diğer taraftan bu gün ülke gündemini işgal eden dershane meselesinde açıkça belirtmeliyim ki;
Ben hükümet tarafındayım.
Hükümetin Avukatı değilim bana ihtiyaçları da yok benimde Allahtan başka kimseye ihtiyacım yoktur.
Ama yiğidin hakkını yiğide vermez isem Rabbim bunun hesabını bana sorar.
Bunun bilincindeyim.
Yıllardır okuduğum gazeteyi birkaç gündür okumak istemiyor, yıllardır haberlerini izlediğim TV kanalını izleyemiyorum.
İzlemek yâda okumak istemiyorum.
Çünkü yayınlardan ve yazılardan kin ve nefret kokuyor.
Sanal âlemde başlattıkları hükümete karşı linç girişimi ise anlaşılır gibi değildir.
Bu fani âlemde her sözü anlarım amma Müslümanın Müslümana kötü, kem ve nefret dolu sözlerini anlamam.
Çünkü
Benim İnancım,
Benim Dinim,
Benim Kitabım,
Benim Peygamberim bunu yasaklamış, haram kılmış ve beni yaradan günah olarak kabul etmiştir.
Dershane konusunda açık net söylüyorum.
Ben kapatılmasından yanayım.
İki yavrusu olan bir baba olarak açık ve net söylüyorum.
Yavrularımı Dershaneye gönderecek maddi gücüm yoktur.
Bu güne kadarda senin gücün yoksa kardeşim Allah rızası için bizler halka ve hakka hizmet ediyoruz.
Şu yavruları ver eğitelim demedi.
Çevremde böyle Allah rızası için dershanede eğitim gören hiçbir yavruda görmedim.
Paran varsa buyur yoksa yok.
Kimse bu gün kalkıp tereciye tere satmasın.
Aksi varsa demek ki gözüm kör imiş göremedim kırk yıldır.
Bu gün görüyorum ki Menfaati bitenlerin dostluğu bitiyormuş.
Nefsimden aşağısı yoktur.
Ancak şunu belirteyim ki bu gün menfaat uğruna hükümete atmak istediğiniz şamar bu ülkeye zarar verir.
Bu şamar;
Ne başbakana,
Ne siyasi partisine zarar vermez.
Bu şamar Vallahide Billahi de bu ülkeye zarar verir.
Şunu da unutmayın; Eğer bu ülkeye şamar atmaya kalkarsanız bu millet hem bu âlemde hem de ebedi âlemde yakanıza yapışır.
Bunun hesabı da çok ağır olur.
O yüzden aklınızı başınıza alın.
Sizlere son sözüm Üstat Bediüzzaman Said-i Nursi’dendir.
‘’ BİZ MUHABBET FEDAİLERİYİZ. HUSUMETE VAKTİMİZ YOKTUR. ‘’
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.