2011 Dünya Üniversitelerarası Kış Oyunları yani 25. Dünya Üniversitelerarası Kış Oyunları Erzurum'da yapılmıştı.
Bizlerde bununla iftihar etmiş gurur duymuştuk.
Malumunuz işte bu olimpiyatlar için Türkiyede ilk ve tek olma özelliğine sahip olan Atlama kuleleri inşa edilmişti.
Bu atlama Kuleleri 15 Temmuz tarihinde Atlama Kulelerinin bulunduğu alanda meydana gelen toprak kayması sonucu her ne kadar kulelerin ana gövdesinde hasar meydana gelmiş olmasada geri kalan kısımlar yerle bir oldu.
Meydana gelen göçükte can kaybının olmaması elbette ki tek tesellimiz olmuştur.
Şimdi bu meselede konuşulacak ve yazılacak çok söz vardır.
Ancak açık ve net şekilde belirtmeliyim ki ortada bir cenaze hasıl olmuştur.
Yanlız ben hiç bir zaman elimde gerçek bilgi ve belge olmadan başkasına çamur at tutarsa tutar, tutmazsa izi kalır mantığı ile gazetecilik yapmadım yapmam.
Bu benim gazetecilik anlayışım ve prensibimdir.
Bu prensibim ve hayat felsefemlede her zaman iftihar etmişimdir.
O yüzden şimdi bilmediğim, görmediğim öküzün altında buzağı aramamı da kimse benden beklemesin.
Birileri de atlama kulelerinde meydana gelen bu olayı bahane ederek hükümete ve hükümetin başındaki Başbakana hakaret edecekse buda bulanık suda balık avlamadır.
Bunuda bu arada belirtmiş olayım.
Ancak; Benim bu ifadelerim sakın yanlış anlaşılmasın.
Eğer bu işin yapımında bir eksiklik, noksanlık, adam kayırma ve yolsuzluk varsa kanun hükümleri doğrultusunda hukuk derhal gerekli soruşturmaları yaparak, hak edenlere gerekli cezaları vermelidir.
Beytulmala ihanet varsa, ihaneti yapan Babam dahi olsa Rabbim Gahru perişan eylesin.
İki cihanda zelil eylesin.
Bunuda bu kadar açık ve net söylüyorum.
Diğer taraftan teknik bir eleman olarak.
Hemen deliller var ise yok edilmeden yapılacak bilirkişi incelemeleri sonucunda kamuoyunun ve basın yayın organlarının bilgilendirilmesi elzemdir.
Özellikle;
Bilirkişilerin incelemesi gereken bu tesislerin ve tesislerin bulunduğu alanların periyodik bakımları zamanında yapılmış mı?
Yapılması gereken zemin etütleri zamanında yapılmış mıdır?
Yapılmış ise kaç günde, kaç haftada veya kaç ayda bir yapılmıştır.
Yapılmış ise raporların açık ve net bir şekilde kamuoyuna açıklanması.
Bu işin başlangıcından, işin teslim alındığı zaman kadar yetkili amirinden tutun memuruna kadar, her kim var ise eğer görevi ihmal yada kötüye kullanma söz konusu ise derhal gerekli bilirkişi raporlarının hazırlanarak hukuk önüne çıkarılmaları gerekir.
Bu konuda en önemli hususlardan biriside ortadaki bilgi kirliliğini önlemek adına kamuoyuna ve basın yayın organlarına bu konuda en yetkili kişi kim ise açık ve net bir şekilde bilgi aktarımının sağlanması şarttır.
Çünkü bu gün Erzurum kamuoyunda bu mesele üzerinde ağzı olan herkes bir şeyler söylemektedir.
En üzüldüğüm noktada birileri bu işi efendim biz demiştik, biz söylemiştik, falan çalmıştı ve filan rüşvet yemişti.
Kardeşim eğer o gün gerçekten yiyen, çalan ve çaldıran vardı ise sizlerde bundan haberdardınız ise, delilleri ortaya koyarak hangi savcıyı, hangi polisi ve hangi mahkemeyi hakimi yada hangi savcıyı harekete geçirdiniz.
Yada siz delilleri verdinizde hangi hakim, yada hangi mahkeme suçluları affetti.
Söyleyin bizde bilelim.
Bakın benim gerçek manada onuru ile şerefi ile gazetecilik mesleğini icra eden hiç bir meslektaşıma sözüm olmadı, olamaz.
Onların her zaman başımın üstünde yeri vardır.
Ancak bilesiniz ki bu şehirde sadece 50 TL'ye şahsiyetini satan, sözüm ona iki sayfa fotokopi kağıdından ibaret bazı sözde gazetecilere de artık kimse itibar etmiyor.
Bence birileri bu şehirde artık konuşurken önce dönüp kendi ayak izleri ile paçalarına bir baksınlar.
Sonra konuşsunlar.
Diyorum..
Bakın ben açık konuşuyorum.
Beytulmalı;
Kim çalmış?
Kim çaldırmış?
Kim aracılık etmiş ise en insan onlardır.
Hepsine zehir zıkkım olsun.
Ancak ortada bir delil olmadan, boş davula vur sesi gür çıkar.
Misali davul zurna çalanlarda kusura bakmasınlar.
Artık bu millet gece bilmem nerelerde Yallah diyenlerin, gündüz Allah demesine inanmıyor.
Bunları yazarken inanın utanç duyuyorum, ama bu şehirde bazı gördüğüm şeyler midemi bulandırıyor.
İğreniyorum.
Diksiniyorum.
Düne kadar bu şehrin önceki Büyükşehir Belediye Başkanına demediği hakareti bırakmayanlar, bir bakıyorsunuz iftar sofralarında resim çektirme yarışına giriyorlar.
O yüzden kimse bana bu şehirde hikaye anlatmasın.
Bunuda bu arada belirtmiş olayım.
Bizler toplum olarak insanların iç denetimini önce kafalarında ve zihinlerinde sağlamamız gerekir.
Eğer iç denetimi yapamamışsanız, dış denetimi ne kadar yaparsanız yapın.
Yapı içerden yıkılır.
Bakınız bu şehirde ve ülkemizde Yapı denetimi adı altında denetleyici birimler oluşturuldu.
Elli defa yazdık,
Elli defa söyledik.
Kusura bakmayın lafım ortaya illada alana.
Yarası olanlar gocunsun.
Umurumda değil.
Bugün bir çok Belediyenin İmar bürolarında çalışan sözde memur , özde müteahhitler var.
Kendi inşaatını, kendisine denetlettiğiniz bir yapıda yapı denetimi yapıyoruz diyemezsiniz.
Bir mimar kardeşimiz sanal alemde haykırmış geçen gün.
''Erzurum'da 5 katlı binanın kaba inşaatı 60 günde bitiyor.'' diye..
Ben bu kardeşimize cevap veriyorum.
İşte yukarıda belirttiğim gibi içeride memur, dışarıda müteahhit ve arsa cambazlığı yapılan bir şehirde ayda bile bir bina tamamlanabilir.
Çünkü bu iş kendin çal kendin oyna meselesidir.
Tokmakda senin elinde davulda.
Kendin çalar, kendin oynarsın.
Sonuç olarak atlama kuleleri konusunda vakit geçirilmeden bilirkişi raporları hazırlanarak kamuoyuna gerçek bilgi aktarımı yapılmalıdır.
Çünkü, yaralanan bir şehirdir.
Çünkü, yaralanan bir ülkenin Kış Turizm potansiyelidir.
Sonuçta ortaya bir cenaze çıkmıştır.
Benim merakla beklediğim.
Bu cenazeyi kim yıkayıp,
Kim kefenleyip,
Kim defnedecek.
Sorgu suala kim cevap verecek?
Cezasını kim çekecek.
Yeniden yapımında sevabını kim kazanacak.
İnanın en az kamuoyu kadar bende merak ediyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.