Çanakkale ve Şehitler Âbidesi...
Gök kubbenin altında yatar, al kan içinde,
Ey yolcu, şu topraklar için can veren erler.
Hakk'ın bu velî kulları taş türbeye girmez;
Gufrâna bürünmüş, yalınız Fâtiha bekler.
Mehmet Âkif
Çanakale Savaşı'nın yil dönümüdür.Türk Milleti'nin bu şeref gününde; canları pahasına, insanlık tarihinde bir eşi ve benzeri olmayan, böylesine şerefli ve görkemli bir tabloyu, milletimize yaşatan bütün şehitlerimizi, rahmet ve minnetle anıyorum.
Çanakkale Savaş'ında, her nedense bazı bildik malûm çevrelerce, "İttihâdci" ve "macerâcı" denilerek, hakkı inkâr edilen ve bir türlü hakkı teslim edilmeyen ve biraz da görmemizlikten gelinen Enver Paşa ile Çanakkale savaşının ve milletimizin kaderini, kendine has özgü dehâsiyle değiştiren, Mustafa Kemal Atatürk'ü rahmetle anarken, erinden rütbeli komutanına kadar, hayâtlarını bu vatan uğruna fedâ eden, bütün vatan evlâtlarının hâtıraları önünde, hûşû ve ta'zimle eğiliyorum.
Enver Paşa, bazı hataları olsa da, bu millete hayâtını adayan ve gözünü kırpmadan varlığını fedâ eden, haslardan has bir vatan evlâdı...Hata ve sevabiyle daima ve hep hayırla yâd edilecek bir şehidimiz ve iftihâr vesilesimiz...Vatan -severlik ideallerinde, sınır ve engel tanımayan, ülkü sahibi ve fakat biraz da ihtiyâtla hareket etmeyen, alabildiğine fazlaca cesur ve korkusuz bir millî kahramanımız...Genç yaşında zirveye tırmanan parlak zekâlı bir asker....
Balkan Savaşları mağlubiyeti ve rezâleti karşısında; o perişån ve dağınık orduyu, "Alaylı"lardan arındırak, yeniden disipline eden ve dirilten, Çanakkale'de destanlar yaratan bir ordu hàline getiren ve millî rûh sağlayan Enver Paşa olmuştur. Sultan İkinci Mahmut döneminde kaldırılan "Mehter Marşı"nı söz ve besteleriye yeniden hayâtımıza sokan yine Enver Paşa'dır. Öylesine sıradan "geç-git" denilecek bir vatan-sever ve asker değildir.
Tacikistan'ın "Belcivan Dağları" eteğinde, bir bayram sabahında, şehit oluşunun haberi, Gazi Mustafa Kemal'e iletildiğinde, vatanın kurtuluşu yolunda, aralarındaki farklı görüş ve rekabete rağmen, Atatürk kendisine yakışan o asaleti ve tespitiyle, "Enver Paşa; bir güneş ihtişâmıyla doğdu ve bir grup ihtişâmıyla battı. Artık hükmü tarih verecek... Allah rahmet eylesin" der.
Atatürk ve Enver Paşa; biri teenniyle hareket eden, çağı okuyan, realist düşünen ve neticede devlet kuran bir kahraman ve durması gereken yerde durmasını bilen bir devlet adamı... Biri tasavvur ve hayâllerinin ardına düşen, güzel ve samimi duygularıyla hareket eden ve ancak neticede, Bir grup ihtişàmıyla hayata vedâ eden ve bu uğurda can veren bir diğer kahraman ve şehit...
Milli Mücâdele'nin en karamsar günleridir. Sakarya Savaşı devam etmektedir. Enver Paşa Batum'a gelir ve şöyle der..."Şâyet savaş mağlubiyetle neticelenirse; Anadolu'ya girmekten, beni kimse men edemez" Neticede, Sakarya Savaşı'nın zâferle sonuçlanması karşısında ise, bu düşüncelerinde vaz geçer ve "Bana artık ihtiyaç yok" diyerek, Millıî Mücâdele'nin, ancak Atatürk ile yürütülebileceğine ve başarıya ulaşacağına kanaat getirerek, Atatürk'ün hakkını ve büyüklüğünü kabul ve teslim eder.
Bu muazzam ve muhteşem zâferi, "Çanakkale Şehitleri Şiiri" gibi bir destânla, zâferi adetâ resmeden ve mükemmel tasvir ve teşbihleriyle ölümsüzleştiren, büyük şair ve gerçek bir imânın sahibi Âkif'e de bu günde, rahmet diliyorum.
Ne mutlu bizlere ki, böylesine tarihî kahraman ve şahsiyetlere sahibiz....
"Vurulup tertemiz alnından uzanmış yatıyor
Bir hilâl uğruna yârâp ne güneşler batıyor"
Enver Paşa'sız ve Atatürk'süz bir Çanakkale'yi, hurafe ve mavallar üzerinden anlamak ve anmak tarihe, sakat ve kör bakmaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.