• BIST 9830.56
  • Altın 2965.752
  • Dolar 35.151
  • Euro 36.5037
  • Erzurum -13 °C
  • İstanbul 12 °C
  • Ankara 8 °C

ÇOK İŞİMİZ VAR BİZİM ŞAM Ü HALEP’TE

Vahdet Nafiz Aksu

Çocukluğumdan beri Musul, Kerkük dendi mi gönlüm bir hoş olur. Belki bu duygusal irtibatın etkisiyle ne zaman efkârlansam, birkaç hoyrat dinler ruhuma nefes aldırırım.

Bu eşsiz ikizlerin kardeşleri de var; Şam, Halep, Selanik, Silistre, Varna. Ve vatan topraklarında akmayan, etrafına bakmayan Tuna.

Yanlış anlaşılmasın, şu anda başka devletlerin sınırlarında kalmış, tarihin ve talihin menfi tecellisiyle başka milletlere yâr olmuş bu güzel diyarlarda gözüm var sanılmasın.

Gözümüz yok da, gönlümüz var; yüzyılların millî ruh defterine nakşettiği aziz hatıralar var. Ortak tarih, bir potada yoğrulmuş müşterek kültür var. Geleceğe yönelik ortak çıkarlar, muhkem ülküler var. Herhalde buna da mani bir hal yok!

Hayal âleminin güzel izleri, ortak geçmişimizin hatır pikseli yüksek ekranına yansıyınca, Yavuz Sultan Selim Han’a atfedilen bir rivayet aklıma geldi. Bilirsiniz, bilmesine de bir kere daha tekrarında sakınca yok. Yavuz Sultan Selim Han, Mısır'ı fethettikten sonra İstanbul'a dönmekte biraz gecikince, ordu içinde bir an evvel payitahta dönme arzusu alevlenmişti. Sert mizaçlı sultanı hiddetlendirmeden dönüşe ikna için şu senaryonun sahnelendiği rivayet edilir.

Padişah, bir sohbet esnasında çok sevdiği Kemalpaşazade’ye sormuş:

- Mısır’da ve asker arasında neler oluyor?

- İyilik, Sultanım. Yalnız dün Nil Nehri kenarında iki askerin şöyle bir türkü söylediklerini duydum:

Nemiz kaldı bizim mülk-i Arabda
Cihan halkı kamu ayş ü tarabda
Nice biz dururuz Şam ü Haleb’de
Gel ahî gidelim Türk illerine…

Yavuz, o an hiçbir şey söylemedi. Birkaç gün sonra Kemalpaşazade’ye sormuş:

-Geçen gün bana söylediğin türküyü sen mi koştun?

- Evet, Sultanım...

Bu cevaba kızmayan Padişah, hemen şu emri vermiş:

- Ordu hazırlansın, İstanbul’a dönüyoruz...

Muhtemelen bu zarif latifenin tesiriyle değil, fetih tamam olduğu için döndüler. Fakat o güzel ülke, o kadim medeniyetin muhteşem şehirlerinde huzuru, adaleti, refahı tesis ederek döndüler.

Sonrası malum; bu büyük millet, imparatorluğun enkazından yeni ve güçlü bir devlet inşa etmeyi başardı. Bu şehirler, gönül hududumuzun hep içinde, velakin coğrafi sınırlarımızın dışında kaldı. Evet, tutunamadık “Şam ü Haleb’de.” Kalbimizi, sevgilinin vazosuna bırakılan gül misali oralarda bırakıp geldik, Türk illerine mührümüzü vurduk.

 

Yıllardır o kardeş şehirlerin kapıları bize kapalıydı. Baas rejiminin kanlı diktatörü, kaçkın Esed'in babasının devr-i iktidarında, başta PKK olmak üzere ülkemizin birlik bütünlüğüne kast eden tüm terör örgütleri için Suriye adeta merkez üssü, hareket merkezi haline gelmişti.

Daha bir ay öncesine kadar kapı komşumuz şehirlere adım atacak ahval ve şerait yoktu. Bakın bugün, sadece devlet adamlarımız değil, isteyen vatandaşlarımız da artık Türkiye için stratejik ortak haline gelen Suriye'ye gidip gelebiliyor.

Genç Dadaşlar, Halep ve Şam'ın fırınlarında Erzurum'dan götürdükleri unları ekmek yapıp ihtiyaç sahiplerine dağıtıyorlar. Dar zamanda kurulan böyle samimi gönül köprüleri, her iki ülkenin hayrına neticeler doğuracaktır. Dileriz ki bundan böyle, toprak bütünlüğü korunan, kendi ordusuna kavuşan, çöken altyapısı süratle onarılan, mamur ve müreffeh bir ülke olsun komşumuz. PKK ve PYD unsurları ortadan kaldırılsın,  suni Kürt devleti hayalleri taihe gömülsün. Bugüne kadar misafir ettiğimiz kardeşlerimiz süratle vatanlarına dönüp, ülkelerinin normalleşme ve kalkınma süreçlerinde rol alsın. Hain emperyalist ittifakın ördüğü sınır duvarlarının Türkiye için dostluk kapısına dönüştüğü bugünkü tablo, bu haliyle bile çok değerli, mutluluk verici... İnşallah istikbal daha parlak, daha güzel olacak.

Milletin yararına olan işlerde, konjonktürel siyasi ve şahsi ikballerin bir kenara bırakılması esastır. Amasız, fakatsız mutlu olmak, bu gibi hallerde vatan borcudur. Bu borcu ödemekten imtina edip, milletle ters düşenlerden olmayalım!

  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
    Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Erzurum Olay | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0 532 414 82 11 0 538 776 25 25