Bu yıl 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı Cuma gününe denk geldi. Peki Cuma hutbesini konusu ne olmalıydı? Tabii ki cumhuriyet olmalıydı. Ama gelin görün ki dinlediğimiz Cuma hutbesine konu olarak Cumhuriyet seçilmemişti. Hutbenin ana konusu Mekke'nin fethi cümleleriyle başlayan yaşlılar ve kimsesizlerin korunmasıydı. Hutbenin konusuna itirazım yok, ama böylesine istisnai bir günde bu hutbenin tek ana konusu Atatürk ve cumhuriyet olmalıydı. Mekke'nin fethi şüphesiz islâm tarihinde inkâr edilemez bir dönüm noktasıdır. Cumhuriyet ise Türk tarihinde varlığı yok sayılamayacak bir dönüm noktasıdır. Bir kıyaslama içinde değilim ve olmam da. Ama bugünkü hutbede konu edinen ve inancımızın öncelediği yaşlıların ve kimsesizlerin kimsesi cumhuriyet yönetimi olmuştur. Bütün bir sefil Anadolu ve insanı ancak cumhuriyetle takat bulmuştur.
Toplumdan oluşabilecek muhtemel ve çok haklı tepkiler karşısında, bu Cuma hutbesini arasına Atatürk'ün adının geçmediģi sıradan öylesine birkaç cümleyle ve tüm kahramanlara denilerek toptan bir rahmet okumayla ve sıradan ifadelerle cumhuriyet bayramı geçiştirildi. Erdemli, insanî ve islâmî bir yönetim olan cumhuriyeti kuran Atatürk ve arkadaşları olmuştur arkadaş. Kişisel olarak Atatürk'ü zevmeseniz de kurumsal olarak, ismiyle Atatürk'ü hayırla anmak ve bir rahmet dilemek gibi bir yükümlülüğünüz var.
Türk milletinin en büyük milli Bayramı cumhuriyet ve onun millî kahramanı Atatürk şâyet böylesine istisnai tarihsel bir günde bu hutbenin ana konusu olmayacaksa, müstesna insan Atatürk şâyet bir rahmetle anlımayacaksa, hizmetleri hayırla yàd edilmeyecekse; lûtfen söyler misiniz ? Atatürk'ü görmezden gelen Diyanet yetkilileri bu asla kabul edilemez ön yargıları ile toplumsal tesanüde ve toplumsal barışa katkı sunabilir mi? Bu hal ve tavrı ile Diyanet kurumunun olması gereken yerdeki itibarını koruyabilir mı? Herkes ve kesimin saygı duyduğu ortak bir kurum olarak görülebilir mi?
Yeri geldiğinde kendilerince uygun görülen her tarihsel kişiliklerin ismen zikredildiği Cuma hutbelerinde; Diyaneti kuran ve bugün oralarda oturmalarına imkân sağlayan, zemin hazırlayan devletimizin kurucusu Atatürk'e karşı bu saplantılı yargı ve bu körlük acaba neden? Bu milletin kahir ekseriyetinin hatırasına derin bir saygı duyduğu Atatürk'ü gòrmezden gelen Diyanet yetkilileri bu tavırlarıyla millettin vicdanın mahkûm olurlar ve öyle inanıyorum ki Allah katında da mesul olurlar. Milletimizin ve inancımızın değerlerine saygıyla yaklaşan ve bu değerleri çatıştırmadan örtüştüren bizleri Allah affetsin ama, cuma namazına gıtme pişmanlığına itmeye, değerler üzerinden bizleri ayrıştırmaya ve üzmeye ne hakkınız var? Söyler mısınız? Lütfen birleştirici olun, Atatürk ve bütün tarihsel ıftihar kaynaklarımıza karşı ön yargısız aynı bakışı sergileyiniz. Daha güzel olmaz mı?
Cumhuriyet yönetimini kuran M.Kemal Atatürk ve O'nun arkadaşlarına rahmet diliyorum. Ruhları şâd olsun; durakları cennet olsun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.