"Stad değil sanki patates tarlası" manşet haberimizin ardından Gençlik ve Spor İl Müdürü Fatih Çintimar, valilik aracılığıyla yazılı bir açıklama yaparak, haberin tümden "yalan" ve "iftira" olduğunu savunmuş. Çintimar, tezatlarla dolu açıklamasında, "yalan" olduğunu iddia ettiği haberimizi şu ifadeyle doğrulamış: Yeni ekimi yapılmış bir sahanın patates tarlası veya ekilmiş bir sahanın bu görünümde olması da gayet doğaldır.
Yani Müdür Bey, sahanın zemininin "patates tarlası" olduğunu kabul etmiş.
Haberimizde, sahanın kar temizliğinin dozerlerle yapıldığını söylemişiz, Sayın Çintimar, "Zemine dozerler sokulduğu ifadesi de tamamen yalan bir ifadedir" demiş. Göz göre göre "yalan" söyleyen Sayın Çintimar'ı Büyükşehir Belediyespor'un sezon boyunca iç saha maçlarını canlı yayınlayan Kardelen TV'nin görüntülerini birlikte izlemeye davet ediyoruz. O maç görüntülerinde yorumcu Nazım Saraçoğlu'nun hemen hemen her maçta yaptığı "dozerle kar temizliği" eleştirisini izlerken, "Zemine dozerler sokulduğu ifadesi de tamamen yalan bir ifadedir" diyen Sayın Çintimar'ın nasıl geri adım atacağını doğrusu merak ediyoruz.
Isıtma sisteminin çalıştırılmamasıyla ilgili eleştirilerimize de şöyle bir savunma getirmiş Sayın Çintimar: Isıtma sisteminin çalıştırılmaması ödenekle alakalı bir durumdur. Kurum amirinin keyfiyeti söz konusu olamaz. Stadyumun zemininin tahrip olması tamamen iklim şartlarıyla alakalı bir durumdur.
Yine tezatlarla dolu bir savunma...
Isıtma sisteminin ödenek yokluğundan çalıştırılamıyor ve buna bağlı olarak zemin tahrip oluyorsa, Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü bu şartlarda orada maç oynanmasına nasıl müsaade ediyor? Buz salonlarındaki buzun çözülmemesi için sistemi 7/24 çalıştırabilecek kadar bütçesi olan kurumun, bir tane stadyumun ısıtma sistemini çalıştırabilecek bütçesi yok mudur? Ya da Türkiye'deki diğer alttan ısıtmalı stadlarda bu bütçe kimler tarafından karşılanmaktadır? Diyelim ki, Belediyespor sorumludur. Ancak Belediyespor'un ayda 2 gün kullandığı stadyumun geriye kalan 28 günlük masrafını karşılamak kimin sorumluluğundadır?
Sayın Çintimar, bu soruların cevabını yazılı açıklamasında vermemiş ama telefon görüşmemizde Büyükşehir Belediyespor'u işaret etmekten de geri durmuyor. Belediyespor'un ısıtma sisteminin parasını ödemediğini ve bu nedenle de sisteminin çalıştıramadığını, dolayısıyla da zeminin korunamadığını söylüyor Sayın Çintimar. Bunu yazılı açıklamasında yapma cesaretini niye gösteremiyor, onu da bilemiyoruz.
U20 konusu ise Sayın Çintimar'ın anlamamakta direndiği bir husus. İddianın sahibi Abdüsselam Gökçan öncelikle bir spor adamıdır, her ne kadar siz kabul etmeseniz de... Sayın Gökçan, özetle "Erzurum, yeni stadı yüzünden Türkiye'nin dosyasına konulacak aday şehirler arasında düşünülüyordu ama zemin sorunu yüzünden hiç yüzüne bile bakılmadan, Erzurum'un üstü çizildi" diyor.
Bir kere Cemal Gürsel Stadyumu'nun zemin problemi sadece Fatih Çintimar'a göre yok. Bu sahada top oynayan herkesin malumu oysa. Sayın Çintimar, bu gerçeği bilmesine rağmen, şöyle diyor: Türkiye Futbol Federasyonu U20 Dünya Kupası Maçları'nı ülkemize almak için 2008 yılında resmi başvuru dosyası hazırlamış, içerisinde de hangi illerde yapacağını belirterek aday olmuştur. UEFA ise Türkiye'ye maçları verirken oynanacak Stadyumların tespitini de adaylık dosyası içerisinde olduğu şekliyle kabul ederek vermiştir. Stadyumumuz yapılırken Türkiye Futbol Federasyonuna Erzurum Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü olarak TFF'ye maçların ilimizde oynanması içinde resmi yazı ile başvurduk. Ancak Federasyon Süper Kupa Finali'nin Erzurum'da oynanacağı bildirmiş U20 maçları da daha önceden belirlenmiştir.
İyi de Sayın Çintimar, zaten Abdüsselam Gökçan da, "Erzurum aday şehirdi, zemin yüzünden çıkarıldı" demiyor ki. Dediği çok anlaşılır: Erzurum bir ara düşünüldü ama zemin yüzünden vazgeçildi...
Yani ne bir heyet incelemesi ne bir başvuru ne de resmi bir girişim iddiası yok...
Gelelim çekim yasağı konusuna...
Buna da şöyle savunma getirmiş Sayın Çintimar: İl Müdürü Fatih Çintimar'ın medyaya çekim yasağı koyduğu da resimleri çekip haberi yapan gazetecinin çekmiş olduğu resimlerle kendini yalanlamış olduğunu göstermektedir.
İlahi Fatih Bey, siz buna "yalan" gözüyle bakıyor olabilirsiniz ama bizim mesleğimizde buna "gazetecilik" deniyor. Saçma bir "yasak" kararına rağmen, haberin fotoğraflarını çekmek "yalan" ise evet Fatih Bey, biz bu yalanı yaptık!
Son olarak stadyumun ismi noktasına gelelim ve burada noktayı koyalım.
Sayın Çintimar, haberimizde stadyumdan "Cemal Gürsel Stadyumu" diye bahsetmemizdeki "espriyi" bile anlamamış. Güya "açık" yakalamış gibi, bize oradan şöyle yüklenmiş: yazılanların tamamının haberde stadyumun isminin yanlış yazıldığı gibi yanlış yanlı ve yalandır. Stadyumun ismi Cemal Gürsel değil Kazım Karabekir Stadyumudur.
Sahi Sayın Çintimar, biz yeni öğrendik Cemal Gürsel olmadığını!
Bize göre o stadyumun adı Cemal Gürsel'dir ve size rağmen öyle olmaya da devam edecektir. Bu "açık" değil, bir "duruş"tur. Tabi anlayana...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.