10 yılı aşkın süreden beri bor biyolojisi üzerinde araştırmalar yapan Erzurum Teknik Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hasan Türkez,Türkiye’nin dünya bor pazarından hedeflediği paya ulaşmasında sağlık alanında elde edilecek bulguların oldukça önemli olduğunu ve ciddi ivme kazandıracağını belirtti.
Doç. Dr. Türkez, yakın zamana kadar bazı uluslararası kuruluşların yanlı ve bilimsellikten uzak değerlendirmeler yaparak borik asiti ve sodyum boratları spekülatif bir şekilde üreme sistemi üzerine toksik olan maddeler listesine aldıklarını ileri sürdü.
İlgili değerlendirmelerde alımı imkansız denebilecek düzeylerde çok yüksek miktarlarda bor maruziyetleri ile gerçekleştirilen deneylerin sonuçlarının dikkate alındığını ve hayvan deneyleri ile elde edilen söz konusu bulguların direkt insanlara uyarlanamayacağı ilkesinin amaçlı olarak bu kuruluşlarca göz ardı edildiğini böylece bor hakkında asılsız bilimsel karalamaların yapılmakta olduğuna dikkat çekti.Doç. Dr. Türkez, geleceğin enerji kaynağı olarak gösterilen borun sadece enerjinin değil sağlığın da kaynağı olduğuna dair bilimsel kanıtların ortaya çıktığını vurguladı.
Doç. Dr. Hasan Türkez ve araştırma ekibi tarafından yürütülen nanoteknoloji, tıbbi genetik ve moleküler biyoloji eksenli projeler sonucunda borun yeni biyolojik etkileri ortaya çıkarıldı. Güney Kore’de gerçekleştirilen konferans kapsamında Atatürk Üniversitesi ile işbirliği içerisinde tamamlanmış olan çalışmaların detayları uluslararası bilimsel kamuoyu ile paylaşıldı.Doç. Dr. Türkez, "Nanoteknolojinin günlük yaşamımızda gittikçe artan miktarlarda kullanılmaya başlaması önemli sağlık risklerini de beraberinde getirmektedir. Nitekim son bulgular, pek çok manyetik-nonmanyetik nanopartiküllere veya nanomalzeme türüne maruz kalmanın insanlarda ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceğine işaret etmektedir. İlginç bir biçimde bor bileşikleri çeşitli nanomalzemelerden kaynaklanabilecek kanserojenik ve DNA’da hasar yapıcı etkileri engellemektedir. Mikro ve nano boyutlardaki borun kan ve karaciğer dokularında nanotoksisite nedenli risklerin giderilmesinde oynadıkları bu muhteşem moleküler genetik ve biyokimyasal rolleri tespit ederek ilk kez ortaya koymanın mutluluğu içindeyiz. Ülkemiz için borun öneminin farkındayız ve bu farkındalık doğrultusunda boru sağlık alanında değerli kılacak çalışmalara büyük bir heyecanla ve ara vermeden devam edeceğiz. Bu bilgiler borlu bileşiklerin tıp ve farmakoloji alanında yeni kullanım alanlarında değerlendirilmesine kanaatimizce ciddi katkı sağlayacaktır" diye konuştu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.