Kış, Anadolu’nun doğusunda bir mevsimden çok daha fazlasıdır.
Erzurum, Kars, Ağrı ve Ardahan gibi şehirlerde kış, insanların hayatını şekillendiren bir olgudur.
Yaklaşık 4 ay boyunca eksilere düşen sıcaklıklar, kimi zaman -30’ları bulan dondurucu soğuklarla mücadele etmek, bu şehirlerde yaşayan insanların hayatını her anlamda zorlaştırıyor.
Ne var ki bu zorluklar, sadece kış mevsiminin değil, aynı zamanda yıllardır biriken ihmalin ve eksik politikaların da bir yansıması.
*
Kış, insanları yalnızca fiziksel anlamda değil, maddi ve psikolojik olarak da ciddi bir biçimde etkiliyor. Doğalgaz ve kömür fiyatlarının pahalı olması, ısınma maliyetlerini karşılamayı zorlaştırıyor.
Isınmak için harcanan miktarlar vatandaşın bütçesini adeta eritiyor.
Bunun üzerine bir de kışlık giyecek, ayakkabı ve araç masrafları eklenince, kış ayları aile bütçelerine ağır bir yük getiriyor.
Bu durum, özellikle dar gelirli ailelerin hayatını daha da zorlaştırıyor.
*
Kışın çetin şartları sadece bireyleri değil, şehir ekonomisini de ciddi şekilde etkiliyor.
Üretimin düşük seviyelerde kalması, tarım ve hayvancılığın zorlu koşullarda istenilen düzeyde yapılamaması, bu şehirlerde ekonomik bir daralma yaratıyor.
Soğuk hava, yatırımcıların bölgeye gelmesini vazgeçirirken, bölge halkını da daha iyi yaşam koşulları arayışıyla göç etmeye zorluyor.
Göçün artması, şehrin insan kaynağını azaltıyor ve ekonomik kalkınmayı daha da zorlaştırıyor.
*
Yıllar önce devlet, kömür ve ısınma maliyetleri için sübvansiyonlar sağlayarak insanları bir nebze olsun rahatlatıyordu.
Ancak bu desteklerin olmaması, vatandaşı yalnız bırakıyor.
Bugün Erzurum, Kars, Ardahan ve Ağrı gibi şehirler, özel politikalarla desteklenmeyi hak ediyor. Devlet, bu bölgelere yönelik enerji, tarım, hayvancılık ve sanayi alanlarında ciddi teşvikler uygulamalı. Örneğin, ısınma giderlerine yönelik sübvansiyonlar yeniden gündeme getirilmeli.
Çalışanlar, emekliler ve dar gelirli vatandaşlar için bölgesel gelir desteği verilmeli.
*
Belediyeler, sadece İlbank gelirleriyle sınırlı kalmamalı.
Hükümet, bu bölgelere özel bütçeler ayırmalı ve belediyelerin kış koşullarıyla mücadelesinde elini güçlendirmeli.
Kış koşullarıyla mücadelede belediyelere, kurumlara gerekli destek sağlanmalı.
*
Doğu’nun kışını anlamak için, bu şehirlerde yaşamak gerekir.
Sabah arabanızın donmuş motorunu çalıştırmaya uğraşmak, buzlu yollar üzerinde yürürken düşmemeye çalışmak ya da çatılardan sarkan buz kütlelerinin altında ilerlemek, buranın insanının her gün yaşadığı gerçeklerdir.
Masa başında yapılan planlarla bu sorunların çözülmesi mümkün değildir.
Bu zorlukları anlamak, bu bölgelerdeki insanların yaşam mücadelesine tanık olmakla mümkündür.
*
Kış, bu şehirler için bir sınavdır.
Ancak bu sınav, sadece bireylerin değil, aynı zamanda devletin de sınavıdır.
Yetkililer, bu çağrılara kulak vermeli, görmezden gelinen bu sorunları çözmek için artık somut adımlar atmalıdır.
Doğu’nun sesi duyulmayı, kışı ise dayanışmayla ısınmayı bekliyor.
Bu çığlığa ilgisiz kalınmamalı, çünkü buradaki yaşam koşulları sadece rakamlardan ibaret bir istatistik değil, halkın günlük hayatını şekillendiren sorunlar yumağıdır.
*
Sesimiz duyulur mu?
Umarım.
Ama duyulmadıkça burada insanlar üşüyor, yalnızlaşıyor ve göçüyor.
Bizim talebimiz ise sadece yaşamayı kolaylaştırmak.
Çok mu?
Sanmıyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.