7 Haziran sonrası, ülkemizde cereyan eden farklı kutupların eksen kayması, bir araya gelmesi güç gibi görünen siyasi unsurların ittifakı,
Gerek dışarıdan gerek içeriden tehlike arzeden düşmanlara karşı
Yönetim boşluğunun önüne geçmek, istikrarı bir nebzede olsa devam ettirebilmek ,
İleride muhtemel iç ve dış tehditlerin bölgeye ve Türkiyeye hakim olma eylem ve yöntemlerine karşı bir duruştan ibarettir.!
Bu kez sonuçtan hareketle öncesi sebeplere doğru yol alcam, yani hadiselere tümden gel cem.
Büyük Fotoğrafın iyice netleşen görüntüsü berraklaştıkça öncesi bölgede ve ülkemizde yaşanan hadiselere daha tutarlı anlam yükleye biliriz.
Ülkemiz bu gün varlıkla-yokluk, olmakla-olmamak, bütünle- bölünmüş kıskacında olduğu artık nettir.!
Sınır ötemizde ki terörize ülkelerin ve bizim bu kritik süreçte olağan üstü koşullara, sürüklenmeye çalışıldığı aşikardır.!
Bu sürecin müstevli müsabıklarının, şahsi ve siyasi sorumlulukları örtbas edilmesi, unutturulmaya çalışılması mümkün olmamakla birlikte ötelenmesi bir keyfiyet değil ülkenin ve milletin devamlılığı ve bütünlüğü açısından bir zaruriyedir.!
Zaman ve Tarih ülkenin ali menfaatleri üzerinden şahsi ve siyasi menfaat elde etmeye çalışanlara hakkını muhakkak ki teslim edecektir.!
Gerek Osmanlının son dönemleri ,gerekse yeni Türkiye Cumhuriyetinin diriliş ve kuruluş dönemi, gerekse günümüze kadar düşe kalka ayakta kalma ve ilerleme mücadelesini
Her daim kontrollerinde tutmaya ve gerek Anadolu jeopolitiğini, gerek Ortadoğu, Kafkaslar, Asya üçgenini yönetmeye, çalışmış olan kontrolünden ve yönetim rotasından çıktığı takdirde siyasi, askeri ve terörize müdahalelerle balans ayarı yapan emperyalist batının
Özellikle son yıllarda ki fütursuzca saldırıları, ahlaksızca kuşatmaları, ekonomik yaptırımları, paralel yapı müdahalelerini, terörize can yakan aşağılıklıklarını şimdi daha iyi anlayabiliyoruz.
Yakın tarihte yaşanmış bir çok meşru ve gayri meşru müdahalelerin, kaosların, ,ihtilal,darbelerin, kriz, kaplaşma,kutuplaşma, siyasi,dini,ırki, mezhebi ayrışma ve savaş ortamlarını daha iyi algılayabiliyoruz.
Gelinen nokta itibari ile geliş sürecine müsebbip olay ve kişileri ülkenin ve milletin ali öncelikli birlik ve beraberlik zaruri yeti üzere fazlada anlam ve ehemmiyet yüklemenin çözüm odaklı olmasından ise Ülkeyi ve Milleti iyice çıkmaza ve çözümsüzlüğe sürükleyebileceği endişesi ile bir tarafa bırakarak
Sınır ötemizde iki kutuplu güç birlikteliğinin muhtemel bir savaş ihtimali üzere yoğunlukla seyreden bir mücadelesi söz konusudur.
Özellikle Irak ve Suriye’nin bölünme ve paylaşılma mücadelesi müsabakanın henüz ilk raundudur.
877 km lik Suriye sınırımız ve 331 km lik ırak sınırımızın ötesinde ülkemize tehdit unsuru içeren bir bölünme ve mukabele süreci kan ve revanla devam etmektedir.!
Her iki ülke üzerinde operasyon yapmak isteyen güç odaklarının bir tarafı ABD, bazı Avrupa ülkeleri ve İsrail diğer tarafı ise Rusya, Çin, İran bloğu ve onlara uydu ülkeler
ABD tarafı Irakta ve Suriye’de ırki ve inancı boyutta bölünmesini amaç edinen, ulus devlet anlayışından ziyade, böl ,parçala ,yönet stratejisi ile hareket ederken,
Diğer taraf Rusya ve uyduları olan devletler ise bir taraftan Rusyanın sıcak denizlere inme ideali ile kanla revan bir mücadele
Diğer taraftan İran’ın mezhebi tavassutu, ve yine küresel kabadayı ABD,İsrail ve AB’liği ülkelerine karşı bir duruş sergileyebilmek, kendi gelecek menfaatlerinin garantörü olabilmek için söz konusu devletlerin onların uydusu ,paravanı olabilecek nitelikte birlik ve bütünlüğünü sağlamakla ilgili yine kanla revan bir mukabele söz konusu.
Bedeli ödeyenler ise maalesef ki bölgede ve ülkemizde yaşayan Müslümanlar.!
Değeneğin her iki ucunda da pisliğin, kanın bulaştığı sopanın bir tarafını tutmak ile tutmamak, taraf olmakla olmamak, asırlık mahkumiyeti ve mecburiyetinden milli bir duruşla kurtulup, kurtulamamak arasında kıldan ince,kılıçtan keskin bir zeminde ayakta kalmaya çalışan bir TÜRKİYE…
Bir taraftan kendi içinde kendi müsebbipleri aracılığı ile büyütüp başına bela ettiği paralel yapının taşeron eylem ve müdahaleleri,
Diğer taraftan PKK, DEAŞ ,DHKPC, TİKKO, PYD,YPG vb gibi uluslararası taşeron örgütlerin ve her iki kutup ülkelerin istihbarat birimlerinin kışkırtma ve manipülasyonlarının, eylem ve katliamlarını yapma sebepleri daha iyi bir algıya sebep olarak ortaya çıkan ikinci raund da ki TÜRKİYE..
Bölgesel bir aktör olmak isteyen, sınırları ötesinde yanan ateşin cehennem sıcaklığını bünyesini ısıtan,dönem dönem kendi içinde bomba,eylem olarak yüreklerini yakan Türkiye ,
Atatürk sonrası ilk kez kendi hür iradesi ile şimdilik bölgesel aktör olamasa da önemli bir faktör olma iradesini içerisin deki TÜRKİYE..
Bu iki kutuplu güç odaklarının kontrol edemeyeceği, yönetemeyeceği, onurlu ve omurgalı bir direncin,duruşun gösterilebileceği bir dönüm noktasıdır aslında 7 Haziran seçimleri ve akabinde yaşanılan siyasi,demografik,ekonomik ve terör ize eylem ve müdahaleleri karşısında devletin alyuvar mekanizasının devreye sokulduğuTÜRKİYE…
Velhasıl Türkiye’ye sınır Irak’ın ve Suriye’nin kuzeyinde Israil’in arzu mav’ut yani Nil'den Fırat'a kadar olan bölge güya Yahudilere �vaad edilmiş toprakların,
Kurulacak Kukla Kürdistanla ABD öncülüğünde, Israil arka planlı bazı AB ülkelerinin taşeronluğunda , Barzani, pyd,ypg,deaş gibi terörize unsurların figüranlığında ki oyuna alet olmamak, önüne geçebilmek
Türkiyenin iç ve dış güvenlik meselesi olup, olmakla olmamak, bölünmekle, bölünmemek arasında ki ince bir çizgi olup Yahudi emelleri ülke sınırlarımızı da kapsadığından bu kutup karşısında bir duruş sergilemek hayati bir zorunluluktur.!
Yıllardır iç ve dış müdahalelerle Türkiye’nin meşgul edilmesi, güçsüzleştirilerek,etkisizleştirilmesinin, bölgesel bir aktör ve belirleyici bir faktör olmasının önüne geçilmesinin yegane sebebi de budur.!
Ve bu gün Türkiye’nin, gerek paralel yapıya yönelik hamlelerinin, gerek Pkk, hdp gibi terör uzantılarına koşulsuz kararlı bir devlet politikasını izleme mecburiyeti de bu sebepten kaynaklanmaktadır.!
Diğer taraftan kutbun diğer tarafı ile tarihsel mücadelelerimiz ortadadır. Tarihte bir kere galip gelebildiğimiz Osmanlı-Rus savaşları, Çinle olan ve çin seddinin kurulmasına sebep onlarca asırlık bir mücadele ve mukabelemiz, İranla olan yine tarihsel, inançsal, mücadelemiz
Ve onların, bizim coğrafyamızda içine olan tarihi,siyasi ve ikbali emel ve endişeleri eşliğinde muhtemel stratejik ortaklığın getireceği ağır vebal ve mağlubiyetler,
Bölgede yıllardır kanla, gözyaşı ile ekilen fitne tohumlarının o bölgeye asla huzur getiremeyecek oluşu,
Ve bu bölgeye hakim olmak üzere gelen devletlerin kaşıdıkları,kontrol ettikleri müddetçe kalıcı olup, bölgenin yer altı ve yer üstü kaynaklarını kendi menfaatlerine devşirdikten sonra çıkıp gidecekleri
Ve bizleri bu coğrafya da iç ve dış tehditlerle, baş başa bırakıp bize çok ağır bedellere ,maliyetlere sebep olacakları,
Her iki kutuplu unsurların bölgede ve ülkemizde yaşayan Müslüman toplulukların zerre umurlarında olmadığı, bizlere sadece ölmeyi ve öldürmeyi reva gördükleri,
Gibi gerçekleri ışığında her iki kutbun da emelleri, kanlı ve pislik içerisindedir.
Önümüzde bize çok ağır maliyetlerin yaşatılabileceği bir kavganın, kaosun ve savaşında arifesindeyiz.
Bu savaş ve kaotik ortamdan sağ çıkabilmenin yolu ise..ancak tamamen milli ve mütedeyin herkesimi kapsayacak Milli Seferberlikle ancak mümkündür.!
Geçmişteki bir çok siyasi Saikler ile şahsi ve siyasi menfaatleri uğruna ülkeyi ve milleti ağır maliyetlerin eşiğine getirenler hak etmeseler de hesaplarını zamana ve tarihe ve de yüce ALLAH’ın şaşmaz adaletine bırakıp
Kurtuluş ve varoluş dinamizmi, heyecanı ve disipliniyle Milli birlik ve beraberliğimizi süratle tesis etmekten başka hiçbir çaremiz yoktur.!
Ülkeyi bu çıkmaz dan kazasız ve belasız,asgari zararla kurtulmasını sağlayacak, bünyesinde mütedeyyin herkesimin yer alacağı, hiçbir siyasi ikbal ve menfaatin söz konusu olamayacağı
Milli mutabakat hükümetinin parlamenter sistem çatısı altında 5 yıllığına kurulması ve başkanlık sistemi tartışmalarının hiç değilse bir 5 yıl ötelenmesi elzemdir.
Fetö, pkk, deaş gibi terör örgütlerine uygulanan müeyyidelerin sonucun da, teröre bulaşan, tenezzül eden ve çalışmaları, yolları, yöntemleri ve eylemleri ile millete ve devlete ciddi maliyete dönüşenlerin haricinde,
İnanmışlık ve kandırılmışlıkla kullanılan ve asıl mağduriyeti yaşayan bütün insanların titizlikle soruşturmalarının süratle tamamlanıp mağduriyetlerinin giderilmesi toplumsal huzur,güvenlik,birlik ve beraberlik açısından çok önemlidir ,
milli mutabakat hükumeti tarafından bu soruşturma ve kovuşturmalar tez elden tamamlanmalıdır.
Bölgede cereyan etmesi muhtemel savaşa direk taraf olmadan, sınır güvenliğimizi sağlayacak oranda sathı kontrol ve müdafaa duruşumuzu sağlayarak,
NATO, Birleşmiş Milletler ve İslam Ülkeleri ile ciddi dayanışma içerisinde olup hakemlik statümüzü sağlamamız ve korumamız hayati önem arz etmektedir.
Kurulması muhtemel bölgede ki Kürdistan’a karşı Lozan kazanımımız Musul ve Kerkük’ e girerek garantörlük hakkımızı kullanmamız bir diğer alternatifimizdir.
Ülkemizde ki ve sınır ötemizdeki Suriyelileri, ıraklıları oluşturulacak tampon bölgeye yerleştirip, kısmen ise ülkemiz sınır içerisinde ki hassas bölgelerde konuşlandırıp, demografik dengeyi sağlamamız bir sosyal ve güvenlik meselesi olup sürat le uygulanmalıdır.
Geçmişte birbirimizle yaşadığımız bütün sıkıntı ve problemleri bir tarafa bırakıp, ülke ve millet birlikteliği için unutamıyor sakta öteleyip tez elden milli birliğin kurulması ve milletin herkesimi ile buna dahil edilmesi sağlanmalıdır.
Millet huzursuzdur, mutsuzdur, geleceğinden maalesef ki umutsuzdur.!
En tehlikeli millet ruh Halide budur.! Tez elden kurulacak milli mutabakat hükümeti dosta güven veren, düşmana korku salan devlet mekanizmasını sosyal hukuk devleti formu ile işlevini ve fonksiyonelliğini sağlamalı
Ülkeyi kısa sürede normalleştirmelidir.
Ülkemizin bulunduğu konum, ehemmiyet ve koşullar dikkate alınarak yeniden bir diriliş ve kuruluş destanının Milli birlik ve seferberlik ruhu ile milletin bütün mütedeyyin kesimlerin dahil edilmesi koşulu ile sağlanması elzemden de öte bir mecburiyettir.!
Ve tabiî ki Milliyetçi ve Ülkücü camianın Devletin ve Milletin ali menfaatleri adına sergilediği siyaset ötesi ve üstü tavrı, onurlu ve omurgalı duruşunun devlet ve millet karşılığı kesinlikle olması söz konusu Milli seferberliğin sağlanması ve başarılması hususunda bir hayati gereklilik ve zaruri yettir.!
selam-saygı-dua
Ahmet Gökhan Yazıcı
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.