Bu gün Yoncalık semtimizden yukarı doğru yol alırken araçla, yukardan aşağı yaklaşık 50'ye yakın ortaokul,lise çağları karışımı bir genç gurubun ellerinde Kuran-ı Kerim başlarında sarık, üzerlerinde beyaz cüpbe, belleri kuşaklı ve şalvarlı ,
Heyecanla,şevkle, gözleri pırıl pırıl parlayan, inanç ve idealizmleri yürüyüş vakar ve hızlarına yansıyan, Tarihte üzerlerine keşfedilmemiş en tehlikeli silahları gördüm onlar ve bizler nereye gidiyoruz diye irkildim ve tefekküre daldım.
Sabah 9 suları idi, bu çağda okulda olmaları gerekliydi ellerde anlamını bilmedikleri,KUR'AN, ezbere okumakla idealize edilip bilgide ve kıyafette modern robotlardan pekte farkları olmadığı bir meçhule uygun adım yürüyorlardı.
İçlerinde belki doktor, belki mühendis, belki öğretmen, bilim adamı velhasıl toplumun maddi ve menavi ihtiyaç ve problemlerine çözüm üretebilecek karşımda onlarca, belki ülkemiz genelinde yüz binlerce ve dünyada milyonlarca
Ruhuna,zihnine ve bedenine ipotek koyulmuş, Zihni, fiziki, ruhi potansiyeli bir dar kalıp sarmalına hapsedilmiş Müslüman genç kalben ve dilden tekbirler ile bir meçhule sürükleniyordu.
Kendi celladına aşık, kendi celladına sevdalı,hayran genç ve dinamik nesil aslında sosyal ve ictimai hayat sehpasına güle oynaya,heyecanla yürüyordu.
Ezberlerini yapmışlar, zikirlerini tamamlamışlar, ödevlerini sunmuşlar geleçeğin çağ açıp çağ kapatacak Fatihleri hazır kıta yürüyorlardı.
Hani dönemin yine hakim siluetleri ellerinde Atatürk Posterleri ve Nutku, dillerinde onuncu yıl marşıyla Cumhuriyeti, biz kurduk biz yaşatacağız ve Muasır medeniyetler seviyesine sembol ve sloganlarla yıllarca ulaştırma safsatasına inananlar dan pekte farkları yoktu ellerinde ki semboller ve dillerinde ki sloganların dışında
Sonra işyerine geldim bilgisayarı açtım haberlere tıkladım. İnglterede bir bomba libya kökenli, ingiltere doğumlu adı ve soyadı Müslüman bir bomba, öldüren Müslüman, ölen ise İnsanlık.
Bu ilk değildi öncesi tekerrürlerden ibret ve ders çıkarılmadığı için şüphesiz sonda olmayacaktı nede olsa Müslüman ülkelerde bunlara meze olacak binlercesi hazır kıta ölmeye ve öldürmeye yola çıkmış yürüyorlardı.
Elde KUR'AN,dilde TEKBİR olduğu için nasılsa hele durun evlatlarım siz nereye gidiyorsunuz diyende yoktu. Desenizde meczup muamelesi aşikardı.
Sonra başka bir haber takıldı gözüme, Rusya Türkiyeden Domates almayıp kendisi üretecekmiş
Bu ne yaman çelişki yarabbi .
21 .Yüzyılda bırakın sanayi toplumunu bilgi çağında güçlerin,dengelerin bilgiyle ölçülüp alt üst olduğu,sınırların bilgiyle değiştiği yaşadığımız yüzyılda domates satmaya çalışan, ekonomisi bu ve benzeri tüketim mallarının satışı ile sirküle ederken biz onlardan bilgisayar,araba alırken onlar bize domatesle bile bağımlı kalmamanın dünyasını yaşıyorduk
Batılıların ürettiği bombaya ancak meze ve sermaye olan müslüman gençlerimizin Mühendis olabilecek,doktor olabilecek ,bilim adamı olabilecek genç ve dinamik potansiyelimizi bir robotik geleceğe ve akibete el birliği ile destek olarak,susarak sürüklüyorduk.
Kadim dostlarımız İmani ve itikadi ölçülerimizi iy bilir ve böyle sıkıntımız olmadığıda gerçektir ölçmek isteyenede hertürlü kapımız ve gönlümüz açıktır.
Yazıklar olsun Müslüman Türk Gençliğinin geleceğine ipotek koyanlara, zihni,fiziki,fikri ve ruhi potansiyelinin önüne geçip ülkemizin gelişmişliğine katkı sağlıyacak maddi ve beşeri potansiyelini engel olanlara yazıklar olsun.
Elin Amerikalısı Avrupalısı,okuyan ve bilgiye hakim olan kim olursa olsun baştacı ederken, yetişmiş kalifiye insan nüvemizi az olsun benim olsun,kim olursa olsun benim olsun zihniyeti ile heba eden, çarçur eden,engelleyen çağ ötesi fikri ve ırki sapkınlığa yazıklar olsun.
İlim ile donanmış, iman ile yoğrulmuş, anlı secde de,ufku istikbalde:
Bir eli ilimde, fende teknikte, bir eli Kur'an da,sünnete inanç ve ideallerinde olabilecek, bir ayağı tarihinde mazisinde bir ayağı istikbalinde kalabilecek
Okuyan,araştıran,sorgulayan,tartışan inançlı ve idealist Müslüman gençliğini yetiştirmemizin önüne, ALLAH adına, DİN adına, BAYRAK, VATAN,MİLLİYET adına Atatürk gibi değerlerimiz ve sembollerimiz adna ket vuran Ne İslami nede İnsani zihniyete yazıklar olsun.
Nitekim tarihte Selçuklu ve Osmanlı medreseleri şüphesiz insan yetiştiren kurumlardı ,amma yetiştirdikleri ilim erbabı hem dünyevi hem uhrevi ilimlere hakim olarak,akli ve nakli bilimlere vakıf olarak yetiştirildikleri için başarılı oldular.
Ne zaman ki akli ,pozitif ilimlerden uzaklaştılar ise dine ve sosyal hayata da uhrevi ilmin yerine hurafe ve dogmalar girmiş olması ile birlikte
Müslüman coğrafyası ve insanları hem İslamın membasından hemde çağın yeniliklerinden uzak kalmasına sebep olmuştur.
Hem bu dünyasını, hem uhrevi iklimini tehlikeye sokmuş heba olmalarının önüne geçememişlerdir.
Ne zaman ki Müslümanlar İlahiyat fakültesi mescitleri ile mühendislik fakültesi laboratuvarlarını bir eğitim çatısı altında toparlayabilir ise müstemleke memleket ve Müslüman kisvesinden kurtulup ancak istiklale yelken açabiliriz.
selam-saygı-dua
Ahmet Gökhan Yazıcı
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.