Değerlere sahip çıkmak bir ufuk işi.
Bir başka ifadeyle ‘İleriyi görebilme’.
*
Bence gelişmenin,
Markalaşmanın,
‘Ben de varım’ demenin,
Göz kamaştırmanın bir başka adıdır da değerlere sahip çıkmak…
*
Şöyle bir göz atalım Erzurum’a
Değerlerine sahip çıkabilmiş mi?
Mesela;
Kültürel ve folklor,
Manevi dinamikler,
Üniversitelerimiz,
Ve daha nice nice değerlerimize…
*
Sözü fazla uzatmadan Erzurum’un kendi değerlerine sahip çıktığı bence söylenemez.
Ne zaman böyle konular gelse aklıma hep Konya geliyor.
Erzurum’la benzer tarafları varda ondan.
‘Gez dünyayı gör Konya’yı’
Dilden dile gezmiş dolaşmış bu laf.
Kabul görmüş…
Dünyayı gezip Konya’yı neden görsün insanlar.
Türkiye’de Konya’ya taş çıkaracak ne mekanlar yok mu?
Var elbette…
Mesela,
Erzurum Konya’dan ne eksiği var?
Konya’da Mevlana Hz. var,
Erzurum’da İbrahim Hakkı Hz.
Tortum Şelalesi dünyanın sayılı şelalelerinden biri değil mi?
Uzundere,
Tortum,
Oltu tabiat güzeli mekanlar…
Ama Erzurum ‘gez dünyayı, gör Erzurum’u ‘ diyememiş maalesef.
Ya kar…
Başlı başına bir nimet.
Hala Erzurum bu kar’dan tam anlamıyla yararlanmış değil.
Trilyonluk tesislerimiz var ama hala Erzurum Kış Turizminin merkezi olamamış.
Olsa Trilyonluk tesislerin masraflarını konuşur olur muydu Erzurum?
*
Kültürümüz, folklorumuz yok olmaya yüz tutmamış mı?
Yıllardır Cağ kebaptan bahsediyoruz,
Oltu taşı işlemeciliğini konuşuyoruz.
Konuşuyoruz da konuşmasına,
Bu değerleri hangi noktaya kadar taşıyabilmişiz?
Marka yapabilmiş miyiz?
İşin içine ufuk katıp,
Dilden dile dolaştırabilmiş miyiz?
Kaç ülke oltu taşı işletmeciliğinin peşine düşmüş?
Arkanıza dönüp bakın.
Veya,
Şapkanızı önünüze koyun düşünün.
Sonunda bir ‘Hiçle’ karşılaşmış olacaksınız…
Çünkü hem cağ kebabı, hem de otu işletmeciliğinde çok mesafe kat edilememiş maalesef.
*
Örnekleri çoğaltmak mümkün
Ama son dönemlerin bence en önemli örneğini vermek istiyorum size.
İnsanların zihninde iz bırakarak ebedi hayata intikal eden Neşet Ertaş’la,
Ekinini harmana dökmeden çok sevdiği şehrinden, yani Erzurum’dan giden Yaşar Reyhani arasında
ne fark var?
Bence fark değerlere sahip çıkmada var.
Neşet Ertaş’a Kırşehir sahip çıktı,
El üstünde tuttu,
Değer verdi.
Neşet Ertaş’ın cenazesine başta Başbakan olmak üzere çok sayıda resmi ve sivil vatandaş katılırken,
Yaşar Reyhani sessiz sedasız ebedi hayata intikal etti.
*
Sporcularımız, sanatçılarımız da ‘Sahip çıkamamaktan’ nasibini almışlar.
Hem tiyatroda hem de ses ve sazda ne değerlerimiz var.
Hepsini bu satırlara sığdırmak mümkün değil.
Ama bir örnek olsun,
Mehmet Çalmaşır…
Türk Halk Müziğinin güçlü sesi değil mi?
Sesten ziyade bestekarda…
Onun seslendirdiği parçaları her gün TV ler de boy gösteren sanatçılar seslendiremez inanın.
Ama ne yazık ki Mehmet Çalmaşır’ı emekli ettik.
Emekli ettik etmesine de sessiz sedasız bir köşeye de oturttuk maalesef.
*
Son söz şunu söyleyelim,
Değerlerine sahip çıkan şehirler, mega kent olma yolunda koşuyorken,
Çıkmayanlar ise irice bir köy olma yolunda koşuyor inanın!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.