insan hayatta eserleriyle yaşar. Dostlarıyla toplumda bir sevgi yumağı oluşturur. Tavır ve davranışlarıyla saygınlık kazanır. Yetiştirdiği öğrencileriyle geleceğe uzanır. Fikirleriyle çağlar ötesine gider. Bilim insanları bu vasıfları üzerlerinde taşıdıkları sürece hem kendilerine, hem toplumuna, hem de insanlığa değer katarlar.
Yukarıdaki vasıfları üzerinde toplayan bilim insanlarından biride Erol Kürkçüoğlu Hocamızdır. Erol Bey iyi bir Erzurumlu olmanın ötesinde, son yıllarda Atatürk Üniversitesi'nin yurt çapında tanınmış en önde gelen bilim insanıdır.
Erol Kürkçüoğlu hocamız Orta Çağ tarihçisi olmasına karşılık Türkiye'nin en büyük problemlerinden biri olan Ermeni Meselesine duyarsız kalmamış, bir akademisyen olarak 1985'lerden sonra durmadan, usanmadan, bıkmadan konuyu bulunduğu her ortamda dile getirmiş, gerçekte mağdur olanların Türkler olduğunu yazdığı eserlerle ortaya koymuş bir bilim insanıdır.
Türkiye'nin dün, bugün hatta yarında başını ağırtacak olan ermeni meselesinde net tavır ortaya koyarak aslında ortada bir soykırım varsa o da "Türk Soykırımıdır" diyerek o zor savaş yıllarında 519.000 bin Müslüman Türkün Ermeni Çeteleri tarafından şehit edildiğini belgelerle ispatlamış, sözde Ermeni Soykırımının tam bir yalan olduğunu gözler önüne sermiştir.
Erol Bey akademik çalışmaları içinde Nahcivan Tarihi, Ortaçağ'da Erzurum Tarihi, 100. Yılında Ermeni Meselesi, Ilıcada Türk Soykırımı, Türk- Ermeni Sorunu El kitabı, Durak Sakarya adlı biyografi kitabının yanında Narman'ın Tarihsel önemi, Erzurum'da Türk Soykırımı ve İlk Çağada Türkler, Fotoğraflarla 93 Harbi adlı çalışmaları kitap halinde yayınlanmış, bu alanda hizmetlerini sürdürmektedir.
Milli Mücadele, 17 Haziran Vilayet Kongresi, Durak Sakarya, Cevat Dursunoğlu, gibi kişilerin Erzurum kongresine katkıları ve onlarca bilimsel makale yazarak, şehrimizin yüz akı olmuştur.
Yüzlerce Konferans vermiş, Alaca, Cinis, Yeşilyayla, Tepeköy,Kars Subatan, Ardahan Yanık Cami gibi yerlerdeki kazı çalışmalarını bir bilimsel ekiple yönetmiş, yöneten ekip içinde yer almış, gerçeklerin gün yüzüne çıkması için olanca gücüyle gayret sarf etmiştir.
Cinis, Yeşilyayla, Subatan, Ardahan Yanık Cami, Iğdır'daki şehitliklerin yapılmasında büyük çaba sarf etmiş, hayata geçmelerinde büyük emekleri olmuştur.
Kişilik olarak kendine getirilen teklifleri asla geri çeviremeyen, yardıma ihtiyacı olanların yardımına koşan, çaba sarf eden, konferanslar hariç az konuşan, kitap gördüğünde almadan geri durmayan tam bir Dadaş ve Erzurum Beyefendisidir.
Mahallebaşı'nda büyümüş, Veyis Efendi İlkokulu, Erzurum Lisesi'nde okumuş, Atatürk Üniversitesi Tarih Bölümünden mezun olmuş, Erzurum sevdalısıdır.
Atatürk Lisesinde 1979-1985 yılları arasında yaptığı öğretmenliği sırasında öğrencilerinin üniversiteyi kazanması için elinden gelen çabayı göstermiş, akademik hayata başladıktan sonrada aralıksız bu çabalarına devam etmiştir.
Erzurum Kalkınma Vakfı'nın kuruluşundan itibaren yönetimlerinde görev almış, vakfın çalışmalarında son derce bilimsel katkılarda bulunmuş, arkadaşlarıyla son derece uyumlu çalışmalar yaparak onların gönlünde taht kurmuştur.
Erol Hocamın bir diğer özelliği ise fakülteye uğradığınızda odası kitliyse öğrencilerin anlatımıyla; ya derstedir veya şehirde vefat eden birinin cenazesindedir.
Mesai arkadaşlarının ifadesiyle: "O doğana beşik, ölene tabuttur"...............
Evet hocamızın sayamayacağım kadar güzel meziyeti var. Ancak bir köşe yazısı için sanırım yeter.
Değerli hocamdan yeni kitaplar, makaleler bekliyor, yolun açık olsun diyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.