Murat Bal kuş arkadaşımız yıllar önce bu şiiri okuduğunda, belki o günler de tam olarak kimse anlamamıştı.
Yıllarca Radyo mikrofonlarından severek en çok okuduğum şiirlerden birisidir.
ESKİDEN, KAR YAĞARDI ERZURUM’A…
Gerçekten de öyleydi, bizler de köylü çocuğuyuz.
Az çok bacalar kürüdük.
Kardan mehlelere geçmek için tüneller açardık.
Çok şükür Rabbime o günleri yaşadık ki bu günlerin kıymetini biliyoruz.
Kar yağardı, bacalar boyu köyün gençleri toplanır, sırasıyla bacaları temizlerdik.
Ama nereye atacaksın, sokaklar dolu kar ve kardan tayalar oluşurdu.
Ama birlik ve beraberlik vardı, o günler de birlik içinde idik.
Köyün yâda mahallenin gençleri omuz omuza sırt sırta çalışırdık.
Kimin bacası temizlenirse o evde sobalar yanar, fırınlarında patatesler kızarır, sofralara da tereyağı, göğermiş tulum peyniri eksik olmazdı.
Analarımız hepimizin anası, bacılarımız hepimizin bacısı, evimiz hepimizin eviydi.
Ayrımız, gayrımız yoktu.
Gerçekten kilerler vardı.
Erzurum deyimi ile ‘’Ğırtligine’’ kadar dolu.
Ambarlar vardı.
Buğday, arpa, mercimek dolu bazen de ninelerimiz tandır ketelerini ambarlara saklarlardı.
Bir anda misafir gelir diye.
Tedbirli olalım, misafiri aç göndermeyelim diye.
Kazancımızın da bereketi vardı.
Büyüklerimiz fil kete ile ağızlarını kapattıkları ceplerine ellerini attıklarında naylona sarılmış paralar çıkarırdılar.
Gençlerimiz oturmasını kalkmasını büyüğüne, küçüğüne nerde, nasıl davranacağını iyi bilirdi.
Edep vardı.
Ahlak vardı.
Bu günlerde cebimizde değil, naylona sarılmış paralar kredi kartından başka bir şey bulamıyoruz.
Ne kazancımızın bereketi var, nede kilerlerimiz, ambarlarımız dolu.
Gençlerimizin durumu içler acısı ne büyük, ne küçük, ne örf, nede adet biliyorlar.
Geceleri gündüz, gündüzleri gece olmuş, milli ve manevi değerlerden yoksun, utanma, ar ve edepten yoksun ne yaptığını bilmeyen bir gençlik.
Bütün gençler için bunu söylemek doğru değil, elbette değerlerini bilen vatanı milleti için ne yapabilirim çabası içinde olan gençlerimizde var yok değil.
Amma gelin görün ki;
Cumhuriyet Caddesinde insanların hanımına, kızına laf atan edepsizleri son zamanlarda basın yayın organlarında çıkan cinsel taciz ve tecavüz haberlerini okuyunca yerin dibine giriyorum.
Buralarda kısa zamanda eş, dost edindik.
Dostlarımız bizim sayemizde Erzurum’u, Dadaşları yakından tanımaya çalışıyorlar.
Ancak ulusal kanallara kadar yansıyan o üzücü ve yüz kızartıcı haberleri bana sorduklarında inanın ne cevap vereceğimi bilemiyorum.
Nefesim kesiliyor.
Her şehirde var olmuyor mu, buralarda daha çok oluyor.
Diyerek,
Cevap veriyorum.
Ama ben memleketime Dadaşlar diyarına yakıştıramıyorum.
İşte o zaman karın lapa, lapa yağdığı, gençlerin birlik, beraberlik içerisinde edep ve ahlaklı olduğu kilerlerimizin ‘’ğırtligine’’ kadar dolduğu günleri arıyorum.
Ve Murat kardeşimi hasretle anarak diyorum ki;
Eskiden, kar yağardı Erzurum'a
Çünkü kar rahmetti.
Çünkü kar bereketi.
Eskiden, kar yağardı Erzurum’a,
Adam boyu, adamlarda adamdı o zamanlar.
Ne Cumhuriyet Caddesi’nde
Onun bunun namusuna kötü gözle bakar.
Ne de laf atardılar.
Çünkü senin namusun benim benimkisi senindi.
Bir idik. Biz idik.
Ve kar yağardı Erzurum’a,
Adam boyu ve adamlar adamdılar o zamanlar.
Kar sendin, kar bendim, kar bizdik
eridik, eridik, eridik, eridik…!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.