Bazı şeyler, bizi uyuttuğu gibi; bazı şeyleri de çok da umursamaz olduk artık galiba, değerlerimiz gibi?
İnsanlar, birçok şey apaçık olmasına rağmen artık olanları pek de önemsemiyor?
Toplumsal değerler belli bir toplumda oluşan, ortaklaşa kabul gören, duygu, düşünce ve kuralların uygulama biçimlerini yansıtan ölçütlerdir.
Genellikle beğeniye, ahlak ve inançlara dayanır.
İnsan davranışlarının hangilerinin iyi, hangilerinin doğru ve yararlı olduğunu belirtir.
Hoşgörü, sevgi, saygı, yardımseverlik, kardeşlik, dostluk, namus, sadakat, kadir kıymet bilme, dayanışma bilinen toplumsal değerlerdir.
Kaybettiğimiz o kadar çok değerimiz var ki bunları anlatmaya sayfalar bile yetmez.
Hâlbuki toplumları ayakta tutan ise değerleridir.
Toplum olarak bizim kültürel ve ahlaki o kadar çok değerlerimiz var ama ne yazık ki; bunların birçoğunu zaman içinde kaybettik.
Maddi değerler peşinde koşarken birçok manevi değerimizi kaybettik ama kaybettiklerimizin farkında bile değiliz.
Bizler çağa ayak uydurma temposuyla bazı değerlerimizden ödün veriyoruz.
Bunlarda birincisi dinimizin gerekliliği İslam kültürü; buna dayalı olarak da ahlaki değerlerimizi yitiriyoruz.
Dinimizi, dilimizi, örf ve ananelerimizi yozlaştırmakta kullanılan en etkili silah ise medya ve TV’dir.
Daha sonra aileler ve öğretmenler kısacası herkes bu konuda bir çaba verse Allah'ın izniyle güzel şeyler olur!
Neden acaba değerlerimizi kaybettiğimiz sualinin de tek cevabı yâda en başta geleni ise toplumumuzda ki batılılaşma özentisidir.
Tolum olarak bir yerde yanlış yaptık.
O yanlışımız ise bizler batıdakilerin ilmini fennini örnek alacak yerde kötü ahlakını örnek aldık.
Ahlaken çökmüş, meşru olmayan her türlü ilişkileri tavan yapmış, gayri meşru çocuk sayısı ortalığa sığmaz olmuş, insani ilişkileri iflas etmiş, her şeyi maddi değerlerden ibaret sayar olmuş bir batı medeniyetini asırlık medeniyetlerimize tercih ettik.
Kısacası kendi asırlar sürmüş yedi düvele medeniyet ile nam salmış geçmişimizi ve medeniyetimizi hor görüp batının bu kokuşmuş medeniyetini örnek aldık..
Sonuç mu?
Mallarımız arttı, keyfimiz azaldı.
Daha büyük evlerde kalıyoruz, konuşacak kimsemiz yok ve daha küçük ailelerde yaşıyoruz.
Konforumuz arttı, huzurumuz kalmadı.
Diplomamız bol, sağduyumuz az.
Uzmanlıklar arttı, sıkıntılar çoğaldı.
İlaçlar peynir ekmek gibi, hastalıklar arttı.
Sorumsuzca para harcıyoruz, az gülüyoruz.
Trafikte çok hızlıyız, çabuk parlıyoruz
Diplomamız bol olsa da, sağduyumuz azaldı.
Uzmanlıklar arttı ama sıkıntılarımız çoğaldı.
İlaçlar peynir ekmek gibi satılıyor ne çare artan hastalıklara deva olmuyor.
Sorumsuzca para harcıyoruz, ama kazancımızda bereket görmüyoruz.
Trafikte çok hızlı gidiyoruz ama inecek durağımızı bilmiyoruz.
Akşam geç yatıyor, sabah ne yapsak uyanamıyoruz.
Televizyonu çok izliyor, Kuran’dan uzak duruyoruz.
Çok konuşuyor, az dinliyor bolca yalan söylüyoruz.
Müslümanlığı anlatıyor, ama Müslüman gibi yaşamıyoruz.
Sözümüz çoğalıyor, ama sözler kendimize bile tesir etmiyor.
Varlığımız çoğaldıkça değerlerimiz azalıyor.
Para kazanmayı öğreniyor, ama kazandıklarımıza kanaat etmiyoruz.
Hayata yılları ekliyor ama yıllara hayat katamıyoruz.
Aya kadar gidip gelmeyi konuşuyor ama yan komşuya gidemiyoruz.
Uzaya kadar ulaştık diyoruz ama insanlara ulaşamıyoruz.
Havayı temizledik derken bir türlü ruhumuzu temizleyemiyoruz.
Namaz kılıyoruz ama günah işlemeye devam ediyoruz.
Ezanı duyuyoruz ama kimi çağırıyor diye birbirimize bakıyoruz.
Atomu parçaladık diyoruz ama birbirimize karşı önyargıları kıramıyoruz.
Çok plan yapıyoruz ama hiçbir plandan hayırlı bir sonuç alamıyoruz.
Acele ediyoruz ama sabırlı olamıyoruz.
Gelirimiz arttıkça karakterimiz zayıflıyor.
Sanal ortamda tanıdıklar çoğaldı ama dostumuz kalmadı.
Facebook ve Twitter’da vaaz çok ama camide namaz kılan cemaat yok.
Çabalarımız arttıkça, mutluluklarımız azaldı.
Bilgisayar ağları kurduk, ama kendi aramızda muhabbet ağını kuramadık.
Daha çok çalışıyor, ama çalışırken mutlu olmak yerine somurtuyoruz.
Her evde çift maaş var ama evlerde çift kalmadı boşanmalar arttı.
Güzel evler yaptık ama bacasını tüttüremedik.
Kısacası bir kardeşimizin yazdığı gibi seyahatlerin kısa mendil gibi, ilişkilerin yıka çık, gönüllerin kilo kilo ve her derde deva vitaminlerin, vitrinlerin dolu gönüllerin boş olduğu günlerde yaşıyoruz.Diplomamız bol, sağduyumuz az.
Uzmanlıklar arttı, sıkıntılar çoğaldı.
İlaçlar peynir ekmek gibi, hastalıklar arttı.
Sorumsuzca para harcıyoruz, az gülüyoruz.
Trafikte çok hızlıyız, çabuk parlıyoruz.
Akşam geç yatıyor, sabah yorgun uyanıyoruz.
Az kitap okuyor, çok televizyon izliyoruz,
çok konuşuyoruz, az gönül veriyoruz
ve çok fazla yalan söylüyoruz.
Varlığımız artırdık, değerlerimizi yitirdik.
Para kazanmayı öğrendik, yuva kurmayı beceremedik.
Hayata yıllar ekledik, yıllara hayat katamadık.
Aya kadar gidip dönmeyi biliyoruz,
komşuya geçmek için karşıya geçemiyoruz.
Uzaya ulaştık, ruhun derinliklerine ulaşamıyoruz.
Havayı temizledik, ruhları kirlettik, temizleyemiyoruz.
Atomu parçaladık, önyargıları yıkamadık.
Daha çok plan yapıyoruz, daha az sonuç alıyoruz.
Acele etmeyi öğrendik, sabırlı olmayı asla.
Gelirimiz arttı, karakterimiz zayıfladı.
Tanıdıklar çoğaldı, dostlar eksildi.
Çabalar arttı, mutluluklar azaldı. Bilgisayar ağları kuruyoruz,
bilgi otoyolları inşa ediyoruz,
kendi aramızdaki iletişimde zorlanıyoruz.
“Dünya barışı” der, silahlanırız!
Daha mutlu olmak için
“somurtarak”
çalışırız bugünlerde.
Eve çift maaşın girdiği, çiftlerin boşandığı…
Güzel evlerin yuva olmadığı…
Kısa seyahatlerin, kâğıt mendil gibi ilişkilerin…
Yıka çık gönüllerin…
Kilo kilo dertlerin ve her derde deva vitaminlerin…
Vitrinlerin dolu, gönüllerin boş olduğu günlerde yaşıyoruz! BugünlerdeDiplomamız bol, sağduyumuz az.
Uzmanlıklar arttı, sıkıntılar çoğaldı.
İlaçlar peynir ekmek gibi, hastalıklar arttı.
Sorumsuzca para harcıyoruz, az gülüyoruz.
Trafikte çok hızlıyız, çabuk parlıyoruzDiplomamız bol, sağduyumuz az.
Uzmanlıklar arttı, sıkıntılar çoğaldı.
İlaçlar peynir ekmek gibi, hastalıklar arttı.
Sorumsuzca para harcıyoruz, az gülüyoruz.
Trafikte çok hızlıyız, çabuk parlıyoruz
Artık bizi uyutan, insanları düşündürmekten uzak; “komşuda ne olmuş?” haberlerinden, televizyon programlarından, dedikodularından uzaklaşıp kaybedilen değerlerimizi, duygularımızı; her şeyden öte düşünmeyi, soru sorup, sorgulamayı ortaya çıkarmak gelecek adına görevimiz olduğunu düşünüyorum.
Geçmişten günümüze kadar gelen toplumsal değerlerimizi hızla kaybediyorken; tolum olarak kendimize bilip önce içimizde ki bize, sonra ailemize ve daha sonra da topluma faydalı, değerlerine saygılı, birbirini seven, anlayan, bireyler olabilirsek ne mutlu hepimize!
VESSELAM..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.