Kıymetli okuyucularım; Bu haftaki Makalemin hemen başında bir konuya açıklık getirmek istiyorum.
Son zamanlarda Ülke gündemi üzerine neden yazılar yazmıyorsun?
Neden suskun kalıyorsun?
Diye eleştiriler almaktayım.
Bizi eleştirenler haklı olabilirler.
Ancak şahsen bu gibi zamanlarda ‘’Ya Hayır Konuşun. Yâda Susun’’ Emrine inanmış, iman etmiş bir günahkâr kul olarak.
Ben Hayır konuşmayı tercih ettiğim için bu gibi yazıları kaleme almayı uygun görmekteyim.
Bizim kimseye yaranma derdimiz olmadığı gibi bilmediğim konularda da ahkam keserek kul hakkına girmekten Rabbime sığınırım.
Rabbim kul hakkıyla ebediyete göç edenlerden eylemesin.
Bu gün sizlerle paylaşmak istediğim meseleye gelince Gençliğimizin düştüğü durumdur.
Bakınız Âlemlerin Efendisi Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) bir hadisi şeriflerinde buyurdular ki; ‘’Gençlerin en hayırlısı ihtiyarlara benzeyendir. Yaşlıların en fenası da gençler gibi yaşamaya çalışandır.’’
Bu itibarla, ister kadın ister erkek en hayırlı genç, bir ayağı kabirde yaşlı bir insan edasıyla sürekli ölümü ve ölüm ötesini düşünendir.
Rabbimizin rızasına uygun olarak yaşayan bir genç, ahiretine azık tedarik etmek için çalışıp didinen, gençlik heveslerine esir olmayan ve gaflette boğulmayan gençtir
Bugün fuhşiyatın en azgın olduğu bir dönemi yaşamaktayız.
İşte bu gün İman gücüyle şahlanıp iradesinin hakkını vererek nefsanî arzularını sınırlayabilen, her gün birkaç defa kendini hesaba çekerek davranışlarını kontrol altına alabilen, silkinip gönül dünyasında dirilerek gerçekten var olduğunu ortaya koyabilen, bir genç olabilmek çok önemli bir meseledir.
Günümüzde İmanlı bir gencin âhiret yolcusu olduğunu her daim hatırlayarak, başında şafak emareleri tulû etmiş, saçı sakalı ağarmış bir ihtiyar gibi bir ayağı ötedeymişçesine yaşaması, şeytanın bin bir oyununa rağmen olgun bir gönül adamı edasıyla hayatını dine, imana, Kur’an’a, adaması çok ama çok önemlidir.
Ancak gelin görün ki bugün dinden, sünnetten ve kitaptan haberdar olmayan gençliğin hali içler acısıdır.
Gençlerimiz bir taraftan içki müptelalığından kurtulamazken diğer taraftan fuhşiyatın esiri olmaktan maalesef kendini kurtaramamaktadır.
Örf adet gelenek ve göreneklerden habersiz yaşayan gençlik edep, ahlak kurallarından yoksun kalmış adeta vitaminsizlikten hastalıkların pençesinden kurtulamayan bir hastadan daha beter duruma düşmüştür.
Kur’an’ın en tafsilatlı kıssası olarak Hazreti Yusuf’un (aleyhisselam) hayatından ibret almak kıssadan hisse çıkarmak lazımdır.
Yusuf Suresinin sonuna doğru, kıssanın ahirinde Hazreti Yusuf’un şu duası zikredilir: “Ya Rabbî! Sen bana iktidar ve hâkimiyet verdin. Kutsal metinleri ve rüyaları yorumlama ilmini öğrettin. Ey gökleri ve yeri yaratan! Dünyada da, ahirette de Mevlam, yardımcım Sensin. Sana tam itaat içinde bir kul olarak canımı al ve beni hayırlı, dürüst insanlar arasına dâhil eyle!”
Bu Ayet, onca sıkıntı ve meşakkatten sonra Mısır’ın azizi olan, anne, babasın kavuşan ve kardeşleriyle buluşup barışan Hazreti Yusuf’un, en mesut ve bahtiyar olduğu bir anda gözlerini ahiretin yamaçlarına dikmesini ve ölümü istemesini nazara vermektedir.
Kuyuya atılırken,
Değersiz bir meta gibi satılırken,
Köle misal çalıştırılırken,
İftiraya uğrarken,
Ancak bir caniye reva görülebilecek şekilde zindana tıkılırken ve mazlumiyetinin yanı sıra sıla hasretiyle de kavrulurken, Rabbinden ölümü istememiştir.
Ancak Hazreti Yusuf (aleyhisselam), dünyevî imkânlara, ailesine, huzura, saadete ve feraha kavuştuğu bir dönemde Cenabı Hak’tan vefatını dilemiştir.
Bugün ki gençlerimiz Yusuf-i bir kalple düşünmek yerine adeta Yusuf-i kalbin tam zıttı bir kutupta yaşamaktadır.
Gençlerin akıllarını başlarına almaları gerekmektedir.
Bugünkü gençlik hastalıklarının kurbanı olmamak için uyanık olmak lazımdır.
Gençler en başta şunu çok iyi bilmeleri ve idrak etmeleri gerekmektedir.
Kapitalizm ve Siyonizm dünyayı sarmalamaya özelliklede İslam coğrafyasını ortadan kaldırmaya adeta yemin etmiştir.
Şunu iyi bilmeliyiz ki; Her zalimin bir ideolojisi vardır.
Kapitalizmde en önemli değerler para, haz ve hırstır.
Onların tek bir hedefi vardır.
Oda değerlerini kaybetmiş, kendine bile yabancılaşmış, markalara tapan, daha çok tüketmek, talan etmek için yaşayan insanlar üretmektir.
Kapitalizmde çalışarak, birikimle gelecek kaygısını bastırmak yerine, kolay ve kısa yoldan, emeksiz sahip olma çabası yüceltilir.
Onlar tüm şirk dinleri gibi İslam dinini de tahrip etmek, israf etmek, bitirmek, ifsat etmek üzere kurgular yapmaktadırlar.
Bugün Televizyon yâda internet âlemi tamamen kapitalizmin oyunları ile kurgulanmıştır.
Çünkü reklam kapitalizmin davet ve propaganda biçimidir.
Kapitalizm, reklam aracılığıyla sınırsız tüketimi kışkırtır.
Hakiki bilgi yerine sanal ve geçici imajlarla kandırır.
Gençleri o imaja ve markaya sahip olduklarında ebedi mutluluğu yakalayacaklarına ikna etmeye çalışır.
İşte bu tam bir şeytani vesvesedir.
Burada verilen vesvese ile gencin gönlünde iyi kötü, kötü iyi olarak gösterilir.
Neden nefret edilmesi gerektiği, neyi sevmeleri gerektiği, kapitalizmde insanlara reklamla propaganda edilir.
Gençler hatta çocuklar medya ve reklamın ilk ve öncelikli muhatabıdır.
Çünkü onlar hayatın geleceğidir.
Kapitalizm yeniliğe açık olan gençlere “göründükleri gibi olmak” yerine, “istedikleri gibi görünmek” idealini cicili bicili paketlerle pazarlar.
Bugün artık anne ve babadan daha önemli hale gelen arkadaşlar açıkçası gençlerimizi yanıltmaktadır.
Sadece içlerinden Rahmana kulak vererek Sünnetten ayrılmayan gençler takva bilinciyle hareket edip, hidayetin teminatı altına girip, vahye kulak verirler ise yanılgıdan kurtulurlar.
Buna kısaca hidayet üzere yaşamak denilebilir.
Tercihini dalaletten değil hidayetten,
Şeytan’dan değil Rahman’dan yana yapan gençler,
Allah’tan korkar, çekinir ve O’na karşı sorumluluk bilinciyle davranışlarını şekillendirirler.
Müslüman genç Şeytan’ın ayartıcı olduğunu, günahları süslediğini hatırından çıkarmamalıdır.
Bilmeliler ki; Şeytan geçici mutluluk, kalıcı mutsuzluk üretir.
Unutmayalım ki, ebedi ve kusursuz mutluluk pek de cazip görünmeyen, sarp yokuşları tırmanarak çıkılan, ancak cahiliyeden uzak bir mağara da olabilir.
Gençlerimizden ricamız geçici olanı değil, ebedi olanı; kolay olanı değil, hakkı tercih etmeleridir.
Bunu başarabilen gençlere selam olsun!
SON SÖZ;GENÇLER OKUYUN, OKUYUN, OKUYUN!!!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.