Milletin Hakimiyeti.
Her ne şartta olursa olsun demokrasinin gereği olarak Millet egemenliğinin kayıtsız şartsız hakim olması demektir.
30 Kasım 1925'te Meclis kürsüsü arkasına Hattat Mehmed Hulusi Yazgan tarafından hazırlanmış olan “Hakimiyet Milletindir” levhası asılmıştır.
TBMM'de kürsünün arkasında ki duvarda tamamı büyük harflerle yazılı bulunan ve Türk Milleti adına Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunu ilan eden TBMM'nin temel dayanağını oluşturan ilkedir.
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kurulmasında liderlik yapan Gazip Mustafa Kemal Atatürk'e ait “Hakimiyet bilâ kayd-u şart Milletindir.” sözünün günümüz Türkçesi ile söylenmişidir.
Yine Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 6. maddesi açıktır.
''Egemenlik, kayıtsız şartsız Milletindir.
Türk Milleti, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organları eliyle kullanır. Egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz.''
Ancak hikmeti ne ise Kanun ve madde bu kadar açık net bir şekilde ortada iken, yeri geldiğinde anayasa, madde ve kanun diye avazları çıktığı kadar bağıranlar, bu anayasayı da, egemenliği de, milleti de yok sayarak kendi egemenliklerini bu millet üzerinde hakim kılmaya çalışmışlardır.
Ülke tarihimize baktığımız zaman bunu açık bir şekilde görmekteyiz.
Özellikle yakın tarihimiz ki 28 Şubat olarak tarih sayfalarına geçmiştir.
Bir milletin iradesi bir takım karanlık odaklar ve anayasanın kendi başkanı tarafından yok sayılarak Refah Partisi ve Ardından Fazilet Partisi yani milletin iradesi ve egemenliği hiçe sayılmıştır.
Tıpkı geçmişte Milli Selamet ve Milli Nizam Partilerinin kapanışında olduğu gibi.
Yani her alanda yazan ''Egemenlik Kayıtsız şartsız Milletindir'' cümlesi sadece ve sadece sözde yada levhalarda yazılı kalmış, Milletin hakimiyeti deyim yerinde ise birileri tarafından yok sayılmıştır.
12 yıllık iktidarı boyunca;
Ülkeyi namerde muhtaç olmaktan kurtarmış,
Yalvaran el açan değil, veren el durumuna getirmiş,
Dünyada artık gündemi belirlenen değil, dünya gündemini belirleyen ülke konumuna getirmiş,
Ülkesini Avrupa ve batılılar ekonomik alanda yerlerde sürünürken, dünyadaki güçlü ekonomik ülkeler arasında ilk ona yerleştirmiş,
Ülkeler ekonomik krizle batarken ülke ekonomisini büyütmeye devam etmiş,
Milletinin % 52'sinin oyunu almış Ak Partiyi daha yakın bir zamanda kapatmaya kalkışan zihniyetinde geçmiş tarihteki zihniyetler ile hiç bir farkı yoktu.
Yani bu ülkede lafta Milleti hakim kılanlar, icraata gelince kendilerini ve kendileri gibi düşünenleri ve o düşüncelerini millet üzerinde hakim kılmayı kendilerine şiar edinmişlerdir.
Bunlar dünde vardı.
Bugünde var.
Ama yarınlara kalıntıları kalır mı onu bilmem.
Bu hakimiyeti kendilerinde görenler bazen devletin kendi kurumları, bazen kişiler ve bazende bu kişileri ve kurumları maşa olarak kullanan dış mihraklardır.
Bugün genel seçimlere sayılı aylar kala Seçim Barajı tartışmasını ortaya atanlar yine millet iradesine ipotek koymaya çalışan o zihniyetlerin kalıntılarıdır.
Bakınız 30 Eylül 2013 tarihinde bizzat dönemin Başbakanı Cumhurun Başkanı Sayın Erdoğan tarafından açıklanan demokratikleşme paketinin üç maddesinden ikisi Barajın Kaldırılması ve Baraj seviyesinin %5 lere hatta %3 lere indirilmesi idi.
Şimdi Anayasa mahkemesine başvuran bu muhalefet ile meclis dışında kalmış ''Kendin çal. kendin oyna'' partilerine sormak istiyorum.
O zaman sizin kulağınız vardı da sağır olup, duymadınız mı?
O gün sizin gözünüz vardı da kör olup, görmediniz mi?
Kör mü idiniz?
Yoksa sağır mı?
Neden o teklifi kabul edip, gerekli mutabakatı sağlayarak seçim barajını düşürmediniz?
Ama yok canım olur mu?
Sizin derdiniz baraj falan değil ki;
Sizin derdiniz bu ülkede kaos yaratmaktır.
Sizin derdiniz bu milleti eskiden olduğu gibi üç kuruşa mahkum etmektir.
Çünkü size Ağa babalarınız bunu emrediyorlar.
Açık ve net bir şekilde ifade edecek olursam.
Birileri şimdi seçim barajı üzerinden bu ülkeyi kaosa sürüklemeye çalışmaktadır.
Peki kardeşim; Adama sormazlar mı?
9 yıl önce böylesine bir talebi “yönetimde istikrar ve temsilde adaleti sağladığı” gerekçesiyle uygulamanın devamına karar veren zihniyet.
Bugün ne yapmaya çalışıyor?
Evet bundan 9 yıl önce
2005'te SHP’nin başvurusu ile ilgili verdiği bir kararda ülke barajı ve bölge barajlarını değerlendirdi. 2005/54 Esas numaralı kararı ile mahkeme bölge barajını iptal ederken, ülke barajı ile ilgili, “yönetimde istikrar ve temsilde adaleti sağladığı” gerekçesiyle uygulamanın devamına karar verdi.
Şimdi ne oldu da bir anda seçim barajını ülke gündemine taşıdınız.
Etmeyiniz; Bu ülkeye yazıktır günahtır.
Bu ülke kişisel egoların tatmininden çok çekti.
Yeter!!!
''Artık söz milletindir.'''dedi...
Efendiler!!!
Ne yaparsanız yapın.
Ama şunu iyi bilesiniz ki;
Artık son 12 yılda millet her ne pahasına olursa olsun, kendi iradesinin üstünde bir irade tanımamaktadır.
Boşuna ülke gündemini değişmeye bulanık suda balık avlamaya çalışmayınız.
Bu ülkede ''AKAN SULAR DURULDU. İLLADA BALIK AVLAYACAĞIM DİYORSANIZ, HALİÇ TEMİZLENDİ. GİDİP HALİÇTE BALIK TUTMANIZI TAVSİYE EDERİM..
Ha bana da sorarsanız açık konuşayım.
Hakimiyet Kayıtsız şartsız bizi yoktan var eden Yüce Rabbimindir..
Bunu da demedi demeyin.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.