Suriye’nin kuzeyinde yer alan Halep, Şam’dan sonra ülkenin ikinci büyük kenti konumunda bulunuyor. Kent merkezinin Türkiye sınırına uzaklığı 40 kilometredir.
Düne kadar kafirlerin bile, sığındığında eman içinde oldukları Halep yanıyor içinde ki mazlumlar bile eman bulamıyor.
Allah'ın kılıcı Halid b. Velid'in komutasındaki sahabe ordusunun ümmete hediye ettiği bu şehir tarih boyunca Moğol istilaları dâhil olmak üzere bütün meydan okumalar karşısında dimdik durmuş düşmana geçit vermemiştir.
İstanbul ve Kahire'den sonra İslam'ın üçüncü başşehri olan Halep şimdilerde kanın ve gözyaşının başşehri oldu.
Halpe’te çocuklar ölüyor, kadınlar ölüyor ve insanlık ölüyor; ama zalimler kadehlerini kaldırarak iğrenç bir şekilde seyrediyorlar.
Kısacası kadim Türkmen Yurdu Halep katlediliyor.
Halep’in öyküsü bugünlerde yürek yakıyor.
Yüreklerimiz yanıyor.
Yanıyor çünkü ‘Biz Halep’iz Halep Biziz’’
Biz Halepli kardeşlerimizi Rasulüllah'ın 622'de Medine'de göklere çektiği İslam'ın sancağı inmesin diye bizimle omuz omuza savaştıkları ve kanlarının kanlarımıza karıştığı Çanakkale'den biliriz.
Halepli kardeşlerimizin yiğitliğini görmeyen, bilmeyen ve tanımayanların tarihin altın sayfalarına ‘’Çanakkale Geçilmez’’ diye not düşülen Çanakkale’de bizimle koyun koyuna yatan şehitliği görmelerini isteriz.
Biz Halepli kardeşlerimizin kim olduğunu hayatlarının baharında henüz genç bir fidan iken yardan, yurttan, serden geçip de Osmanlı yıkılmasın, İslam’ın sancağı inmesin diye bizimle omuz omuza savaştıkları ve kanlarının Türk kanı ile karıştığı Çanakkale’den biliriz.
Bugün Halep’te yaşananların, 1990’larda Bosna’da olanların daha yıkıcı ve insanlık dışı bir tekrarı olduğunu, Bosna soykırımını durdurma konusunda dünyanın eylemsizliğinin, modern tarihte kara bir leke olmayı sürdürdüğünü, Suriye halkının çektiği acılara ilgisizliğin, insanlık açısından çok daha derin bir utanç olarak tarihe yazılacaktır.
Bugün Halep’in sokakları cesetler ile doldu.
Halep'te Ölen Çocukları Köpeklerinin Maması Kadar Gündem Yapmayan Batılının Suratına Tükürün.
Türkiye olarak bizler 1918’de bu milletin ecdadını Anadolu’nun ortasına hapsedip, sonra da yok etmek isteyenlere karşı nasıl canıyla yla, malıyla direndi ve yurdunu koruduysa, bugün de bizler yurdumuzu ve İslam diyarlarını korumak için kafirler topluluğuna karşı dimdik ayakta olduğumuzu bütün dünyaya haykırmalıyız.
Çünkü bizim için Halep’in düşmesi Suriye’de bir şehrin kaybından çok daha fazla anlam ifade etmektedir..
Halep düşerse, Suriye halkının barış, özgürlük ve şerefi için kalan son umudu da tükenecektir.
Daha da kötüsü, bu Suriye halkına kendi başlarına kaldıklarına dair acı bir mesaj göndermek olacaktır.
Bilelim ki şu an yaşananlar, zulmün payidar olamayacağının işaretleridir.
İbn Haldun, “Coğrafya kaderdir.” der.
Yaşadığımız coğrafya, dünyanın merkezinde ve jeopolitik konuma sahip bir coğrafya. Bu da bizim önemli görevlerle yüklü olduğumuzu göstermektedir.
Dünyadaki mazlum milletler de bizim ayağa kalkmamızı beklemektedir.
Dost düşman şunu bilsin ki, Halep adı ve namı sonsuzluk anlamına gelen bir komutan tarafından fethedilmiştir; fatihinin adı ve namı gibi direnişi sonsuza dek sürecektir.
Minareleri, kubbeleri yıkılsa da ezanlar ve tekbirler susturulamayacak, mihrapları, minberleri yakılsa da “Allah en büyüktür”
Rabbimin izni ile İmanımız kalbimizden sökülmedikçe kafirler karşısında diz çökmeyeceğiz.
Rabbim yüreğimizi acilen, yaşlı, çocuk ve kadınların ve kardeşlerimizin kanını yerde koymayacak imanla doldursun inşallah.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.