Rabbimiz Kuran’ı Keriminde "Allah'a ve Resul'üne itaat edin, birbirinizle çekişmeyin. Sonra korku ile zaafa düşersiniz ve kuvvetiniz elden gider." (Enfâl: 46) buyurmaktadır.
Yine Rabbimiz Muhammed Suresinde "Ey iman edenler! Eğer Allah'a (Allah'ın dinine) yardım ederseniz (sarılırsanız), Allah da sizi muvaffak eder ve ayaklarınızı sabit kılar. Kâfirlere gelince, onlar da yüzüstü sürünsünler!" (Muhammed: 7-8) buyurmaktadır.
Ülkemiz bugün bölücülüğün, terörün, hainliğin ve alçaklığın bütün emareleri ile ayyuka çıktığı bir zamandan geçiyoruz.
Bu gibi fitnelerin çoğalmasının birinci sebebi ümmeti Muhammedin İslâm'dan uzaklaşması sonucudur..
Diğer sebep ise küffarı dost bilmekten gelir.
Dinimizi ve vatanımızı paramparça yapmak isteyen bölücü hainlerin tamamı Allah’ı, Kitabı Peygamberi İslam’ı tanımayan kefirler topluluğudur.
Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) birçok hadis-i şerif’lerinde ahir zamandaki bu fitneleri, bu durumları haber vermişler, ümmet-i Muhammedi uyarmışlardır.
Bugün yaşadığımız sıkıntılardan kurtulmak için bir şeyi iyi idrak etmemiz gerekiyor.
Millet olarak bizim bugün vatanımıza dün olduğundan daha fazla sahip çıkmamız gerektiğidir.
Vatana sahip çıkmanın yolunun da sağlam bir imandan geçtiğini iyi idrak etmeliyiz.
Peygamber Efendimiz bir gün yere bir çizgi çizerek "Bu Allah yoludur." buyurdular.
Yine bu çizginin sağına ve soluna başka çizgiler çizdikten sonra "Bunlar da yollardır, bu yolların her birisinde insanları o yola çağıran birer şeytan bulunur." buyurdular ve: “İşte bu benim dosdoğru yolumdur, siz ona uyunuz. Başkaca yollara gidip de onlar sizi Allah'ın yolundan ayırmasın." (En'âm: 153)
Âyet-i Kerime’sini okudular."
İbn-i Abbas (r.a) buyurur ki:
"Allah-u Teâlâ bu Âyet-i kerime ile müminlerin tek bir cemaat olmasını emrediyor, ayrılıkları, gruplaşmaları yasaklıyor ve geçmiş milletlerin birçoğunun bölünüp parçalanma yüzünden yıkılıp yok olduklarını haber veriyor."
Allah-u Teâlâ Enam Suresi 153. Âyet-i Kerime’sinde kendi yolunu tek olarak zikretmiştir. Zira hak birdir. Şeytanın davet ettiği yolların ise çok olduğunu beyan buyurmuştur.
Açıkça belirtmeliyim ki gerçek manada dini yaşamayan fetö gibi imansızların uydurduğu dini kendilerine din olarak kabul eden insanlar İslâm'dan uzaklaştığı için, fetö gibi şeytan yoluna davet eden davetçilere icabet ettiği için İslam’a ve vatana ihanet ettiler.
Diğer taraftan dost bilinip medet umulan Siyonist ve Emperyalist küffar ise sinsi sinsi düşmanlığını yürütüyor, kuyumuzu kazıyor, bu fitne ve fesadın çoğalması için ateşe benzin döküyor.
Hainleri terörist başını evinde besliyor.
Hâlbuki küffardan dost olmaz, domuzdan da post olmaz.
Nitekim Allah-u Teâlâ Ayetinde şöyle buyurmaktadır:
"Eğer onların güçleri yetse, sizi dininizden döndürünceye kadar size karşı savaşa devam ederler." (Bakara: 217)
İmanın alâmetlerinden birisi de hiç şüphesiz ki Allah-u Teâlâ'nın düşmanlarından nefret etmektir.
Allah-u Teâlâ onlara düşman olmayı emretmiş ve onları dost edinmeyi yasaklamıştır.
Fetö gibi din kurucu bölücüler bu ülkede İslâm gibi göründüler, oysa bunlar İslam’ın en büyük düşmanı idiler.
Bunlar yıllardır benim ülkemde bu milletin dinine, vatanına, cebine göz dikmiş; milleti küfre kaydırmak için de uydurdukları ılımlı dinle küfrü hoş göstermeye çalışmıştırlar.
Ama Allah tuzak kuranların en hayırlısı idi ve sonuçta bunların nasıl bir münafık olduğunu 15 Temmuz gecesi gün yüzüne çıkardı ve bunları rezil eyledi.
Bunlar dinine, vatanına ihanet ettiler.
Niçin?
Çünkü bunlar kendi kurduğu dinine hizmet ettiği için.
Oysa ki “Allah katında din İslâm'dır." (Âl-i imran: 19)
Bunlar ihanet ettiler.
Çünkü bunlar imansızdılar.
Azıcık imanları olsa idi Allah’ı dinlerler Allah’ın "Ey iman edenler! Allah'a ve Peygamber'e hâinlik etmeyin." (Enfâl: 27) ayetine uygun hareket ederlerdi.
Şimdi bütün Müslümanlar bunlara karşı tedbir almalıdır.
Dinimizde, devletimizde bir ve beraber olmalıyız.
Hem içimiz hem dışımız her tarafımızı düşman kaplamıştır.
Bu güzide emanet vatanı bölmek için uğraşan, fetö, pkk, daiş, ypg, pyd ismi her ne haltsa bütün dağ ve bağ eşkiyaları, bir araya gelmiş çoluk-çocuk, genç-yaşlı, kadın-erkek demeden insan hayatını söndürüyor ülkemize karşı her türlü ihaneti yapıyorlar.
Tıpkı tarihe ibretle baktığımızda Yahudi ve Hristiyanların işbirliği içinde, İslâm dini ‘ne karşı büyük tertip ve tezgâhlar hazırladıkları gibi.
Osmanlı Devleti'ni yıkanlar da bunlardı.
Bu kâfirler topluluğunun emelleri bu topraklarda hâlâ bitmiş değildir.
Daha evvel de diğer İslâm ümmetlerini Osmanlı'ya karşı kışkırtan kâfirler.
Osmanlı'yı bitirdiler.
Sonuçta 60 civarı İslâm ülkesi ortaya çıktı ve fakat hiçbirisi iflâh olmadı.
Çünkü başlarına zâlim ve bencil, işbirlikçi krallık, emirlik, rejim ve sistemler geldi.
Ve hâlâ bu memleketler içten içe kaynıyor, huzur yok.
Şimdi ise bütün İslâm âleminin gözü Türkiye'dedir.
Küffar ise Türkiye'yi nasıl yıkabiliriz diye el ele vermiş durumdadır.
Müslümanların tek ümit kaynağı olan bu memleketi parçalamak, yok etmek istiyorlar.
Ama inşallah Allah-u Teâlâ onları yıkacaktır..
Başta Amerika olsun, Batı olsun bu İslâm ümmetinin umudu ülkemizi ve milletini silâh ile yıkamayacağına kani olduktan sonra yaklaşık 300 yıldır Haçlı seferlerinin şeklini değiştirmiş, öncelikle iç bünyemizi ve manevî değerlerimizi bozmak ve yıkmak için sinsice çok büyük bir gayret içerisine girmiştir.
Bu veçhesiyle Haçlı seferleri büyük bir kin ve vahşetle devam etmektedir.
Onun için bugün bizler Allah ve Resul'ünün ipine sımsıkı sarılmalıyız..
Çünkü Rabbimiz Âyet-i Kerime’de şöyle buyuruyor:
"Allah, kendi yolunda kenetlenmiş bir duvar gibi saf bağlayarak savaşanları sever." (Sâff: 4)
Buradan anlaşılıyor ki Allah-u Teâlâ gerek iç düşman olan bölücülerle, gerek harp meydanında dış düşmanlarla, kâfirlerle cihat etmek için rızasında birleşenleri, İ'lây-ı kelimetullah için çalışanları sever, onlardan hoşnut olur.
Yine Rabbimiz Âyet-i Kerime’sinde de şöyle buyuruyor:
"Müminler içinde öyle erler vardır ki, Allah'a vermiş oldukları ahde sadakat gösterirler. Onlardan kimi bu uğurda canını feda etti, kimi de bu şerefi beklemektedir. Ahidlerini hiç değiştirmemişlerdir." (Ahzâb: 23)
Sonuç olarak bizler uyanık olmalıyız.
Gün bugündür ve bugünün de sonundayız.
Dünyanın ömrü pek uzun değil.
Dünyaya dalacak, dünyaya meyledecek zaman değil.
Öyle bir gündeyiz ki doğana sevinmemeli, imanla göçene üzülmemeliyiz.
Bugün böyle bir gündeyiz.
Lakin tedirgin değil, tedbirli olmalıyız.
İman etmiş insanlar olarak takdir ne ise o olur!
Diyor sefer bizim zafer Allah’ındır.
Diyoruz.
Çünkü
"Göklerin ve yerin mülkü (hükümranlığı) Allah'ındır." (Fetih: 14)
Unutmayınız ki;’’ "İMANSIZ VATAN, VATANSIZ İMAN MUHAFAZA EDİLEMEZ’’
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.