Kalkınma maratonunda ipi göğüsleyen illerin yönetici kadrolarını takip etmeyi seviyorum. Çalışmalarını izliyor, notlar tutuyorum.
Sizinle daha önce de paylaştığım bu notlardan bazılarını, şu anda yerel konjonktürü uygun gördüğüm için bir kere daha dikkatinize sunuyorum.
***
Gıpta ile izlenen, hayranlıkla gözlenen ‘kalkınma atılımlarına’ imza atmış şehirlerde dikkatimi çeken birinci husus şudur:
Başta siyasi kadrolar ve kent yöneticileri, şehrin entelektüel sermayesinden yeterince yararlanmayı prensip edinmişlerdir. Tüm dünyaya yayılmış ‘hemşehrilerinin’ şehirleri için düşüncelerinden, projelerinden, imkânlarından azami şekilde yararlanmanın bir yolunu bulmuşlardır…
Gıpta ile izlenen, hayranlıkla gözlenen ‘kalkınma atılımlarına’ imza atmış şehirlerde dikkatimi çeken ikinci husus şudur:
‘Kolektif Deha’nın gücüne inanılmıştır. ‘Ağanın beyni üstüne beyin olur mu’ beşinci sınıf ego zıplamalarına şehir kurban edilmemiştir. Danışma ve dayanışma üst düzeydedir.
Şehrin ‘Üstün yetenek’ havuzu yosunlaşmaya bırakılmamıştır. Fikir med cezirlerine, beyin fırtınalarına kulak verilmiştir. Yöneticiler içe kapanmamış, meselelere bütünsel yaklaşılmıştır. Şehir, her türlü kişisel, siyasi ve mesleksel kaygının üzerinde mütalaa edilmiştir…
Gıpta ile izlenen, hayranlıkla gözlenen ‘kalkınma atılımlarına’ imza atmış şehirlerde dikkatimi çeken üçüncü husus şudur:
Torpil tüketen, emi dayı, siyasetçi stepneleri ile ayakta kalmaya çalışan bürokrat tipine değil; fikir üreten, proje yaratan, girişken, yaratıcı, dinamik memura itibar edilmiştir. Öylesi aranmış bulunmuştur.
Gıpta ile izlenen, hayranlıkla gözlenen ‘kalkınma atılımlarına’ imza atmış şehirlerde dikkatimi çeken dördüncü husus şudur:
Bürokrasi, mühim işleri ‘komisyona havale’ kolaycılığından sıyrılmıştır;
‘Katılım, müşavere, danışma platformları’ yaratma ve onlardan yararlanma maharetini kazanmıştır.
Yerel üst bürokrasi, ‘Global hizmet düzeyini ’ yakalamıştır. Yerel ihtiyaçların farkındadır, bu ihtiyaçları küresel yöntemlerle çözme pratiğini edinmiştir.
Gıpta ile izlenen, hayranlıkla gözlenen ‘kalkınma atılımlarına’ imza atmış şehirlerde dikkatimi çeken beşinci ve çok temel husus şudur:
Siyaset, enerjisini şehrin yüksek çıkarları doğrultusunda harcamaktadır, büyük işler, büyük projeler peşindedir.
Yerel siyasi aktörler, tıpkı bir semazen edasıyla iş görmektedirler. Bir elleri yukarıda, iktidarın üst katlarında… Diğer elleri hep halkın içinde… Yukarıdan aldığını aşağıya tevzi etmekte, aşağıdan tespit ettiği sorunları düzenli olarak yukarıya aktarmakta...
Halka karşı müşfik, merhametli, hamiyetli… Şehrin çıkarları söz konusu olduğunda kararlı, dirayetli, vakur ve icabında haşin… Fakir fukara, hasta, özürlü…’Başıma bir iş gelse ne gam, arkamda kapı gibi Valim, Başkanım, Vekilim var...’ emniyeti içinde…
Gıpta ile izlenen, hayranlıkla gözlenen ‘kalkınma atılımlarına’ imza atmış şehirlerde dikkatimi çeken altıncı temel husus şudur:
Bu şehirlerin üst bürokratları yetkilerinin farkında, sorumluluklarının bilincinde… Çok okuyorlar, araştırıyorlar… Makamlarına vidayla bağlı değiller, görevlerine halatla bağlılar.
‘İdare-i maslahat ve yirmi dört saat istirahat…” kadim bürokrasi illetinden yakayı kurtarmışlar; arılar, karıncalar misali 7 gün 24 saat esasıyla alın teri döküyorlar…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.