Bugün, Hz. Hüseyin'in mâhiyetindeki sâdık 72 arkadaşının ve bebek yaştaki körpe çocuğunun, Kerbelâ'da şehit edildiği mâtemli bir gündür. İslâm ve insanlık tarihinin en trajik ve insanlık dışı en kanlı vak'alarından birisi ve belki de ilkidir Kerbelâ... Zâlim ile mazlumun, hak ile batılın, meşru ile gayr-ı meşrunun ve Hz. Peygamber'e duyulan husûmetin temelinde yürütülen ve bu maksatla, Peygamberin sevgili torunundan intikam alınışının mücâdelesidir Kerbelâ.. İslâm dinini, yeniden islâmiyet öncesi "Arap asâbiyesi"ne, yani kavmiyete indirerek saltanata dönüştürenlerle, Hâk islâm davası güdenlerin, bitmez bir mücâdelesidir Kerbelâ.
Tüm mazlumların simgesi haline gelen ve insanlık idrâkinin asla kabul edemeyeceği ve insanlık tarihinin kaydettiği, en rezil ve kepâze bir vahşetin ve ilkel bedeviliğin adıdır Kerbelâ... Kendisine "biat" edileceğini söyleyen "Küfeli" müslümanların, Hüseyin'e alçakça "ihanet" etmelerinin ve onu zâlim ve bî-insâf Yezid leşkerleri karşısında, bir başına yalnız bırakmalarının adıdır Kerbelâ... Doğurduğu olumsuz sonuçları itibariyle de, islâm dünyasında, bitmez-tükenmez çekişmelerin ve günümüzde de ne yazık ki, hâlâ sürdürülen "dini-siyâsî" ve "mezhepsel" kavgaların ve bölünmelerin kaynağı olmuştur Kerbelâ...
Yezidi bir zulme ve kabul edilemez vicdansız bir vahşete karşı, Muhammedî bir kararlılık ve Hüseynì asil bir hak duruş sergileyenlerin mücâdelesidir Kerbelâ.. Bakıldığında islâm dünyasını ve islâm tarihinin utanılacak en yüz karası olayıdır Kerbelâ... Yezidî zihniyet ve taraftarlarının yüzünü kızartacak sefil ve haysiyetsizce işlenmiş bir trajedir Kerbelâ..."Sünni-şiî -alevi" bütün müslümanların ve nihâyet "Ben insanım" diyenlerin ortak acısı ve gönül yarasıdır Kerbelâ. İslâm tarihindeki yansımaları ve tezâhürü, günümüze kadar gelen ve onarılması güç, en temel kırılmanın yaşandiğı toplumsal ve mezhepsel ayrışma noktasıdır Kerbelâ...
Ehl-i Beyt'e ve ahfâdına yapılan haksızlıklar ve zulümler, Ali'yi ve Hüseyin'i Şark toplumlarında, islâm tarih boyunca, haksızlığa düçâr olmuş, tüm mazlum ve muhaliflerin adetâ sığınağı ve dayanağı haline getirmiş; Kerbelâ öncesinde yaşanılanlar ve Kerbelâ olayı... Alvarlı Efe'nin deyişiyle "Evlâd-ı Peygamberi saldın belâ deryâsına / Leşker-i ehl-i şekâ ederdi seyrân ey felek" diyerek, Yezid'in kanlı şakilerinin "kan deryâsına" çevirdikleri ve "aşkın sehidi" Hüseyin'nin ve mâsum körpe evlâtlarının kanlarının döküldüğü ve bedeninin vahşice çiğnenerek; başının zevkle kesildiği ve mızrağa takıldığı yerin adıdır Kerbelâ...
Trajik ve vahim sonuçlarıyla, san'at ve edebiyata da, te'sir ve kaynaklık eden Kerbelâ olayının ardından yüz yıllar süresince, "Ehl-i Beyt" ekseninde, "mersiyeler-ağıtlar-ilâhiler-demeler-nefesler" ve hikâyelerle yüklü zengin ve duygulu bir edebiyatın oluşum ve doğuşunu da birlikte getirmiştir Kerbelâ... Mersiyeler ve ağıtlar, yüz yıllardır âşıkların telinde, şairlerin dilinde ve âriflerın gönlünde, butün üzüntü ve zindeliğiyle varlığını sürdürmekte... Dinì-tasavvufì edebiyatta ve halk şiirinde, Hüseyin'nin âhı ve Kerbelâ dramı ve zulmü, şair ve ediplerce trajik ve lirik biçimde, dünden bugüne yoğunluklu olarak edebiyatımızda ve şiir dünyâmızda işlenmekte..
Kerbelâ vak'asını işleyenlerden birisi de, Erzurumlu Alvarlı Efe'nin, şiirlerinde çokca etkilendiği ve bir süre Erzurum'da ikâmet eden, sünni tasavvufî bir şair ve edip, Karabağlı Seyyid Nigâri'dir. Seyyid Nigârı'ın, Emevi-Yezidî zihniyetini ve Ehl-i Beyt'e revâ görülen akıl almaz Emevi zulüm ve eziyetlerini çok ağırlıkla kınayan kinâyeli bir mersiyesi....
Ey Muaviler ümmeti ve ey düşmen-i Muhammedi
Siz küfrâni biz şükrâni, siz bir taraf biz bir taraf
Sızler tuğyâni milleti, bizler Muhammed ümmeti
Siz Mervâni biz Kur'anî, siz bir taraf biz bir taraf
Siz Mervân-ı cehennemi, biz Muhammed-i cenneti
Siz şeytânı biz Rahmânî, siz bir taraf biz bir taraf
Siz Muaviler askeri, biz Haydâriler leşkeri
Siz kahrânî biz lütfânï, siz bir taraf biz bir taraf
Siz Yezidî siz pelidì, biz Hüseynî biz şehidî
Siz butlânı biz hakkânï, siz bir taraf biz bir taraf
Siz düşmen-i Mustafa, biz bende-i Al-i Âbâ
Siz hasmânî biz hüznànı, siz bir taraf biz bir taraf
Siz katil-i Âl-i Zehrâ, biz mâtemdar-i Mustafa
Siz Şimrânı, biz Rahmànî, siz bir taraf biz bir taraf
Siz Haccâci siz leccaci, biz Kanberi ve Peygamberi
Siz nefsânî biz ruhânì, siz bir taraf biz bir taraf
Siz şeytânī biz Rahmànî, zıdd-ı ender sıddız hâsıl
Siz zülmânı biz nurânì, siz bir taraf biz bir taraf
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.