KILICI KININDAN ÇIKARMAYIN..

Dünya tarihine baktığımız zaman her yüzyılda bir dünyada yeni haritalar çizilerek yeni sınırlar belirlenmiştir.

Asırlardır bu sınırların belirlenmesine en başta İslam dünyasından ve Ortadoğu'dan başlanıldığı da açıkta görülmektedir.

Bu işin senaryosunu yazanlarda, oyuncularda, oyun sahneleri de her ne kadar da açıkça ortaya konulmasa da artık dünyada rüzgârın nereden esip nerede kum fırtınaları çıkaracağı âşıkardır.

Çünkü gerek İslam âlemi, gerekse Ortadoğu başta olmak üzere esen fırtınalardan o kadar kum yuttu ki bu bir tecrübe haline dönüştü.

Bütün bu fırtınalara ve yuttukları kuma rağmen gerek İslam âlemi gerekse Ortadoğu halkları kafasını bir türlü kumdan çıkarmıyor.

Peki, kim bu senaryoyu yazan?

Ya da oynanacak oyunun adı nedir?

Açık ve net bir şekilde belirtmeliyim ki bugünkü oyunun adı yeni bir haçlı seferidir.

Senaryoyu yazan İngiliz, uygulayıcı Amerika, her zaman olduğu gibi taşeronun adı sözde kendini İslamcı ve şeriatçı sanan El-Kaide ve benzeri örgütler ve arka planda olaylara seyirci kalan zaman zamanda destek veren İran'dır.

Ölen Allah-u Ekber diye can veriyor, öldüren Allah-u Ekber diyerek can alıyor.

Sonuçta ölen Yahudi değil, Hristiyan değil, Musevi değil ölen Elhamdülillah Müslümanım diyenlerdir.

Öldürenlerde bende Müslümanım deyip dinde, imanda, sünnette ve kitapta yeri olmayan kardeşinin canını alan sözde Müslümanlardır.

Şimdi;

Ey Irak halkı!

Ey Mısır halkı!

Ey Libya halkı!

Ve

Ey Suriye halkı!

Yahudi'nin eline maşa olup Saddam'ı, Kaddafi'yi öldürüp, Mursi'yi zindanlara tıkıp ve zalim Esed’i başınıza musallat ettiniz ya halinizden memnun musunuz?

Her gün ölüm,

Her gün kan,

Her gün zulüm altında inim inim inlerken acaba yaptıklarınızdan pişman mısınız?

Zannetmiyorum.

Çünkü kendi diyarlarınızı, kendi vatanlarınızı kana ve gözyaşına mahkûm ettiğiniz yetmiyormuş gibi şimdi de İslam’ın yıkılmayan tek kalesi cennet vatanımızı karıştırmaya, yok etmeye, birilerinin maşalığını yapmaya devam ediyorsunuz.

Derdiniz şerefli bayrağımızı göklerden indirip, İslam’ın son kalesinde Ezan sesini susturmaksa bilesiniz ki avucunuzu yalayacaksınız.

Bu necip millet her ne kadar siyaseten ve fikren zaman zaman ayrı kulvarlarda koşsa da zamanı ve yeri geldiğinde tek vücut, tek ses olmayı bilen şerefi bir millettir.

Bu millet Çanakkale'de dünyaya boyun eğmediği gibi, Sakarya'da ve Dumlupınar’da da düşmana diz çöktürmüş şanlı ve şerefli bir Tarih’e sahiptir.

Bu vatan toprağının üç, beş bidon mazotla kazanılmadığını her karışının şüheda kanıyla sulanarak kazanıldığını hatırlatmak isterim.

Sonuç olarak açıkça belirtmeliyim ki bu milletin ve bu vatan toprağının üzerinde ameliyat yapmaya çalışanlar bilesiniz ki her zaman olduğu gibi yine hüsrana uğrayacaksınız.

Bu milletin Metanetini ve sabırlı oluşunu farklı değerlendirenler unutmayınız ki Türk milletinin kılıcı halen kınında durmaktadır.

Birileri bu kılıcın pas tuttuğunu sanmasın.

Bu millet öyle bir imana sahiptir ki kılıcı kınından bir çıkarırsa değil Ortadoğu dünya bile diz çöker.

Ve necip Türk milletinin kılıcı kınından bir çıkarsa gövdelerde baş, taş üstünde de taş kalmaz.

O yüzden herkes aklını başına alsın.

Bu milletin sabrını ve gücünü denemeye kalkmasın.

Özellikle son yaşanan olaylar karşısında idarecilerimizin ricamız tıpkı Şanlı Ecdadımız Osmanlı gibi;

Metanetli,

Ferasetli

Ve

Cesaretli olmalarıdır.

Milletimizde rahat olsun Allah’ın izni ile İtler Ür’dü diye, Kervan yolda kalmaz.