Kudüs ve havalisindeki Hıristiyanlara hamilik etme isteği Rus ve Fransızların 1850'lerden sonraki istekleri arasında yer almış, Kudüs'teki yönetimde söz sahibi olma isteklerine karşılık Osmanlı Devleti böyle bir yönetimin anlayışını kabul etmeyince Ruslar Büyük elçi olarak Prens Mençikof'u İstanbul'a gönderdiler.
Dönemin Paşaları Ali Paşa Fransız, Reşit Paşa İngiliz, Fuat paşa ise iki devleti de kollama isteğindedir. Ortak tarafları Rus Düşmanlığıdır. Osmanlı kurduğu modern ordusuna güvenmektedir. Uzun görüşmeler sonucunda Osmanlı devleti "kutsal mekanları koruyacağını" ilan edince ipler koptu. Rus Çarı tarihte ilk defa Osmanlı devletine "Hasta Adam" ismini koyuverdi. Ruslar; Osmanlıya ültimatom verdiler ve Mençikof İstanbul'dan ayrıldı. Bu davranışın anlamı "savaş kaçınılmaz" dır.....!
3 Temmuz 1853 yılında Ruslar 35.000 asker ve 72 topla bir Osmanlı eyaleti olan Romanya'ya girerken İngiltere'ye de Osmanlı imparatorluğunu paylaşma teklifini yaptılar. 4 Ekim 1953 yılında Reşit Paşa Rusya'ya savaş açıldığını tüm dünyaya ilan ederek Serdarı Ekrem Ömer Paşa'ya Ruslarla savaşması emrini verdi. Balkanlardaki ordu düzenli idi. Kısa sürede Ruslara zayiatlar verdirerek geri çekilmelerini sağladı. Ruslar bozguna uğradılar.
30 Kasım 1853 tarihinde Rus donanması Sinop Limanında yatmakta olan Osmanlı donanmasına ani baskın vererek Türk Filosunu batırdı. 282 top denize gömüldü. 2000 Türk askeri şehit oldu. Ruslar Sinop'u topa tuttular.2500 ev oturulamayacak hale geldi. Ticaret gemilerimiz batırıldı. Tüm bu baskın Bir bayram sabahı gerçekleşmişti. (Rivayet olunur ki Enver Paşa Sarıkamış harekatını yürütürken Sinop baskının öcünü almak duygusu baskın çıkmıştı)
5 Ocak 1854 tarihinde Tuna boylarında Ömer Paşa Rusları bir kez daha yendi. 6 Şubat 1854 tarihinde İngiliz ve Fransız elçiler Petersburg'tan ayrılarak Rusya'ya savaş ilan ettiler. 15 Mayıs-25 Haziran 1854 yılında ünlü Namık Kemalin Piyesine konu olan "Vatan Yahut Silistre" muhasarası gerçekleşmiş, 80.000 Rus'a karşı 10.000 Türk askeri kaleyi müdafaa ederek Rusların bozguna uğratılmalarını sağlamışlardı. Ruslar 10.000 ölü, 15.000 yaralı vererek savaş meydanından çekilmişlerdi.
Müttefik donanma hazırlıklara başlamış, 40.000 Fransız, 15.000 İngiliz askeriyle birlikte 14 Ekim 1854 tarihinde Müttefik kuvvetler "Kırım'a" çıkarma yaptılar. 20 Eylülde müttefikler, “Alma meydan savaşını” kazanarak Rusları bozdular. Düşman 7000 ölü bırakmıştı. Müttefiklerin zayiatı 3.314 kişi idi.
Kış boyu Kırım ve Azak'taki Rus limanları abluka altına alınmış, Ruslar hareket edememişti. Kışın Kırım'a yığılan 55.000 Türk olmak üzere 202.000 kişilik bir askeri güce ulaşmış, İtalyanların Osmanlı yanında savaşa girmesiyle birlikte Ruslar iyice köşeye sıkışmış, Erdel Beyliği ve Moldova'ya kadar bölgeler Osmanlının eline geçmişti.
Sivastopol muhasarasında Ruslar 20.000'den fazla zayiat vermiş, kale oturulamayacak şekilde tahrip olmuştu.Böylece Kırım yeniden Osmanlı ve Müttefiklerinin eline geçmişti.
Diğer taraftan Kafkaslar da işler iyi gitmemiş, Ruslar güneye sarkarak Kars Kalesini kuşatmış, kaleyi düşürmüşlerdi. Şeyh Şamil'e gitmesi gereken kuvvetler, Şeyhe ulaşamamış, Kars Kalesine gitmişlerdi. Böylece Kafkasların acı talihi başlamış, 1864 yılına kadar sürecek bölgede kanlı bir savaş sahnesi yaşanmıştı. Ne acıdır ki 1.500.000 insan evini, köyünü, şehrini ve vatanını geride bırakarak göç etmişti.
GAVURBOĞAN MAHALLESİ
Ruslar Erzurum'a kadar sarkmış, bir gece baskınıyla şehri işgale kalkışmış, fakat yataklarından kalkan Erzurumlular Rus Ordusuyla boğaz boğaza savaşarak Rusları püskürmüş, şehri istiladan kurtarmıştı. Bu kahraman mahallelere Padişahın onayı ile Gavurboğan Mahallesi adı verilmişti
Bu savaşın diğer bir veçhesi ekonomikti. Osmanlı devleti Tarihinde ilk defa %5 faizle 5 Milyon Altın İngiltere'den borç almış ve ödemeler yapılamadığından 20 yıl sonra Osmanlı Maliyesinin çökmesine sebep olan Duyun-u Umumiye Teşkilatı'nın kurulmasına giden yolu açmıştı.
30 Mart 1856 yılında yapılan Paris Muahedesi ile Kırım Savaşı sona ermişti. Bu savaşta Müttefikler ve Ruslar Askeri ve ekonomik kayıplara uğramış, Osmanlı borç alan devlet konumuna düşmüş, Ruslar Balkanlarda olmasa bile Kafkaslarda üstünlük sağlamış, böylece büyük muhaceretin önü açılmıştı. Apazlar, Nogaylar, Tatarlar, Çerkezler, Çeçenler, Adıgeyler, Ahıskalılar göç yollarına düşmüşlerdi.
Osmanlı açısından bu savaş sonucunda elde edilen en büyük kazanım "Ruslar Karadeniz'de tersane kuramayacaklar, savaş gemisi yapamayacaklardı".Bu anlaşma devam ettiği sürece Rusların denizden Osmanlı devletine zarar vermesi mümkün değildi.
Özetle 1853 yılında başlayıp 1856 yılında biten Türk-Rus savaşı çok acılara sebebiyet vermiş, iki devlette çok ama çok kayba uğramıştı.
Savaş süresince Serdarı Ekrem Ömer Paşa komutasında ki Tuna Ordusunun mevcudu 133.000 Prens Garçakofun asker sayısı 152.000 idi. Kafkasya'daki ordunun başında Müşir Nadir Paşa ve 150.000 asker, Mutraviev komutanında ki Rus Ordusunun mevcudu ise 160.000 idi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.