Mehmet Kırkıncı Hocaefendi, Ramazan'da tutulan orucun hikmetlerini anlattı: Oruç, rızkı artırıyor, hayatı düzene sokuyor, Allah'ın verdiği nimetlere şükrü sağlıyor. Asıl, oruç mağrur, kibirli bir nefsin gururunu kırıyor. Namaz ve oruçla ruhlarını kuvvetlendiren kişiler, manevi kirlerden arınıyor ve melekiyet makamına yükseliyor.
Erzurum'un manevi dinamiklerinden Mehmet Kırkıncı Hocaefendi, Ramazan hilalinin ufukta görülmesiyle birlikte şehir ve köylerdeki her hanenin, maddi ve mânevi karanlıktan kurtarılmaya vâsıta olan nur ve feyziyle dolup taştığını söyledi. Bütün İslam âleminin Ramazan'la birlikte bereketlendiğini belirten Kırkıncı Hocaefendi, bu ayın feyzinden faydalanan müminlerin, kalplerinde lahuti bir cezbe uyandığını ifade ediyor. Kırkıncı Hocaefendi'ye göre mağrur, kibirli bir nefsin gururu ise ancak oruçla kırılabilir.
Mağfiret ayı olan Ramazan'ın feyzinin Müslümanların maneviyatına tesirinin çok büyük olduğuna değinen Kırkıncı Hocaefendi, bu ayda yapılan ibadet ve taatlerin insanları manevi kirlerden arındırdığını ve kurtuluşa vesile kıldığını belirtiyor. Kur'an-ı Kerim'in Ramazan'da nazil olmasından dolayı mağfiret ve rahmetin kat kat arttığına da dikkat çeken Kırkıncı Hoca, Ramazan'ın 80 seneden daha fazla manevi bir ömür kazandırdığını, bu anlamda; Ramazan'ın bütün hayır ve bereketi içine alan çok feyizli ve mübarek bir ay olduğunu ifade ediyor.
Ramazan'da tutulan orucun birçok hikmetlerini de sıralayan Kırkıncı Hocaefendi, bunları; rızkın artması, insan hayatının düzene girmesi, şahsiyetin ve nefsin terbiye olması ve Allah'ın verdiği nimetlere şükredilmesi olarak değerlendiriyor.
Orucun; 'ruhun gıdası' olarak algılanması gerektiğini kaydeden Kırkıncı Hoca, "Bu ayda namaz ve oruçla ruhlarını kuvvetlendiren kişiler şüphe yok ki, melekiyet makamına yükselirler. Oruç şehveti kırar, nefsi dizginler ve mağlûp eder. İnsanı hayvanî hallerden uzak tutar, serkeşlikten men eder. Süflî arzuların pespayeliğini gösterir. Hayatın lezzetini tattırır, kalbin, Allah'a incizabını artırır ve ona meleki bir zevk-ü sefa bahşeyler." diyor.
Oruçlu insan, acizliğini anlar
Orucun, insanın nefis ve irade terbiyesinde çok mühim ve yüksek bir tesiri olduğuna değinen Kırkıncı Hocaefendi, oruç ve Ramazan hakkında şunları söyledi:
Oruçlu kimse aczini görür, zaafını anlar. Her şeyi dilediği gibi yapmada serbest olamayacağı hakikatini kavrar.
Kendini her işi yapmada hür ve müstakil zanneden, her şeyi kendi mülkü sanıp istediği gibi tasarruf edebileceği vehmine kapılan mağrur bir nefsin gururu, ancak oruçla kırılır.
Gaflet ancak açlıkla dağıtılır. İnsan aczini, fakrını, zaafını anlar; mal sahibi olmadığını bilir. Bu sayede nefsini dize getirir, Allah'a teslim olur, tevekkül eder, O'nun hıfzına sığınır, huzur bulur.
Zengin bir insan aç kalmasıyla fakirin halini daha iyi anlar. Bu sayede zengin fakire şefkat edip yardım elini uzatır, fakir de zengine hürmet eder. Böylece, zengin ile fakir arasında tam bir kardeşlik, muhabbet ve hürmet tesis olunur. İçtimai hayat, bir sükûn ve istikrar içinde cereyan eder, sürekli bir ahenk kazanır.
Oruçlu bir kimse, hakkı hak, batılı batıl görmeye başlar. Hayrı, şerri tefrik eder. Mukaddes lâtifelerin yolları oruçla açılır ve temizlenir.
Toplumda oruç, ruhlara ve şuurlara silinmez bir mühür gibi işlenmiştir. Gecesiyle gündüzüyle, minarelerdeki mahyalar ve oralardan asumana yükselen ezan sesleriyle... Camisi ve coşkun cemaatiyle, gürül gürül Kur'an tilavetleriyle... Nasihlerin nasihatleriyle, sofraların zengin bereketiyle, çocukların benzersiz sevinçleriyle Ramazan adeta her günü bir bayram sevincine çevirir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.