Ülkemiz artık birilerinin egemen olduğu bir ülke değildir.
Milletin egemen olduğu, demokrasinin sözde değil, özde uygulandığı bir ülke olmaya başlamıştır.
90. Kuruluş yıl dönümünü coşku içinde kutladığımız Cumhuriyetimizin bu kuruluş yıl dönümü daha bir manidar şekilde kutlanmıştır.
Türkiye artık geçmiş yasaklarından kurtulmaya başlamıştır.
Yıllarca karanlıktan aydınlığı göremeyen bu necip millete yasakçı zihniyetler aydınlığı göstermek istemediler.
Zihinleri karanlık olanlar millete dayatmalar yaparak ülke insanının bir adım öteye geçmesini hep engelledirler.
Açlığın, sefaletin ve fakirliğin milletin kaderiymiş gibi gösterdiler.
İnsanları yağ, tüp, kaz yağı kuyruğunda beklettikleri günleri unutan bu sözde demokrasi yandaşları.
Utanmadan, sıkılmadan Cumhuriyetin ve bu Cennet vatanın sahiplerinin de kendileri olduğunu söylediler.
Kendilerinden olmayan onlar gibi düşünmeyen, dininin emrini yaşayanları vatan haini, yobaz ve şeriatçı diye ötekileştirdiler.
Adeta Üstat Necip Fazılın dediği gibi; insanları Öz yurdunda garip eylediler.
Ülkemizi bir litre kaz yağına muhtaç eden bu hain eller.
Ne zamanki Cumhurun seçtiği iktidar olduysa onu da yine kendileri gibi düşünen ağa paşaları ile birlikte ihtilaller yaparak ülkemizi karanlıklara hapsettiler.
Bunlar insanları sadece görüşünden dolayı ipte sallayan o zihniyet bu gün halen daha utanmadan; bir sağdan, bir soldan astık diyecek kadar edepsizdirler.
Bunlar 28 Şubat da sadece ve sadece milletin seçtiği bir Başbakan iktidar oldu diye Sincan sokaklarında tankları yürüterek millete gözdağı veren ahlaksızlardırlar.
Bunlar milletin başının örtüsüne kirli ellerini uzatan, bu milletin öz evlatlarını okul önlerinden geri çeviren ve kamu dairelerinde inançlı insanları fişleme yapan kursaksızlardır.
Bu ülkede milletin seçtiği benim temsilcim budur.
Dediği başörtülü bir milletvekili Türkiye Büyük Millet Meclisine girdi diye,
Adeta çılgına dönen.
Atın bu kadını buradan diye avazı çıktığı kadar bağıran milletin kürsünde millete meydan okuyan bu faşistlerdir.
Ama hamdolsun ki; O gün o kürsüden millete meydan okuyanlara Cumhuriyetimizin 90. kuruluş yıl dönümünde Bu aziz Millet öyle bir tokat vurdu ki milletin meclisinde millete meydan okumanın bedelinin ne olduğunu anladılar.
Siyasi partisi ne olursa olsun.
Önemli olan bu aziz milletin özünün yani kendisinin milletin meclisinde kendisini temsil edebilmesidir.
Bu konuda bütün siyasetçilere özelliklede Ak Parti ve Milliyetçi Hareket Partisine teşekkür ediyorum.
Tabi burada 28 Şubatta ki zihniyetin dışında bir tutum sergileyen milletin seçtiğine ilk defa saygı duyanlara da teşekkür ediyorum.
Bu arada yıllar önce hakkı gasp edilerek vatandaşlıktan bile çıkarılan Merve Kavakçıyı bir dahaki dönemde Mecliste görmeyi arzuladığımı bunun onun gasp edilmiş hakkının iadesi olduğunu düşünüyorum.
Diğer taraftan,
Milliyetçi Hareket Partisinden başörtülü olarak Antalya Milletvekili seçilen, Sonra başını açmak zorunda bırakılan.
Nesrin Ünal Hanım efendinin de bir dahaki seçimde Milliyetçi Hareket Partisinden tekrar aday edilerek başörtülü bir şekilde huzur içinde mecliste seçmenini temsil etmesini sağlamak şahsına ve onu seçenlere verilecek en büyük ödül olacağı kanaatindeyim.
Sonuç olarak ülkemiz;
Çok badireli, engebeli ve daracık yollardan bölünmüş duble yollara,
Kara trenlerden, hızlı trenlere
Köprülerden Marmaraylara,
İlçe kuyruklarından eczaneler,
Tek doktorlardan Aile doktorlarına,
Bir kaç hava alanından nerede ise her şehirde bir hava alanına nasıl kavuştu ise,
Karanlık günlerden aydınlık günlere,
Yasaklı günlerden, özgürlük ve demokrasinin gerçekten uygulandığı günlere yavaş yavaş kavuşmaya başlamıştır.
Bura da millet olarak bize düşen tek vazife;
Tilki Kümesi biliyor diye, Kümese bekçi yapmamalıyız.(Truman)
Gerisi teferruattır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.