AK Parti Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir, Milli iradede ittifak etmeyenlerin siyasi tarihimiz içinde ilk kez büyük bir oy tepkisiyle karşılaşacağını söyleyerek, ‘Türkiye’de kardeşlik, birlik ve beraberlik olgusu daha da güç kazandı. Terör karşısındaki toplumsal infial, kardeşlik saflarının sıklaşması, araya şeytan giremeyecek boyutta sıklaşmasını sağladı.“ dedi.
AYDEMİR GÜNDEMİ DEĞERLENDİRDİ
AK PartiMilletvekili İbrahim Aydemir, basın mensuplarına gündemi değerlendirdi. 7 Haziran-1 Kasım sürecini değerlendiren Aydemir, ‘7 Haziran’dan 1 Kasım’a Türkiye daha önce yaşamadığı bir süreci yaşıyor. Bizde kahır ekseriyetin ‘erken seçim’ diye adlandırdığı bir dönem. Takvimi boyutta işin anlaşılır manası budur. Ancak, süreci seçim güncellemesi odağında görürseniz, bu gidişatın Türkiye’yi taşıdığı adresi ve sonucu fark edememe riski var.7 Haziran seçimlerinin neticesi ve sonrasında yaşanan siyasi gelişmeleri tekrar edecek değilim. Fakat hepimizin toplum olarak dikkat kesilmemiz gereken bir sebepler zinciri var. 25’inci dönemde ortaya çıkan tablo 3 Kasım 2002’den 7 Haziran 2015’e varan tarif edilebilir, net ve kararlı bir istikrar döneminin kesintiye uğramasını içeriyor. Elbette milli irade tecellisi. Elbette seçmen tercihi. Buna uymak ve gereğini yapmak seçilmişlerin öncelikleri. Ne var ki öyle olmadı. Bu neticenin gösterdiği adreste bir buluşma gerçekleşmedi. Mensubu bulunduğum AK Dava, bu iradeye rıza ile öncü olmasına rağmen, diğerlerinin retçi ve inkarcı yaklaşımları, halkın yeniden istikrara kavuşma özlemini tetikledi. ‘İstemezükçü, hayırcı ve dayatmacı yaklaşımlarla’ milli iradeyi görmezden gelenler karşısında, Toplumda bir ‘AK istikrar’ beklentisi hakim hale geldi. Seçim sonrasında milletvekili olarak teşekkür ziyareti için gittiğimiz tüm mahalle ve ilçelerde, kent merkezinde bunu gördük. Koalisyona hayır diyenlerin tavrı, halkta ciddi bir tepki doğurmuştu ve vatandaş bunlara bir ‘sandık cevabı’ vermeye hazırlanıyordu. Yani Aşkale’den Horasan’a, Erzurum’dan Edirne’ye kadar millet önceliğini belirlemişti..Halk istikrar, halk tek başına iktidar istiyordu. 1 Kasım seçimlerine yol açan sebepler zincirinin başında muhalefetin hayırcı tutumu geliyor gibi görünse de, asıl talep yeniden istikrar arayışı noktasındaydı. Biz o yüzden 1 Kasım’ı erken seçim olarak değil, istikrar seçimi olarak görüyoruz.’dedi.
AYDEMİR: KARDEŞLİK, BİRLİK VE BERABERLİK KAZANACAKTIR
Türkiye’de süreçte baş gösteren terör olaylarını nasıl yorumluyorsunuz? Şeklindeki soruyu cevaplandıran Milletvekili Aydemir, ‘Erzurum’da, Bölgesinde ve Türkiye’de istikrarın önemini vurgulayan ve net bir şekilde ortaya koyan gerçek, 23 Temmuz itibariyle sahneye konan terör, bölücü terör olaylarıdır. Bu aynı zamanda istikrara yapılmak istenen bir darbe, bu milli iradeye konulmak istenen bir ipotek hareketidir. Türkiye’nin 2023 hedefine ulaşmaması adına çirkin ve hayasız bir oyun sahnelenmiştir. Teması kardeşi kardeşe düşürmek, amacı ülkenin bölünmez bütünlüğüne gölge düşürmektir. Dikkat ederseniz, istikrarı yok etme niyetinde birleşenlerin oyunları aynı, sadece perdeleri farklıdır. Ben her vakit bir dua gibi tekrar ediyorum, ‘Bu ülkeye ve halkına kefen biçmeye çalışanların hesabı varsa, Yüce Allah’ın da hesabı vardır. Neticede bu milletin yegane sığınağı olan Hak, ilahi adalet tecelli etti..Türkiye’de kan siyaseti yapmaya çalışanlara karşı milli, ruhlu ve ortak bir duruş sergileyen halk, istikrar arayışında kararlı hale geldi. Bu ambiyansı Tekman’da da, Olur’da da, Şenkaya ve Karaçoban’da da gördük. 1 Kasım bu iradenin yansıması olacak. Kardeşlik, milli birlik ve beraberlik kazanacak. İstikrar arzusu sandığa yansıyacak. Milli iradede ittifak etmeyenler, belki de siyasi tarihimiz içinde ilk kez büyük bir oy tepkisiyle karşılaşacak. Bakın burada bir şey daha söyleyeyim, terörü sahneye koyanların oyunları bozuldu. Türkiye’de kardeşlik, birlik ve beraberlik olgusu daha da güç kazandı. Terör karşısındaki toplumsal infial, kardeşlik saflarının sıklaşması, araya şeytan giremeyecek boyutta sıklaşmasını sağladı.Bizim Erzurumlu Ziya Paşa’nın:‘Akl bir mizan-ı nakıstır hukuku vezn içün/Vakt olur kim hak çıkar vaktiyle batıl saydığın’diye tarif ettiği bir haldir. Yaşadığımız milli acılardan milli birlik ve beraberlik imanı sadr etmiştir. .Kuran-ı Azimüşşan’da Bakara Suresi 216’ıncı ayette cenabı hak şöyle buyuruyor: ‘Olur ki hoşlanmadığınız bir şey sizin için hayırlı olur. Olur ki sevip arzu ettiğiniz bir şey sizin için şerli olur. Gerçeği Allah bilir, siz bilmezsiniz.” İnşallah 1 Kasım’da kardeşlik, kardeşlik ve kardeşlik kazanacaktır.Bu vesileyle vatan için can verme sırrına eren aziz şühedamızı rahmet, gazilerimizi de bir kez daha minnet ve saygı ile anıyorum.” ifadelerini kullandı.
TÜRKİYE VE AK GÜNDEM
Sizin bir AK Parti var bir de diğerleri şeklinde bir siyasi tarifiniz var. Diğer partilerin gündemiyle AK Parti gündemi arasında nasıl bir yorumlamaya gidebiliriz? Sualini cevaplandıran Milletvekili Aydemir, ‘AK Davanın lideri, Sayın Cumhurbaşkanımız önce gün Türkiye’de sahnelenmeye çalışılan oyunları net bir tespit ile tarif ederek, ‘Bugün birileri Türkiye’yi sadece terörle,Suriye’den gelen göçmen dalgalarıyla öne çıkarmaya çalışıyor. Sadece bunlardan ibaret bir Türkiye portresi çizme gayretleri bu millete yapılacak en büyük haksızlıktır. “ dedi. Olay bu. Maalesef muhalefetin görmek istediği gündem budur.13 yılda sosyal ve ekonomik bağlamda hayata geçirilen reformları, çağlar üstü yatırımları örtme gayreti. AK Parti öncesinde de siyasi zeminde yer alan, ancak iktidar oldukları dönemlerde halka hizmette başarılı olamayanların, yatırım ve hizmeti halka çok görenlerin, sefalet edebiyatlarıyla milleti oyalamaya çalışanların ve halkın yüreğinden silinenlerin sığınağı bu suni gündemdir. Oysa ne Türkiye ve ne de Erzurum bu değildir. AK Ufkun taşıdığı ülke bu gündem ile tarif edilemez. Burada yine ziya Paşanın bir beytini paylaşayım. Diyor ki Paşa:‘Anlar ki verir laf ile dünyaya nizamat/Bin türlü teseyyüp bulunur hanelerinde’ AK Hareket karşısında olan diğerlerinin durum özeti budur. Şimdi burada, bir hatırlatma yapayım. Gerek 7 Haziran seçimleri öncesi ve sonrasında, gerekse terör olayları karşısında ve yine gerekse sandıkların taşınması meselesinde, anaları ağlatan, Türkiye’de kan ve gözyaşı gündemi oluşturmaya çalışanlarla, teröristlere çanak tutan partiyle ortak bir tutum sergilediler.Bu hem millete karşı bir edep dışı yaklaşım, hem de siyasi akıl tutulmasıdır.Yeri gelmiş iken onların bu yaklaşımını beliğ şekilde ifade eden Fuzuli’nin şu meşhur beyitini aktaralım.Diyor ki Fuzuli:‘Kabe ihramına zahid didiler bel bağladı/Eyledim tahkik anun bağladuğı zünnar imiş’Zünnar biliyorsunuz keşişlerin bellerine bağladığı bir iptir. Türkiye’de yaşanan son olaylar ve gelişmeler karşısında diğerlerinin bu ortak tutumu, bu gerçeği ifşa etmiş, onların gerçek yüzlerini ortaya çıkarmıştır.”kaydını düştü.AYDEMİR:
AK DAVA HAK İÇİN NEFİSTEN GEÇMEKTİR
Söyleşide AK Dava’yı tarif eden Milletvkeli İbrahim Aydemir, şunları kaydetti: ‘Şimdi Türkiye’yi 13 yılda AK bir aleme taşıyan AK Dava liderini ve yol arkadaşlarını ve onun önderliğindeki AK Hareketi tarif etmek isterim. Bizim edebiyat ve Tefekkür alemimizin üstad simalarından İbn-ül Emin Mahmut Kemal’in bir tespiti var. Diyor ki Merhum İbn-ül Emin Mahmut Kemal:‘Artık anlıyoruz ki, kahraman hangi sahada olursa olsun, ayağımızın altında, başımızın üstünde ve ruhumuzun içindeki dar ve hasis dünyaları, bir çekişte koparıp alan ve yerlerine iyi, doğru ve güzel ölçüleriyle yenilerini getiren iç ve dış alemler Fatihidir.’ Bize göre ve Milli iradenin kahır ekseriyeti indinde AK hareketin öncüleri ve amacı ancak bu kadar beliğ biçimde tarif edilebilir. Ülkenin 13 yıllık gerçeğini yeniden okumak lazım.İnancın yasaklar altında olduğu, girişimin her türlü baskıyla engellendiği, fikrin mahpus edildiği bir dönem sonrasında AK Sinerjiyi okumak gerek. 28 şubatları hatırlamak lazım. Başını itikadı icabı örttüğü için üniversite kapılarında bekletilen gözü yaşlı kardeşlerimizin acılarını, inancının gereğini yerine getirdiği için ötekileştirilen insanımızın feryadını yeniden işitmek gerek. Sermayesinin yatırıma dönüşmesinin ‘dini’ dışlamasıyla engellendiği girişimcimizin yürek burukluğunu yeniden hissetmek gerek. Fikrini, dayatmacı zihniyetin vesayeti altına girmediği için ifade edemeyen aydınlarımızın beyin sızılarını yeniden yaşamak gerek. AK iktidar dönemini idrak etmek ve hakkını teslim etmenin ölçütü budur. Fiziki manada yolsuz, susuz, altyapısız yaşanılır olmayan köylerde ilçelere reva görülen halk.Sağlıkta dünya gündemine giren çileler. Eğitimde üniversite umutlarını kaybedenlerin her yıl çığ gibi büyüdüğü bir ülke.Uçak seyahatinin lüks sayıldığı, ancak mutlu bir azınlığın yararlandığı dönemler. Kelimenin tam da manasıyla ‘kara’ düzen içindeki ulaşım ağı.. Doğrudan Destek adı verilen ucube bir yaklaşım ile mefluç hale düşürülmüş tarım kesimi. Üretimin durduğu, faizin çarkına düşürülmüş sanayimiz. Mesela, mesela.. Ve AK Dönem.'
İNANÇ HÜRRİYETİ VE 28 ŞUBAT ZULMÜNE SON..!
AK iktidarın öncekilerden farkı nedir? Şeklindeki suale karşılık veren Milletvekili Aydemir şöyle dedi: ‘AK Dönemi üç temel disiplin ve ilkeyle tarif etmek mümkün: ‘Fikir, inanç ve teşebbüs hürriyeti..’ Milli iradeyi kendi değerleriyle buluşturan bir açılım. Bir önceki sualinizde kahraman tarifi yaptım. Türkiye’de bu üç alanda bir değişim ve dönüşümün yaşanması için bir feda yaklaşımı gerekti. Ülkesi ve milleti için candan geçmeye ahd etmişlerin öncüsü ve bizzat şekillendiricisi olacağı bir yaklaşım. Kurucu Liderimizin ifadesiyle ‘kefeni cebinde olanların’ gerçekleştirebileceği bir atılım.28 şubatla tarif bulan inanç zulmünü kaldırmak, kumadan dışlanan kardeşlerimizin ötekileştirilme dönemine son vermek ancak kararlı, inançlı bir duruşla mümkündü. Bu hareketi sosyal ve ekonomik manada kahramanca yönetenler bunu sergilediler. İnanca, fikre ve girişime vurulan zincirleri kırdılar. Gözyaşlarını sildi, umutsuzlukları yok ettiler. Türkiye’de milli bir sinerji oluşturdu, kardeşlik, birlik ve beraberlik ruhunu hakim hale getirdiler. Sadece bu dönüşüm, yani zihniyet inkılabı bile tarihin emsalini zor kaydettiği bir tasarruftur. Sonrasına bakın..Her ilinde havaalanı olan bir Türkiye var. Her şehrini üniversitelerden yayılan ilim ışığı aydınlatıyor. 29 üniversiteli ülkede bugün 229 üniversiteden söz ediyoruz. Sonra Dünya sağlık Literatürüne giren bir yapılanma dönemi. Enerjide Asya ve Avrupa arasında merkezi bir konuma kavuşan ülke. Tarımda kendi potansiyel, imkan ve kabiliyetini üretimle ifade edebilen bir Türkiye..Dünyanın en gelişmiş 10 ülkesi arasına girme rotasındaki bir Türkiye. Duble yollarla örülmüş ulaşım ağına kavuşmuş bir memleket. Bolu’dan Ovit’e dünya çapındaki tünel yatırımlarının hayata geçirildiği bir vatan. Marmaray gibi, 3’üncü köprü gibi, dünyada emsali zor gösterilebilecek küresel ölçekli hizmetlerin kaydedildiği, Avrasya bütününde lider konuma gelen bir coğrafya. Teknokent, teknoköy, teknoparkların bir çığ gibi her ilde şekillendiği, OSB sayısının tavan yaptığı sanayisiyle, AR-GE yatırımlarıyla üretime odaklanmış bir ülke. Duran değil, 2023 hedefinde dünya devleri arasına girmeye koşan bir Türkiye. AK Dava’yı yalnız madde manasında tarif etmek kabil değil. Bir de mana ölçeğinde ve moral değerler bazında bakalım. Somali’den Gazze’ye, Mymar’dan Mısır’a, ırak’tan Suriye’ye, yer yüzünde acının adresi haline gelmiş, mazlum ahlarının arşa yükseldiği coğrafyalarda umut adresi haline gelmiş bir ülkeden bahsediyoruz. Mazlumların sesi ve onların hamisi olan bir Türkiye. Ortadoğu ve Balkanlarda tarihi heybet ve ihtişamıyla yeniden buluşan bir Türkiye.Tüm bunları hatırlamaz ve görmezden gelirseniz ne AK Dava liderinin, ne de AK Hareketin hakkını teslim edersiniz. Şimdi 7 Haziran ve 1 Kasım sürecini bir de bu kriterler üzerinden okuyun.Ortaya çıkan hakikat şudur: Türkiye’de kalkınma, gelişme ve büyümeyi engellemek isteyenler, ülkenin önünü kesmeye yeltenenler terörü gündem haline getirmeye, istikrarı bozmaya ve Türkiye’yi 2023 rotasından çıkarmaya çalışıyorlar. Ne ki 1 Kasım bu bed niyetlilere milli iradenin cevabı olacak ve inşallah Türkiye’nin ifade ettiği değerler yeniden istikrar zeminine kavuşacaktır.”
VE ERZURUM
Söyleşide Erzurum ölçeğinde bir değerlendirme yapan Milletvekili Aydemir şunları belirtti: ‘İsterseniz bir de 2002-2015 dönemi Erzurum’una bakalım ve süreçteki AK niyeti yorumlayalım.Bizim, kahraman ecdadımızdan Sultan 3. Murad’ın bir meşhur beyti var.Diyor ki Muradi,‘Şeb-pare anlar mı tab-ı afitabun lezzetin/Bi basarlar müşkilini sürmeler hal eylemez’Şerhi şu, yarasalar güneş ışığını anlayabilir mi? Kör göze sürme ilaç olur mu?Bu mübarek coğrafyada 13 yıldır hayata geçirilen hizmet ve yatırımları örtmek, ili kendi niyetlerine adres etmek isteyenler, bir ‘yokluk ve yoksulluk’ söylemi illetine tutulmuş haldeler. Onların bu şehirde kalıcı halde görmek istedikleri gündem bu. Sefalet edebiyatı ve negatif enerji. Aslında herkes dışarıyı yüreğindeki gibi görür ya. Bunlar da bozuk plak gibi, fakirlik niyetine takılmış gidiyorlar. Erzurum’u öyle görmek istedikleri ortada. Çünkü siyaset edecekleri hizmet ufukları yok. Yokluklar üzerine gündem oluşturmaya çalışırken, bir yandan da sıkılmadan bu şehirde göç var diyorlar. Hem negatif ve asılsız bir atmosfer oluşturup insanları ‘acabalara’ düşüreceksin, bir de üstten gelip göç nutku atacaksın? Bu siyasi bir şaşkınlık ve Erzurum’u bilmemeyle izah edilebilir ancak. Bir kere yeri gelmişken söyleyelim, bu şehirde 2000’li yıllara göre çok ciddi oranda gerileyen beyin, emek ve sermaye göçünü önlemenin ilk yolu, bu şehri değerleriyle ifade etmek ve pozitif gündem oluşturmaktan geçer. Sonra Allah rızasını kazanacak, kul hakkını teslim edecek bir nazarla bu şehre bakmak ve sevdalanmak lazım. Allah aşkına şu ETÜ, 2’inci üniversite, Türkiye’nin 7 teknik üniversitesinden biri ne zaman yükseldi bu şehirden? Eğitim kampüslerini temellendirenler uzaylılar mıydı? Şehir hastanesi, BEAH, ilçe devlet hastaneleriyle sağlıkta yeni bir Erzurum tarihini kim yazdı? Palandöken ve Konaklı’da birer abide gibi duran 1.2 milyarlık kış turizm ve spor tesislerini kim yaptı, bu şehri dünyanın kış turizmi literatürüne kim kattı? TANAP, BTC gibi dünyanın odaklandığı enerji hatlarını bu şehirde kim çekti ve ili kim enerji koridoru haline taşıdı. 600 kilometre duble yolu, sivil havalimanını, lojistik köyü hayata geçirenler kimler? Erzurum’u sağlık ve Eğitim şehri yapan, yıllardır raflarda bekleyen DAP Projesini kalkınma idaresi kurarak hayata geçiren ve tarımda Erzurum’u bölgeyi yönlendiren il konumuna kavuşturanların davası nedir? Erzurum’u hızlı tren projesi içine aldıran, Hafif raylı sistem projesini hayata geçirmek isteyenler, Et Borsası’nı kurup Erzurum’u Türkiye’de besicilik alanında başkent yapmak isteyenler kimler? Hangi davanın mensupları? Aziziye, Mecidiye, Hamidiye, Gülahmet gibi il tarihinin abideleri olan Tabyaları 2’inci Çanakkale Projesiyle ülke kültür ve tarih gündemine kazandırmak isteyenler nereden geldi? ATA Teknokent kimin iktidarında kuruldu, 2’inci OSB’yi kim ekonomik hayata geçiriyor? Daha onlarca sayabilirim şükürler olsun. Tüm bunlar yüreğini halka hizmet yolunda Hakka adamışların, AK Davanın eseridir. Şimdi tüm bunları görmezden gelip, yokluk ve sefalet edebiyatı yaparak, negatif gündem oluşturmak bu şehre zulüm değil midir?”
AYDEMİR: ALLAH VAR, NE GAM VAR..
Söyleşinin son bölümünde Dadaşlara bir mesaj veren AK Parti Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir, ‘Biz, Halka hizmetin hakka hizmet olduğuna iman etmişiz. 1 Kasım’da dadaşlar milli iradelerini ortaya koyacak. Bizim için önemli olan Erzurum’a layık olmaktır. AK Dava nefis davası değildir. Sen ve ben yoktur. Söyleşiyi bitirirken yine Ziya Paşa’dan iki beyti seslendirelim. Diyor ki şair: ‘Bir aleme geldim ki safasında mihen var/Surette nazar eyler isen Sen ile Ben var../Amma ki hakikatte ne sen var ne ben var../Sen ben arada aletiz elbet bir eden var’ İşin özeti budur. Yani aslolan Erzurum’dur.. Aslolan hakkın rızasıdır.. 1 Kasım’da neyin tecelli edeceğini ancak yüce yaradan bilir. Biz de bu manada, ‘Mevla görelim neyler, neylerse güzel eyler’ diyoruz.. Yani Allah var ne gam var..Ötesi önemsizdir.” dedi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.