Bir atasözümüz vardır.
‘’İtin ayağını taştan esirgeme’’ diye.
Şimdi son günlerde Irak ağa babası Rus ’ya, onun maşası İran ile bir ağız olmuş.
Yok, efendim Türkiye Musul’a nasıl olurda asker gönderir.
Yok, size 48 saat veriyoruz.
Musul’u terk edin.
Yok, efendim sizi Birleşmiş Milletlere şikâyet edeceğiz.
Şimdi Cumhur Reisimiz Sayın Erdoğan bu lavuklara güzel bir soru sordu.
Rusya Federasyonu BM Güvenlik Konseyi'ne ne adına gidiyor?
Ve Sayın Erdoğan; ‘’Rusya Federasyonu'nun ben burada niye niçin varım dünyaya izah etmesi lazım. Türkiye’nin Musul’dan Askerleri geri çekmek gibi bir şey şu anda söz konusu değil. Musul'a askerlerimiz muharip olarak gitmemiştir. Eğitimci olarak gitmiştir.’’ dedi ve bu olaya noktayı koydu.
Millet olarak da Reis ne dediyse.
Doğru demiştir diyoruz.
Vesselam….
Bir kere bunun böyle bilinmesini şahsen ifade etmek istiyorum.
Diğer taraftan olayı irdeleyecek olursak.
Türkiye, Irak'ın en önemli şehri Musul'un Başika yada diğer adıyla Besika kentine 600 askerden oluşan bir üs kurdu.
Geçtiğimiz günlerde de bir tabur Türk askeri Başika'ya (Besika) bölgeye intikal etti.
Besika'da (Başika) 25 tanktan oluşan zıhrlı birlik de nöbet değişimi yaptı.
Peki Türkiye Musul'a neden üs kuruyor?
Musul'un Türkiye için önemi nedir?
Musul'un tarihteki yeri nedir?
Başika yada Besika neresidir?
Besika'nın önemi nedir?
Gelin bu sorulara beraber cevap verelim.
637 tarihinde Müslümanların eline geçen Musul, uzun yıllar Osmanlı idaresinde kaldı.
Mondros Mütarekesinden sonra İngilizler tarafından işgal edilen Musul, Mütarekeden sonra işgal edildiği için Misak-ı Milli sınırları içerisinde yer alıyordu.
İngiltere zengin petrol kaynaklarına olan yakınlığı sebebiyle Musul'u Türklere vermek istemiyordu.
Musul Meselesi Lozan'da çözümlenemedi.
Musul Sorunu, Lozan Antlaşmasından sonra Türkiye ile İngiltere arasında uzun süre anlaşmazlık konusu olduktan sonra 1926'da çözümlendi ve Musul Irak sınırları içinde kaldı.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK), iki yılı aşkın süredir Musul’un 32 kilometre kuzeyindeki Başika’da peşmerge güçleri ve diğer IŞİD karşıtı grupları eğiten komando birliği ve tank gücünde nöbet değişimi, Kuzey Irak yönetimi ile varılan bir mutabakatı ortaya çıkardı.
Başika’ya Siirt 3. Komando Tugayı’ndan bir tabur Türk askeri Başika'ya (Besika) bölgeye intikal etti.
Bu arada da Başika’da bulunan 25 tanktan oluşan zırhlı birlikte de nöbet değişimi yapıldı.
Tanklar, Trakya’daki zırhlı birliklerden sevk edildi.
Başika’ya yerleşen toplam asker sayısı 600’ü buldu.
Bilindiği üzere takviyeli görev değişimine ilişkin mutabakata, geçici hükümet döneminde dışişleri bakanı olan Feridun Sinirlioğlu’nun Kuzey Irak’a 4 Kasım’da yaptığı ziyaret sırasında Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Barzani ile görüşmesinde varıldı.
Bugün nüfusu ile Irak'ın en önemli şehirlerinden biri olan Musul, Türk şehri karakterini yitirmemiştir.
Hızla gelişen modern şehircilik akımına rağmen, sağlam malzemeli yapı dokusu ile Dicle boyunca tarihi canlılığını korumaktadır.
Tabi bu değişimler yapılırken Türkiye tarafında Suriye ve Irak’ta DAİŞ ’e yönelik hava operasyonları yapan koalisyon güçleri görev değişimiyle ilgili bilgilendirildi.
Bu gelişmeler üzerine dar günde Türkiye medet diye bağıran Irak merkezi hükümeti bu defa Rus ağzı ile konuşmaya başladı ve askeri operasyon kesinlikle kabul edilemez diyerek Türkiye’nin Musul’a asker göndermesini kınadı.
Bilindiği üzere terör örgütü DAİŞ' in 2014 yılının Haziran ayında Musul'u kontrolü altına almasıyla dünya ve Türkiye için Musul oldukça önemli hale geldi.
DAİŞ terörü Suriye'ye sıçramadan önce Irak'ta, El Kaide'nin bir uzantısı olarak doğmuştu.
Irak'ın kuzeyindeki Musul, bu ülkenin Suriye bağlantısı için stratejik bir öneme sahip.
Musul'un DAİŞ' den temizlenmesi halinde hem terör örgütünün imajına, hem de Suriye ve Irak'ı bağlayan lojistik ağına darbe vurulacaktır.
Bu yüzden Başika’da ki eğitimler daha da önem arz etmektedir.
Şimdi açık konuşmak gerekişe Musul, Kerkük ve Süleymaniye'nin ve diğer tarafta Hatay bölgesinin Anadolu'nun ayrılmaz bir parçasıdır.
Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın 1 Mayıs 1920 tarihinde B.M.M.'nde yaptığı konuşma, da ne diyordu.
"Hep kabul ettiğimiz esaslardan birisi ve belki birincisi olan hudut meselesi tayin ve tespit edilirken, hudud-u millîmiz, İskenderun'un cenubundan (güneyinden) geçer, şarka doğru uzanarak Musul'u, Süleymaniye'yi, Kerkük'ü ihtiva eder. İşte hudud-u millîmiz budur dedik!"
Olayın diğer bir boyutuna baktığınızda Musul’a gidip gelen arkadaşlarımızdan duymaktayız.
Musul vilâyetinde oturan kardeşlerimiz yeniden Türkiye'ye bağlanmayı ısrarla istemektedirler; çünkü sömürgeleşmiş bir halk olmaktan çıkarak, bağımsız bir devletin yurttaşları olacaklarını bilmektedirler.
Coğrafî ve siyasal bakımlardan, bizim için Musul’da, Kerkük’te, Süleymaniye’de Anadolu'yu tamamlayan bir parçalardır.
Hukukî bakımdan hâlâ Osmanlı Devleti'nin bir parçası olan Musul için İngiltere'nin yada bir başka ülkenin yapacağı bütün antlaşmaların ve sözleşmelerin hukukî açıdan hiçbir değeri olamaz.
Anadolu'nun güney kesimlerini birleştiren yolların kavşak noktası olan Musul'un ticaret ilişkileri ve bu bölgenin güvenilirliği bakımından Türkiye'nin elinde olması zorunludur.
Bu ülkenin bir evladı olarak açıkça söylüyorum Musul vilâyeti, Türkiye'nin birçok başka parçaları gibi, savaşın durmasından sonra ve yapılmış sözleşmelere aykırı olarak Türkiye'den alınmıştır.
Bu yüzden, aynı durumda kalmış öteki bölgeler gibi, Musul'un da Türkiye'ye verilmesi gerekir.
Kaldı ki bugün Kuzey Irak’ın yönetimini elinde bulunduranlar bu meseleye itiraz etmezken elin zağarına ne oluyor.
Şimdi biz Musul’ada çıkarız, Kerkük’ğede gideriz, Süleymaniye’de bizimdir.
Rus’a yâda Rus gibi düşünenlere ne?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.