Rahmet, Mağfiret ve Beraat kapılarının sonuna kadar açıldığı bir Ramazanı Şerifi daha geride bıraktık.
Bir daha ki Ramazan ayına kavuşmak nasip olur mu, olmaz mı bunu ancak bizleri yoktan var eden Rabbim bilir.
Ramazan diğer adıyla da temizlenmek, günahlardan arınmak ve Allahın rahmetine kavuşmaktır.
Çok şükretmeliyiz ki Rabbim bizleri Müslüman yarattı.
Akşam iftar vaktine kadar aç durup, iftar vakti önümüze kurulan sofradaki kırk türlü nimete rağmen yaradan ye demeden yememek ve sonra Rabbimin ye emriyle yemek, doymak imanın ta kendisidir.
Şükretmeliyiz ki bizler bu imanın sahiplerindeniz.
Şimdi nasipse bin aydan daha hayırlı olan Kadir Gecesini ihya edip ardından bayramımızı yapacağız.
Tekbirlerle bayram namazını kılıp ardından din kardeşlerimizle, eşimizle, dostumuzla ve ailemizle kutlayacağız.
Bu nasipse yaşanacak olan gerçektir.
Ancak başka gerçeklerde var onları da asla unutmamalıyız.
Bu gerçekte bizler acaba nasıl bayram edeceğiz?
Sorusuna verebileceğimiz cevaptır.
Canım ne var bunda bir ay oruç tuttuk.
Şimdi de en doğal hakkımız olan bayramımızı kutlayacağız diyeceksiniz.
Haklısınız haklı olmasını da muhterem dostlar;
Bakın bu gün;
- İslam coğrafyasında Müslüman Müslüman'ı Allahuekber diyerek katlederken bizler nasıl bayram edeceğiz.
- Dünyanın dört bir yanında Müslümanlar zulüm altında inim, inim inlerken bizler nasıl bayram edeceğiz.
- Mısırda sadece ve sadece Müslüman olduğu için halkın önüne geçip İmam oldum bana tabi olan cemaate dediği için; Siyonist ve emperyalistlerin oyunu ile darbe yapılarak bizim için Medrese-i Yusufiyye olarak nitelediğimiz Mısır ceza evinde tutuklu bulunan Mursi ve imanlı arkadaşları zindanda üşürken bizler nasıl bayram edeceğiz.
- Filistin de, Gazzede Ayşe'ye, Fatma'ya,Hasana, Ahmet'e ve Mahmut'a Yahudi zulüm ederken bizler nasıl bayram edeceğiz.
- Suriye de Müslüman'ı Müslüman'a hem de Allahuekber diyerek tekbir getirilerek katlettiren zalim zulmüne devam ederken bizler nasıl bayram edeceğiz.
- Doğu Türkistan da kardeşlerimiz sudan bahanelerle katledilirken bizler nasıl bayram edeceğiz.
- Somali de, Arakan da ve Myammar da Müslüman kardeşlerimiz açlık, sefalet ve yoksullukla boğuşurken bizler nasıl bayram edeceğiz.
-Arif Nihat Asya Üstadımın yazdığı gibi;
Yeryüzünde riya, inkâr, hıyanet
Altın devrini yaşıyor...
Diller, sayfalar, satırlar
“Ebu Leheb öldü” diyorlar.
Ebû Leheb ölmedi, yâ Muhammed (s.a.v)
Ebû Cehil kıta’lar dolaşıyor' iken bizler nasıl bayram edeceğiz.
- Müslüman odur ki; ''Din kardeşinin eline diken batsa acısını yüreğinde hissedendir.'' diye emir veren bir dinin mensupları olarak; İslam diyarlarında değil diken kardeşlerimizi kafirin kurşunları paramparça ederken bizler nasıl bayram edeceğiz.
Kardeşim sende bayram edecektik.
Bayramımızı bu yazı ile zehir ettin.
Diye ne olur bana kızmayın.
Eğer bizler yaşanan zulüm altında inleyenlerin iniltilerini duymuyor isek.
Vallahide, Billahi de Rabbim yapacağımız bayramın hesabını hesap gününde bizden soracaktır.
Elbette bayram yapmak hakkınızdır.
Ama ne olur?
Bayramınızı yaparken ve ellerinizi Semaya açarken yüreğimizin derinliklerine inerek kendimize bu soruları sorup, ona göre dua edip, ona göre lokma yutup ve ona göre bayram edelim.
Yoksa bizlerde Kuranı Kerimde Araf Suresinin 179. Ayetinin Mealinde buyrulduğu gibi; ''And olsun ki, cehennem için de birçok cin ve insan yarattık; onların kalpleri vardır ama anlamazlar; gözleri vardır ama görmezler; kulakları vardır ama işitmezler. İşte bunlar hayvanlar gibi hatta daha sapıktırlar. İşte bunlar gafillerdir.''
İşte bizler de bu Gafillerden oluruz.
Allah Cümlemizi gafil ve cahil olmaktan muhafaza eylesin.
Bayramsa bayramımız mübarek olsun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.