Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik’in göreve geldikten sonra bölge bazında başlattığı “ortak akıl” toplantılarının sonuncusu 15 Nisan’da Erzurum’da yapılacak.
Bakan düzeyinde katılımın söz konusu olduğu bu gibi toplantılar, iyi değerlendirilirse bereketli bir beyin fırtınası ortamına dönüşebilir.
“Erzurum Hayvancılık Merkezi olacak” sloganının içi ancak ortak akılla doldurulabilir.
Toplantıya katılacak olanlara altın bir fırsat sunuluyor.
Karşınızda, ortaya bir çözüm iradesi koyan Sayın Bakan ve üst düzey yetkililer var.
Hazırlıklı gelin, projelerinizle gelin, önerilerinizle gelin.
Açık seçik olarak sorunlarınızı anlatın, bununla kalmayın, uzun tecrübelerinizin imbiğinden geçen önerilerinizle ortak akla katkıda bulunun.
Sizi dinlemeye hazır kulaklara “mühim şeyler” söylemenin vaktidir.
Bu vesile ile her fırsat ve ortamda dile getirmeye çalıştığımız fikir ve önerilerimizi bizde uzaktan ortak akıl havuzuna damlatmış olalım.
Söyleye bile gerek yok aslında, Erzurum’un kalkınma davasında temel sektör hayvancılık.
Hayvancılığın şehir ekonomisinde devrim niteliğinde bir dönüşümü sağlayabilmesi ise gıda üretiminin sanayileşmesine bağlı…
Erzurum’da Ziraat ve Gıda Fakültelerimiz var.
Araştırma enstitülerimiz mevcut.
Yani işin bilimsel ve bürokratik altyapısına sahibiz.
Yaygın bir üretici ağına da sahibiz.
Bu sektöre aşina ama bilimsel yöntem ve finansal güçten yoksun geniş kitleleri planlı bir çabayla örgütleyebilirsek, sadece Erzurum ve Doğu Hayvancılığını kurtarmakla kalmayız, Türkiye ekonomisine de büyük bir destek sağlamış oluruz.
Devletin üreticiyi küçük işletmeler olarak örgütlemesi, şirketleşme ve kooperatifleşmeyi daha çok teşvik etmesi, hizmet planlaması ve finansman desteği konusunda doğrudan müdahil olması bu tür toplantılarda detaylı bir şekilde tartışılmalı.
Erzurum’un, yeni bir bakış açısı ile oluşturulacak “Milli hayvancılık” politikalarının merkezi olarak kabul edilmesi “ortak akıl” toplantısının ortak iradesine dönüşmeli.
Hayvan ırkının ıslahında ileri adımların atıldığı, sıhhi ahırların ‘yap-işlet-devret’; ‘yap üreticiye ücretsiz devret’, ‘fabrika devletten, işletmesi milletten’ modellerinin devreye sokulduğu bir acil eylem planı bu toplantıda şekillenebilir.
Organik süt ve süt ürünleri üretimi, doğal tavukçuluk ve yumurtacılık, Kafkas ırkı arılarla organik bal üretimi, al pullu alabalık üretimi, Kuzgun Barajı kanallarında alabalık üretimi, yem bitkileri üretiminde yeni esasların belirlenmesi gibi konular da ortak akıl toplantılarında ele alınmalı, tartışılmalı.
Üreticinin rahatça kapısını çalabildiği, faizsiz bankacılık esaslarına göre çalışan, çekirdeğini Tarım Kredi Kooperatifleri Birliği’nin oluşturacağı, küçük ölçekli şirket ve işletmelere faizsiz kredi sağlayan Erzurum merkezli “Hayvancılık Bankası” kurulması gibi konular da ortak aklın süzgecinden geçirilmeli.
Şehir için çok önemli bir ihtiyaç olan modern bir canlı hayvan borsası; ilgili kuruluşların çabası ve valimiz Sayın Dr. Ahmet Altıparmak’ın yakın ilgisi sayesinde hizmete girmiş bulunuyor.
Biz “Erzurum Hayvancılık Organize Sanayi Bölgesi” kurulsun diye ısrarlı açıklamalar yapıp, yazılar yazdıkça haklı olarak “daha şehrin modern bir hayvan borsası yok” deniliyordu, işte var artık.
Demek ki, birçok ilde özel teşvikle kurulan hayvancılık ihtisas organize sanayi bölgesinin kurulma vakti gelmiş bulunuyor. Toplantıda bu konu özellikle dile getirilip, Sayın Bakanımız nezdinde sıkı şekilde takip edilmeli diye düşünüyorum.
Geçen yıl Sayın Sanayi Bakanımız, yeni üretim yatırım bölgeleri uygulaması ile ilgili önemli bir açıklama yapmıştı.
Açıklama, bence kentsel kalkınmanın sihirli formüllerini içeriyordu.
Oluşturulacak yeni üretim-yatırım bölgelerinde sanayicinin, binaya para bağlamasına gerek kalmıyor.
Fabrikayı devlet yapacak, sanayici kira ödeyecek…
Nasıl mı?
Hazine arazileri, kamulaştırılacak, gerekirse fabrikanın projesini, binası devletçe yapılacak, hazır olarak kiraya verebilecek.
Bunu Erzurum için düşünün, yüksek teknolojiye dayalı gıda sanayiine uyarlayın.
Devlet, her ilçede onlarca küçük sanayi işletmesi kurup, çiftçiye kiralayacak.
Bizim “Fabrika devletten, işletmesi milletten” şeklinde ifade ettiğimiz, kişi başına tasarrufun çok düşük olduğu Erzurum için adrese teslim, hayvancılığı şaha kaldıracak bir yöntem.
Alınacak tedbirler ve uygulanacak teşviklerle yatırımcının yüksek faizle borçlanmasının önüne geçilmesi hedeflenmiş, Sanayi Bakanlığının bu şahane uygulamasıyla.
Kiralanan fabrika uzun vadede kiracıya satılabilecek, üstelik.
Tekrar ediyorum, işte bu büyülü formülü alıp, kuracağımız hayvancılık ihtisas OSB’sine uyarlayabiliriz.
Bunu mümkün görüyoruz.
Toplantıda, ortak akla havale edilmesinde yarar gördüğüm bir husus da şu;
Erzurum merkez üssü olmak kaydıyla, Ağrı, Bingöl ve uygun görülecek bölge illerinde “Kurbanlık Hayvan Besi ve Dağıtım” merkezleri kurulmalı. Bu amaca uygun şekilde düzenlenecek tesis ve meralarda beslenen kurbanlıkların, yurtiçi ve yurt dışı dağıtım ağı da Erzurum merkezli olarak planlanabilir.
Kurban mevsimi dışında bu merkezler, ihtiyaç halinde ithal edilecek hayvanların toplanma ve dağıtım merkezi olarak kullanılabilir.
Hayvancılık alanında nihai hedefimiz “ERZURUM’U KÜRESEL BİR HAYVANCILIK ve BAĞLI SANAYİ” merkezi haline getirmek olmalı.
Ortak akıl toplantılarında köklü dönüşümler sağlayıp, tarihi atılımlara kapı aralayacak yeni ve yenilikçi fikirlerin gündeme getirilmesini diliyoruz.
Erzurum’un kalkınma ve zenginleşme hamlesini ‘Üreten Ekonomi’ temellerine dayandırma potansiyeli taşıyan böyle mühim bir organizasyonu tertipleyen Tarım ve Hayvancılık Bakanımıza şükran borcumuz var!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.