Benden bir yaş küçük olan amcamla aynı emsal sayılırdık. Tahsil hayatımız, sosyal faaliyetlerimiz hep birlikte oldu. Hem fikir, aynı davaya gönül vermiş iki dosttuk. Rahmetli Erbakan Hocamızın siyasi hareketinde genç, dinamik, heyecanlı bir gönül eri olarak faaliyetlere ortak oldu.
Lise yıllarında Vakıflar yurdunda Orhan Aktepe abimizin önderliğinde şuurlu genç olarak bir araya gelip kendini İslam davasına adadı.
O dönemde uğradığı bir haksızlıkla İslami mücadele azmi fitillendi. Cuma vaktine denk gelen bir dersine cumayı kıldığı için biraz geç kalınca dersin öğretmeni neden geciktiğini sorduğunda dürüstçe cuma namazındaydım diyerek cevap vermesi bir yıl sınıfta kalmasına sebep olmuştu.
Üniversiteyi Afyon Mali Bilimler Fakültesinde tamamladı. Afyon’da okurken MTTB başkanı olarak gençlerle yakinen ilgilenerek vatanını, dinini, milletini seven, Allah’ın emirleri doğrultusunda yaşayacak bir nesil yetiştirmek için fedakârca faaliyetler yaptı. Onun o dönem emek verdiği birçok genç şu anda vatan hizmetinde çalışmakta.
Hayatında uğradığı zulümlerden biri de o yıllardaydı. Yetiştirdiği gençleri savunma sadedinde, bu gençlerden rahatsızlık duyan birileri ona iftira atarak dünyevi sıkıntı yaşattı. O durumu anlatırken hep “iyi ki ahiret var” diyerek bu zulmü yüce yaratıcıya havale ederdi.
Seksen darbesinin zulmüne uğrayan gençlerden biriydi. Dönemin yetkilileri, ellerinde hiçbir delil olmamasına rağmen Afyon’daki bazı olayları MTTB ne yıkmaya çalıştılar. Sonuç elde edemediler ama haksız yere bir müddet hapis yatmasını sağladılar. Kendisi dışarıdayken içeride olan dava arkadaşlarına inşaatta çalışarak maddi destek sağladı.
Afganistan cihadına katılmak üzere İran üzerinden Pakistan ve Afganistan’a gitti. Bir müddet oralarda İslami faaliyetlerde bulundu. Yaralandı. Rabbim şifa verince yılmadan, faaliyetlerine ara vermeden devam etti. Bu sıralarda dedem rahmetli oldu. Mektuplarını ben yazar ve okurdum. Ama ne Necdet amcamın yaralanmasını dedeme bildirebildim ne de dedemin vefatını ona haber verebildim. Rahmetli dedem hastalığında hep ona kavuşma isteğini “Necdet! Necdet!” diyerek geçirdi. Rabbim kavuşmalarını bu dünyada nasip etmedi. İnşallah ebedi hayatta cennette hasretliklerini giderirler.
Yurda dönüşünde 80 darbesinin iftirası olarak hakkında düzenlenen düzmece rapor dolayısıyla yakalanıp hapse atıldı. Mamak ve Kurşunlu ceza evlerinde işkenceli hapis hayatı yaşadı. Hapishaneyi “Medrese-i Yusufiye”ye çevirerek oradaki insanlara faydalı olmaya çalıştı.
Afyonda okurken bir müddet devlet memurluğu yaptı. Hakkı, adaleti savunarak görev yaptı. Bazı haksızlıklar karşısında istifa etme erdemini gösterdi.
Annesini çocuk yaşta kaybetmişti. O dönem dedemi yanına aldı. O’na en güzel hizmeti yaptı. Cennete gitmenin bir sebebi olan ebeveyne itaati tam başardı. Dedem hep “Bizim Afyon” derdi.
Hapis hayatı, askerlik, yarım kalan tahsil hayatını bitirdikten sonra Erzurum’da seyyar satıcılıkla ticarete başladı.
Rahmeti Rahmana kavuşmasından altı ay kadar önce, sanki ebedi istinatgâhına gideceğini hissederek ticareti bıraktı.
Ticaret yaparken de memleket meselelerine uzak kalmayarak inandığı yolda siyasetine de devam etti. Hep şükreder, işini aksatmadan sosyal faaliyetlerini de sürdürürdü. Üniversite mezunu olarak tablacılık yapması, çevresinde takdirle karşılandı. Rabbim de rızkını bol verdi. Dört evladını iyi yetiştirmeye çalıştı. Hamdolsun hepsi de kendisi gibi şuurlu, bilinçli birer insan olarak babalarının davasını takip etmekteler.
Ticarette de hep hakkın yanında, zulmün karşısında dik durdu. Zalime karşı mazlumun yanında oldu. Örnek bir iş adamı, siyasetçi olarak çevresinde algılandı.
İyi bir mümin, dava adamı, haksızlıklara karşı gelen, hakkın yanında yer alan, cömert dostlarıyla bir araya gelmeyi, ikramda bulunmayı çok seven biriydi.
O’nun ölümüne sebep olan hastalıkla Rabbim beni de imtihan etti. Sonuçta hikmeti gereği bana şimdilik bu dünyada yaşama fırsatı verdi. O’nu yanına aldı. O’nu bundan sonraki hayatında nimetleriyle mükâfatlandırsın. Benim de kalan ömrümü O’nun yolunda helale, harama riayet ederek yaşamayı nasip etsin.
Hastanede kaldığım 12 gün sürede her gün beni arar kısa bir konuşma yapardık. Bana sezdirmemeye çalıştığı üzüntüsü sesinden belliydi. Hastaneden taburcu olduğumu bildirince sevincini tarif edemezdim. Benim üzüntümü ve sevincimi O yaşadı ama ben O’nun iyileşme haberini alamadım. Rabbimin hikmeti böyle. Ebedi hayatta cennetinde kavuştursun inşallah. Allah’ım taksiratını affetsin. Bu dünyada eksik kalan nimetlerini yüce Mevla’m cennetinde tamamlasın.
Doyamadığımız kardeşimizle ebedi hayatta Rabbimizin bol nimetleriyle Hz. Peygamberin sancağı altında toplanmayı arzu ederek kendisine rahmet diliyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.