Bayramları Bayram yapan, o gün içerisinde yaşanan güzelliklerdir.
günün adına Bayram denilmiş ise hakikaten adı kadar güzel yaşanmalıdır.
Diğer bir tanımlama ile Bayram; Dostluğun , sevincin, mutluluğun ve muhabbetin doruklara ulaştığı sevgi çemberinde buluşulan günün adıdır.
Hepimizin bildiği üzere ülkemizde dini ve milli Bayramlar vardır.
Bunların bir çoğuda muhabbet duyguları içerisinde geçirilen adına şanına yakışan şekilde icra edilen bayramlardır.
Ancak ülkemizde yıllardır her ne kadar 1 Mayıs İşçi ve emekçinin Bayramı diye adlandılmış olsa dahi, maalesef bazı vatan haini marjinal gruplar ile terör örgütlerinin adeta bu günü provake ederek hiçde ismi ile bağdaşmayan olaylar yaşatarak kanlı bayram haline dönüştürülmüştür.
1 Mayıs Türkiyede ilk defa 1923 yılında resmi olarak kutlansada, resmi tatil günü olarak ilan edilmemiştir.
Taki 22 Nisan 2009 tarihinde TBMM'inde kabul edilen yasa ile Ak Parti Hükümeti tarafından 1 Mayıs Resmi olarak Emek ve Dayanışma Bayramı olarak resmi tatil statüsü kazanmıştır.
Ülkemizde son yıllarda gelişen demokrasinin bir ürünü olarak resmi bayram tatili olarak ilan edilen 1 Mayıs bana göre adeta çalışana ve emekçiye bir hediye olarak verilmiş , emekçiler onurlandırılmıştır.
Şimdi bir boşboğaz çıkıp bu makalenin altına kardeşim!
Bizim zaten hakkımızdı.
Ne hediyesi.
Diye yorum yazacaksa.
Cevabımı peşin vereyim.
Madem böyle bir hakkınız vardı da şimdiye kadar niye istemediniz?
Yada neden kimse bu hakkı size vermedi.
Çünkü bu aralar cevaplarımı peşin vermeyi tercih ediyorum.
2009 Yılında Resmi tatil olarak da kabul edilen 1 Mayıs Emek ve Dayanışma günü gelin görün ki yıllarca marjinal gruplar, terör örgütleri, onların maşaları bazı sivil toplum kuruluşları, hatta onları destekleyen bazı siyasi parti ve görüşler tarafından kamu malına zarar verme, yakma, yıkma ve ortalığı kan revana çevirme gününe çevrilmiştir.
Ülkemizde yıllarca 1 Mayısı bu şekilde kötü emellerine alet ederek kana bulayanların kimler olduğunu da hepimiz biliyoruz.
Peki,
1 Mayıs madem işçinin, çalışanın ve emekçinin bayramı ise neden bu hale getirildi?
Tabi bunun tahlillerini ve analizlerini yapmak için çok fazla labrotuvar tahlili yapmaya gerek olmadığı gibi bu soruyu cevaplamakta o kadar zor değildir.
Ülkemizde huzuru bozmak için hain eller her zaman kendilerine bir sebep bulmuşlardır.
Buldukları sebepler dairesine gerçek emekçileride katarak ülkemize, insanımıza ,kamu malına ve çevreye zarar verebilmektedirler.
Örnek mi?
İki ağaç bahane,tencere tava şahane.
Yada gezi parkı bahane, yakıp yıkmak şahane.
Dahada yaklaşalım.
Din iman tüccarlığı bahane, ülkeyi kaosa sürüklemek şahane.
Yada sözde hak için dökülen göz yaşları bahane, devletin çok özel sırlarını dinleyerek hainlerle işbirliği yapmak şahane.
Kısacası bizim Erzurumda bir laf vardır.
''Sizin köyde ara bul. Son zamanlarda bizim köyden tut götür.''
Evet, maalesef bu ülkede son zamanlarda öyle hainler töremeye başladı ki.
Sanki ahir zamanı yaşıyoruz.
Akşam insan olarak yatanlar.
Sabah hain olarak kalkıyorlar.
O yüzden bu aralar samimi, ihlaslı ve imanlı gerçek Müslümanların saflarını daha sık tutarak, dualarının sayısını daha fazla artırmaları gerekmektedir.
Şimdi de yine yaklaşan 1 Mayıs öncesinde bazı hain eller devreye girerek şimdiden provakasyonlara başladılar.
Son yıllarda olduğu gibi yine ilk sorun efendim devlet bize falan yeri kutlama alanı olarak gösteriyor ama biz kabul etmiyoruz.
Biz kendi bildiğimizi okuruz.
Yoksa yakarız, yıkarız.
Kaç gündür ulusal ve yerel basını takip ediyoruz.
Marjinal gruplar ve onların maşaları bazı sivil toplum kuruluşları Ankara, İstanbul ve benzeri Büyükşehirlerde Valilikler tarafından ön görülen alanlarda kutlama yapmayı kabul etmiyoruz.
Biz istediğimiz yerde yaparız.
Demeye başladı ve daha 1 Mayısa günler kala ülkede bir gerginlik havası var ettiler.
Bunların tek derdi vardır.
Oda Ülkemizin huzur ve güvenliğini bozmaktır.
Yoksa bunların emekle, emekçiyle uzaktan yakından hiç bir alakası yoktur.
İşte bunu ve bunların gayelerini artık halkımız görmelidir.
Bu provakosyonlara gelmemelidir.
Özellilke 1 mayıs kutlamalarında güvenlik güçlerine ve kutlamalara katılacak aklı başında sivil toplum örgütlerine büyük görev düşmektedir.
Bu kuruluşlar özellikle güvenlik güçlerimizle koordinasyon halinde hareket ederek mülki amirlerin izin verdikleri güzergah ve alanları kullanmalıdırlar.
Olayları provake etmek isteyenlere müsamaha göstermemelidirler.
Hakikaten bayram kutlamalarına katılacak işçi kardeşlerimizin marjinal grupların provakatif hareketlerine karşı çok duyarlı olarak gerekli hassasiyeti göstermeli gerektiğinde de güvenlik güçlerimize yardımcı olmalıdırlar.
Sonuç olarak umuyorum ki; Adı Emek ve Dayanışma Bayramı olan 1 Mayıs bu defa aklı selim insanlar öncülüğünde huzur, sükunet ve gerçek bayram olarak kutlanır.
Hepimiz şunu iyi bilmeliyiz ki; Taşın, Sopanın, Yakmanın ve Yıkmanın olduğu yerde ne hak aranır.
Nede haklılık olur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.