Üstad Necip Fazıl ne güzelde söylemiş ‘‘Ramazan Karagöz seyri değil. göz yaşı dökme ayı, bilinmezi bilirler, bilseler ağlamayı’’
Bunu idrak edebilmek, anlayabilmek ve gerçek manada yaşayabilmek çok mühim bir meseledir.
Ramazan ayının başlaması demek; Rahmet, Mağfiret, Bereket ve Beraat kapılarının sonuna kadar açılması demektir.
Ramazan ayı demek; Yoksulun, fakirin, garibin ve gurebanın hatırlandığı ay demektir.
Ramazan ayı demek; Komşunun, akrabanın ve Sıla-i Rahim’in tavan yaptığı ay demektir.
Ramazan ayı demek; Bolluk, bereket ve rızkın yağmur gibi yağdığı ay demektir.
Ramazan ayı demek; Küskünlüklerin son bulduğu, sevgi, kardeşlik ve dostluğun hâkim olduğu muhabbet ayı demektir.
Ramazan ayı demek; Kur-an ayı demektir.
Ramazan ayı demek; Camilerden yükselen Kur-an tilavetlerinin Allah nidalarıyla gök kubbeyi,arşı-ı alayı titrettiği ay demektir.
Ramazan ayı demek; Yüreklerin, gönüllerin ve gözlerin Allah sevgisi ile ıslandığı ay demektir.
Sözün özü; ”Ramazan ayı hoşgörünün, sevginin, saygının, imanın, ihlasın, itikadın ve Kur-anın gönüllerde yanan ateşe su serptiği ay demektir.”
Erzurum deyimi ile “Canım çıksın ey Ramazan!!”;
Sen yukarıda saydıklarımız ve daha nice sayamadıklarımızın ta kendisi iken birileri seni aldılar kendileri nasıl yaşamak istiyorlarsa, senide o düzene sokarak insanlara yaşatmaya başlayıp seni özünden uzaklaştırdılar.
Sen Rahmet ayı iken; Seni Hacivat, Karagöz seyretme ayı yaptılar.
Sen İbadet ayı iken; Şehir meydanlarında ki cami bahçelerinde cemaat teravih namazı kılarken davulun tokmağını vurup zurnaya üflediler.
Sen Rızık ayı iken; Kenarı Dicle’de kurtlar koyunları kapar misali kenar mahallelerde insanlar oruçlarını açacak, iftar edecek bir lokma ekmek bulamazken bazı zatı muhteremler bu fakir fukaranın, garip gurebanın hakkı ile tambura çalmaya, bar oynamaya devam ettiler.
Sen Kur-an ayı iken; Onlar okunan Kur-an tilavetlerini dinlemek yerine davul ile zurna ile ramazan bahane çalıp oynamak şahane misali keyf ettiler.
Kısacası Ya Rab ;Arakan,Somali , Myanmar Müslümanları, Suriye ve Dünyanın dört bir köşesinde Müslümanlar zulüm altında açlık, sefalet ve yoksullukla iftar edecek bir lokma ekmek bulamadığı için inim inim inlerken bizler utanmadan sıkılmadan davul, zurna çalıp ardından Müslüman Müslümanın kardeşidir diyoruz.
Ya Rab biz kimi kandırmaya çalışıyoruz.
Kardeşlerim dedik ki; Ramazan ayında suya sabuna dokunmayalım bir kenara çekilip ibadetimizi edip rabbime ibadetlerimizin kabul, dualarımızın makbulü için yalvaralım.
Ama maalesef Türkiyemizin her köşesinde Ramazan adı altında Ramazanın özüne uygun olmayan hal ve hareketlerin yapılması, sahur vaktine kadar adeta şehir meydanlarının eğlence meydanına çevrilmesi bütün âlem-i islamı rahatsız ettiği gibi biz inanmış, iman etmiş insanları da rahatsız etti.
Kılıcın kınından çıktığı misali kalemimizi cebimizden çıkarmak mecburiyuetinde kaldık.
Yazsan bir dert yazmasan bin dert misali;
Yazmayıp da âlemin bedduasını alacağımıza,
Yazmayıp da dilsiz şeytan olacağımıza,
Yazalım onları Rabbimize havale edelim istedik.
Şimdi yalvarıyorum;
Sen Ey Ramazan!
Sen Ey Kur-an ayı!
Ne olur yarın hak mizanı kurulduğunda bizlerden davacı olma.
Vallahi bu işleri yapanlar bizler değiliz, amma bu işleri yapanlara fırsat veren bizleriz.
Ya Rab bizleri affeyle.
Ey Ramazan ve Ey Ramazanın sahibi Yüce Rabbim
Bizlere merhamet eyle,
Bizlere rahmet,
Bizlere hidayet eyle.
Ya Rab! Sen merhamet sahibisin, affedicisin, affetmeyi seversin bizleri de affeyle..
Bir an evvel bu oyunları oynayanların oyununun son bulması için hep beraber iftar vakti dua edelim.
Çünkü elimizden başka bir şey yapmak gelmiyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.