Bir arkadaşımın geçenlerde bana yazdığı notu, noktasına virgülüne dokunmadan takdirlerinize sunuyorum:
“Malumunuz benim 10 yaşında bir kızım var, Defne. Biz Defne'yi yaklaşık 3 yıldır Gençlik Spor İl Müdürlüğünün açtığı eskrim kursuna gönderiyoruz. Erzurum'da gerçekten çok iyi bir antrenör var; millî takım hocalığı yapmış, federasyonun teknik kurulunda görev alan, Erzurum'da birçok millî eskrimci yetiştirmiş bir antrenör). 23-25 Nisan 2015 tarihleri arasında Alanya'da uluslar arası çocuk müsabakaları düzenlendi. Bu müsabakalara Rusya, Suudi Arabistan gibi yabancı ülkelerin yanı sıra Türkiye'den de birçok ilden katılım oldu. Ben de bir veli olarak Defne ile birlikte Alanya'ya gittim. Orada gördüm ki Erzurum haricinde gelen tüm sporcuların;
- Temsil edildiği il ve kulüplerin, sponsorların adları yazılı eşofman takımları,
- Belediye/kamu kurumları veya özel sponsorlar vasıtasıyla tahsis edilmiş araçları var.
- Ayrıca yine bu sponsorlar vasıtasıyla ek gıda alabiliyorlar.
Bizim sporcular da ise;
- Eşofmanlar farklı farklı, çünkü her veli ekonomik gücü ölçüsünde kendi çocuğunun sponsoru.
- Ulaşım masrafları velilerce karşılanıyor.
- Kaldıkları oteli ise hoca, devletin tahsis ettiği bütçeye göre kendisi buluyor. Allah'tan sezon açılmadığı için otel kötü değildi. Ama İstanbul'dan Ankara'dan gelen ve sponsoru olanlar devletin tahsis ettiği bütçenin üzerini karşılayarak daha iyi otellerde kalıyorlardı.
Benim kızım dâhil çocuklar diğer takımları bizlere gösterip imreniyorlardı. Hocamız bunların önemli olmadığını, bizim çocuklarımızın iyi sporcu olduğunu belirterek, morallerini korumaya ve motivasyonlarını sağlamaya çalışıyordu.
Sonuç olarak; Çocuklar müsabakalara bence bir sıfır mağlup başlıyorlar. Ayrıca sponsor katkısından dolayı diğer takımlar daha fazla sporcu götürüyorlar ve ciddi bir seyirci kitlesi (dolayısıyla tezahürat baskısı) oluşturuyorlar.”
Kendimizi Defne’nin yerine koyarak düşünelim:
Gelen takımlara bakıyoruz; sırtlarında takımlarının veya temsil ettikleri ilin adının yazılı olduğu aynı tip kıyafetler giymişler, kıyafetleri ve diğer malzemeleri çok iyi durumda, topluca sponsorlarının sağladığı araçlarla gidip geliyorlar, yine sponsorların sağladığı takviye gıdalarla beslenebiliyorlar ve devletin sağladığı imkânlardan daha iyi barınma olanağına sahipler.
Kendi spor kıyafetin ve malzemelerin; annenin, babanın alabildiği kadar, takımdaki herkesin kıyafeti, malzemesi farklı. Temsil ettiğin şehrin veya ait olduğun takımın adı bile yazılı değil.
Ailenin imkânları ile belki de sınırlı bir şekilde beslenebiliyor, daha turnuvanın yapıldığı alana gelip giderken yollarda yoruluyorsun. Üstelik müsabakada ter dökerken arkanda seni destekleyecek, alkışlayacak; gelebildiyse anne veya babandan başka kimsen de yok.
Bu çocuk Erzurum’u temsil ediyor. Memleketten o kadar uzakta insan kendini daha da sahipsiz hissetmez mi?
Sahipsiz diye adı çıktı şehrimizin ama doğruluk payı çok yüksek.
Hem sporcu olarak hem de antrenör veya idareci olarak zamanında ben de yaşadım benzer olayları, ama o zamanlar sponsorluk diye bir kelime girmemişti henüz dilimize. Sporcunun veya takımın bir şeylerinin eksik olması çok göze batmazdı eskiden, çünkü herkesin az çok eksiği olurdu.
Şimdi öyle mi? Kendi sınırlı imkânlarınla gittiğinde karşına her yönü ile dört dörtlük takımlar, sporcular çıkıyor. Sağlanan destek, moral ve motivasyon olarak daha başlangıçta en az 1-0 önde başlatıyor.
Sponsorların desteği olduğunda bu tür yarışmalara daha fazla sporcu katılabiliyor, daha fazla sporcu deneyim kazanabiliyor. Sadece izlemek bile büyük kazanımdır, sonraki yıllarda yarışacaklar için.
***
Bilgi ve iletişim çağını yaşadığımız günümüzde rakipler arasından ön plana çıkmak, organizasyon içinde ve dışında farkındalık yaratmak, hedef kitleyle ticari ilişkinin ötesinde duygusal bağ kurmak ve olabildiğince düşük bütçeyle geniş kitlelere ulaşmak çok önemli hale gelmiştir. Artık tüketiciler sadece bir ürün ya da hizmeti satın almıyorlar; aynı zamanda o ürünün sunduğu hayat tarzını, duyguları ve
deneyimleri de satın alıyorlar. Son yıllarda bu amaçları gerçekleştirecek bir yöntem olarak sponsorluk, diğer pazarlama araçları arasından sıyrılarak ön plana çıkmıştır.
Spor, sanat, kültür ve benzeri faaliyetlerde kişi, kuruluş veya organizasyonlara nakdi veya malzeme, araç, gereç ve hizmet desteği verilerek katkıda bulunulması olarak tanımlanıyor sponsorluk.
Sponsor olarak bir sporcunun veya takımın desteklenmesi bize şu mesajı verir:
“Biz bu bölgede faaliyette bulunan bir kurum, kuruluş veya işletme olarak, burada yaşayan insanların sayesinde varız. Onların sayesinde biz faaliyette bulunuyor, iyi-kötü onların sayesinde ayakta duruyoruz. Bu nedenle biz de bu bölgeye ve bu bölgenin insanına borçlu olduğumuzu düşünüyor; onlara karşı eğitim, spor, sanat, kültür ve benzeri faaliyetlerinde destek olma sorumluluğunu hissediyoruz.”
Bu şekilde düşünerek sponsorluk yapan işletmenin sağlayacağı avantajlardan hemen akla gelebilecek bir kaçını şu şekilde sıralayabiliriz:
Asıl faaliyetinin yanında topluma faydalı hizmetlerde bulunarak toplumsal sorumluluğunu yerine getirmiş olacak,
Harcadığı her kuruş, markasının ve olumlu imajının tanınmasına katkı sağlayacak, bu katkı reklama göre daha etkili ve kalıcı olacak,
Sağlanan destek; sporcularımızı, sanatçılarımızı, bilimsel ve kültürel çalışmalar yapan insanımızı cesaretlendirecek; toplumsal kalkınmamızı daha da hızlandıracaktır.
Konuyla ilgili yasal düzenleme açık ve anlaşılır şekilde yapılmış durumda.
Sponsorluk konusunda yapılan harcamalar ticari işletmelerin vergi matrahından düşülmektedir. Şöyle ki; sponsorluk harcamalarının, amatör spor dallarında tamamı, profesyonel spor dallarında yarısı kurumlar veya gelir vergisi matrahından indirilebilmektedir.
Yapılan düzenlemelerle de sponsorluk yapacakların işleri, bürokratik engellerle boğuşmadan, kolayca yürütülecek durumda.
Sporcu, idareci veya antrenörlerimizin, kapı kapı dolaşıp sponsor araması onlara zaman kaybettirecektir. Bu nedenle ilk adım onlardan beklenmemeli.
Sponsorluk yapabilecek kişi, kurum, kuruluş ve işletmelerimiz Gençlik Spor İl Müdürlüğümüze sponsorluk isteklerini bildirerek veya büyük firmaların yaptığı gibi internet sitelerinde yer alacak “sponsorluk talep formu” ile bu ihtiyaçları tespit ederek, uygun gördüklerini, imkânları ölçüsünde karşılayabilirler.
Unutulmaması gerekir ki; bir sporcumuza veya dokuz on kişilik bir takıma, spor kıyafeti desteği, ulaşım desteği, ulusal veya uluslar arası bir turnuvaya gidiş dönüş ve beslenme ve barınma masraflarının üstlenilmesi gibi destekler, o takıma rakip takımların bakış açısını da değiştirecek, sporcularımızın motivasyonunu yükselterek başarıyı da artıracaktır.
Bu tür bir desteği gördüğümüzde Erzurumlu olarak biz de şöyle düşüneceğiz;
Bu firma, toplumsal sorumluluk bilincine sahip, memleketimize ve insanımıza sahip çıkıyor, destekliyor. Ayrıca; vergi veya sigorta pirim borcu olan işletme ve kurumlar sponsorluk yapamadığından anlıyoruz ki bu kurum veya işletme güvenimizi tam olarak hak ediyor.
İlla bir sponsorun her şeyi karşılaması da gerekmiyor. Herkes elindeki olanakları, gelirini giderini düşünerek planlamasını yapar ve ona göre kaynak ayırır. Örneğin; spor malzemelerinin ticaretini yapan bir işletme bir takımın spor kıyafetlerini üstlenebilir, turizmde faaliyet gösteren bir kuruluş bu takımın ulaşımını, başka bir kuruluş barınmasını üstlenebilir.
Gayretle çalışan, emek veren, ter döken ve bizi temsil etmek gibi büyük bir sorumluluğu omuzlarında hisseden, pırıl pırıl çocuklarımız için değmez mi?
Onların Erzurum adına başarılı olmalarından gurur duymaz mıyız?
Bu başarıda payının bulunmasını isteyen sponsor yok mu Erzurum’da?
Sormak istiyorum; bizim o büyük turistik tesislerimize, seyahat firmalarımıza, kadayıf dolmacılarımıza, cağ kebapçılarımıza:
Adınızı, markanızı, sesinizi duyurmak istemez misiniz?
Erzurumlunun gururunda payınızın olmasını istemez misiniz?
Sesinizi duymak istiyoruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.