• BIST 9652
  • Altın 2968.938
  • Dolar 34.6884
  • Euro 36.6766
  • Erzurum -20 °C
  • İstanbul 9 °C
  • Ankara 2 °C

Sabri Topdağı Yazdı...

Sabri Topdağı Yazdı...
Sabri Topdağı Yazdı...

Her ne kadar Machiavellici yaklaşım, siyasetin ahlaki değerlere bağlanarak yapılamayacağını savunsa da; bu düşüncede olduğunu bildiğimiz bir adaya hangimiz oy veririz?

En az 25-30 yıldır her seçim öncesi adaylar tarafından gündeme getirilip seçim sonrası unutulan, taslağı hazırlanıp meclise sunulalı neredeyse 20 yıl olan Siyasi Ahlak Yasasını çıkaramamış vekillerimizden ahlaki davranış beklemek mi hatamız; yoksa böyle bir yasayı çıkaramayacak meclisi oluşturacak vekilleri defalarca seçmemiz mi?

Ahlaki davranış eninde sonunda kişinin vicdanına kalmakta. Hangi koşulların milleti temsil hakkını kazanmış bir vekili ahlaksızlığa itebileceği ve önlenmesi için yapılması gerekenler; aradan geçen bu kadar zaman nedeniyle güncellenmesi gerekse de yasa taslağında açıkça görülmektedir.

Gerek siyasi ahlak yasası ihtiyacında ve gerekse vekillerin yemin etmesi zorunluluğunda az da olsa bir güvensizliğin etkisi var muhakkak. Bu güvensizliğin seçenden mi, yoksa seçilenden mi kaynaklandığının yorumunu sizlere bırakıyorum.

Ettikleri yeminin yazılı olduğu yer Anayasa.

Anayasamızın 80.Maddesi; “Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, seçildikleri bölgeyi veya kendilerini seçenleri değil, bütün milleti temsil ederler” hükmünü taşımaktadır.

Andiçme başlıklı 81’inci Madde ise aynen şu şekilde:

Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, göreve başlarken aşağıdaki şekilde andiçerler: "Devletin varlığı ve bağımsızlığını vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma; hukukun üstünlüğüne, demokratik ve laik Cumhuriyete ve Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağıma; toplumun huzur ve refahı, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanması

ülküsünden ve Anayasaya sadakattan ayrılmayacağıma; büyük Türk milleti önünde namusum ve şerefim üzerine andiçerim".

Seçilen bir vekil, bu yemini beğenmeyebilir, ama vekillik görevinin başlayabilmesi için öncelikle yemin etmesi yasal zorunluluk. Yemin eder, göreve başlar; beğenmediği yemin metnini değiştirmek istiyorsa, mecliste yeterli çoğunluğu ikna eder ve değiştirir. Bu durumda dahi, önceden seçim beyannamesinde yer almadıysa veya başka bir şekilde seçim öncesi kamuoyuna duyurulmadıysa, görevle ilgili önemli bir koşulun değiştirilmesi hiç ahlaki olmayacaktır. Çünkü oy veren seçmenin beklentisi, bu yemin metninde ifadesini bulan görev anlayışıdır.

Yemin ettikten sonra veya yemin etmeden; millî iradeyi temsil ettiğini öne sürerek, ben bu yasayı veya anayasayı beğenmiyorum, tanımıyorum demek belki efelenmekten veya dayılanmaktan hoşlanan bir kısım seçmenin hoşuna da gidebilir, ama unutulmaması gereken önemli husus; o yasanın veya anayasanın kaynağının da millî irade olduğudur. Bu durumda millî irade denilerek millî iradeye darbe vurulmuş olmaz mı?

Seçimde mevcut yasal çerçeve içerisinde sadece bizi temsil edecekleri seçtik. Seçtiklerimizden de beklentimiz öncelikle yasal çerçeve içerisinde görev yapmalarıdır.

Unutulmaması gerekir ki; biz anayasamızda yazılı andı içerek, içtiği bu andı hiçe sayacak yetkiyi hiç kimseye vermedik.

  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
EDİTÖRÜN SEÇTİKLERİ
    Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Erzurum Olay | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
    Tel : 0 532 414 82 11 0 538 776 25 25