Bizim Erzurum'da bir söz vardır.
'' Öküzün gözüne sövüp, tezeğe mübarek derler.''
Bunlar hakikaten menfaatleri için öküzün gözüne sövüp, tezeğe mübarek diyenlerden.
Bunlar ipin ucu kendilerine geçince ipi hep kendilerine doğru çekenlerden.
Bunlar menfaatleri olunca dua, menfaatleri bitince beddua edenlerden.
Bunlar bu kadar ihanetleri ortaya çıkmışken halen daha utanmadan sıkılmadan iftiraya ve ihanete devam edenlerden.
Bunlar yıllardır devletin her makamını ele geçirmiş adeta kemirgen misali kemirgenlerden.
Bunlar sülük misali bu ülkenin kan damarlarına yapışmış kan emenlerden.
Bunlar sapla samanı birbirinde ayırt edemeyenlerden.
Kim mi bunlar?
Yıllardır din kisvesi altında insanların duygularını sömüren ve sonunda Rabbimizin inayeti ile ikinci yüzlerinin ifşa olduğu zavallılar.
Bunlar öyle ki bu ülkenin değil şah damarları, kılcal damarlarına kadar girmiş parazitlerdir.
Görünen o ki bu parazitleri öyle bir iki antibiyotik ile temizlemek mümkün değildir.
Bakınız eğitim ve öğretim döneminin daha birinci yarısını noktalamış bulunmaktayız.
Tabi bu bütün öğrenciler açısından biraz dinlenmek, istirahat etmek, dersten okuldan uzaklaşma kısaca azıcık mola vermek demektir.
Başarılı öğrenciler tatilin tadını bir kaç kitap okuyarak çıkarırken notları düşük olan kardeşlerimiz on beş günlük tatili iyi değerlenmeli en azından dersleri bir gözden geçirmelidirler.
Bu arada bazı okullarımızda görev yapan bir kısım okul idarecileri başka okullara tayin olmaya, yer değiştirilmeye veya idarecilik görevlerine son verilmeye başlandı.
Bütün bakanlıklarda olduğu gibi kılcal damarlara kadar girmiş bu parazitlerden devletin kurtulması için tedavi uygulanması şarttır.
Aksi takdirde ülkemize bunlar siyonist eller ile ortaklık yaparak tedavi uygularlar.
Benim bildiğim kadarı ile kimse kara kaşına kara gözüne sebep bir yerden bir yere görevlendirilmez.
Devlette üst makamlara yükselmek ne kadar doğal ise, o makamlardan alınmakta o kadar doğaldır.
Yani memuriyetin doğası gereği budur.
Devlet bir kanun koymuştur.
Vatandaş olarak hepimiz bu kanuna uymak zorundayız.
Önemli olan görev yapan kişilerin her hangi bir suça bulaşmamış olmalarıdır.
Bizim Anadolu'da bir söz vardır.
''Rüzgar esmeyince yaprak canlanmaz.''
Birde ''Yarası olan gocunur.'' derler bizde..
Lafı yeterince eveledim, geveledim sanırım.
Uzatmayayım, meseleye geleyim.
Antalya ilimiz de görevinden alınarak başka bir yere tayin olan bir okul müdürünün öğrencilerinin önünde kendi yazdığı senaryoya göre neden görevden alındığını avazı çıktığı kadar bağırması.
Kendi üst makamlarında bulunan kişileri eleştirmesi,
Yetmedi siyaset yapması,
Bana göre de kendi suçlarını kendisinin ifşa etmesi yerinde olmuştur.
Açık konuşuyorum '' Bir okul müdürünün tayini başka bir yere çıkmış veya görevden alınmış diye karnelerin alındığı gün yüzlerce öğrencinin karşısına çıkarak hükumeti ve iktidarı eleştirmesi cami duvarına işemekten başka bir şey değildir.
Okul müdürünün söylemlerine bakacak olursanız müneccim olmaya gerek yok.
Devletin kılcal damarlarına kadar girmiş parazitlerden olduğu aşikardır.
Eğer siz;
Bu ülkeye ihanet edenler ile beraberseniz.
Bu ülkenin balans ayarları ile uğraşanlar sizin önderleriniz ise,
Bu ülkede yemi yeyip maşası olduğunuz ülkelerde yumurtlayanlardansanız,
Bu ülkede insanların yatak odalarını ve telefonlarını dinleyenleri savunuyorsanız.
Bu ülkenin gizli bilgi toplantılarını deşifre edenler ile beraber oluyorsanız,
Bu ülkede okul öğrencilerinin önünde ülkenin öz evlatlarını yerden yere vurmaya kalkarsanız,
Kısaca bu ülkeye ihanet edenlerin safında yer alırsanız,
Sizin değil okul idareciliği yapmak eğitimci olmanız bile zararlıdır.
Çünkü siz ve sizin gibiler'in bu ülkeye ne kadar zarar verdiğiniz açıkça ortadadır.
Ama inanın bende derim ki suç senin değil, seni bugüne kadar o koltukta oturtanlarındır.
Neyse zararın neresinden dönülürse kardır.
Sizler haddinizi çoktan aştınız.
İsmini yazıp kendisini meşrulaştırmayacağım müdür bey konuşmasının sonunda diyor ki; ''Türkiye'ye ihanet eden, Türkiye'de ölmesin''
Evet Müdür bende senin gibi diyorum;
Bu güzel söze yada bu güzel duaya bende amin, amin, amin diyorum.
Diyorum..
Diyorum ki;
Ya RABBİ
Bu vatana ihanet edenlere bu ülke topraklarında ölmeyi nasip etme.
Çünkü sağlığında vatan toprağına ihanet edenlerin öldüğünde de ihanet ettiği vatan toprağına gelmesine gerek yoktur.
Bu vatan toprakları kutsaldır.
Hain ellere, ihanet şebekelerine veya ihanete çanak tutanlara bu aziz toprağın ihtiyacı yoktur.
Zaten Müdür beyin söylemlerine bakarsanız .
Tencere yuvarlandı kapağını şimdiden buldu.
Çünkü siz son bir yıldır hakikaten Sapla Samanı çoktan karıştırdınız.
Bizde bu vesile ile,
Paralel çizgilerden üçgenin çatısının oluşmayacağını bir kez daha görmüş olduk.
Sonuç olarak bu ismini ve okulunu vermediğim zatı muhterem kendisini zaten biliyor.
Ben kendilerini meşrulaştırmama adına ne ismini nede okulunu yazmadım.
Her hangi bir makamdan talep olursa okulunu da ismini de söylerim.
Buda biline..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.