Emperyalist batı Türk Milletini çökertmek, ortadan kaldırmak, darmadağın etmek için çeşitli taktikler uygulamaktadır.
Emperyalistlerin bu taktiklerinden birisi de genç nesli milli ve manevi değerlerinden uzaklaştırmaktır.
Açık konuşmak gerekirse bunu başardı mı?
Sorusunu kendi kendime sorduğumda soruma verdiğim cevabım.
Evet, batı bunu ülkemizdeki misyonerleri ile başardı.
Bir milletin manevi değerleri Yunuslar, Mevlanalar, Ahmet Yeseviler Salih Efendiler Medreseler, Vakıflar, dernekler ve buralarda tahsil edilen ilimlerdir.
Destanlar, Şiirler, Ezgiler, bununla birlikte edep, ahlak kuralları, örfler, ananeler, gelenekler ve görenekler, büyüğe saygı, küçüğe sevgi, vatan, ecdat, bayrak, ezan, din, kitap, sünnet, namus kısacası özetle Hakkın Rızasının kazanıldığı her hal ve davranış bir milletin manevi dinamikleridir.
Bir milleti savaş meydanlarında yenemeyen küresel emperyalist güçler bizlerin bu değerlerini birer birer ortadan kaldırarak bir milleti yok etmeye çalışmaktadır.
Bir Rus Çarı bunu açıkça dile getiriyor ve diyor ki; Türkleri dışarıdan yıkmak isteyen elleri, Türk Milleti kıracak güce sahiptir ve o eli kırar. Türkleri sadece içerden çökertebilirsiniz.
Oda milli ve manevi değerlerini yok ederek kendi geçmişine ecdadına düşman ederek, geçmiş değerlerinden ve bağlı bulunduğu dininden uzaklaştırarak başarabilirsiniz.
Bugün baktığımız zaman toplumumuzda ki aile temeli akrabalık bağları koparılmıştır.
Geçen haftaki makalemizde de belirttiğim gibi gayri meşru yaşam normal bir yaşammış gibi bu millete algılatılmıştır.
Akrabalık bağları ve komşuluk ilişkileri tamamen ortadan kaldırılmış, değil kalabalık aile ortamları üç kişiden oluşan çekirdek aile yapısı dahi korunamaz hale getirilmişti.
Toplum içerisinde uyuşturucu, aile içi şiddet, boşanma, hırsızlık, gasp, çocuklara karşı taciz, Lut kavmini batıran cinsi bir sapıklık olan, şimdilerde adına eşcinsellik ve homoseksüellik diye tabir edilerek insanların gözünde hafifletmeye çalıştıkları erkek erkeğe ilişki gibi ağır bir cürüm işlenmektedir.
Benim ülkemde benim Anayasam dediğim Kuran’ın hükümleri uygulanmadığından dolayı da bu suçları işleyenler küçük bir ceza ile cezalandırılarak tekrar adeta pimi çekilmiş atom bombası misali toplum içerisine yeniden alınmaktadır.
Emperyalist ve Siyonistlerden alınan örnek adalet ve ceza kanunları açık konuşmak gerekirse bu sapıklara tekrar tekrar bu suçu işletmektedir.
Bu iç açıcı olmayan ve gittikçe batağa dönen bu duruma el koymak başta devletin asli görevidir.
Bununla birlikte bütün toplum ve aileler kendi bağırsaklarını temizlemek zorundadırlar.
Evde aile çocuğunu zehir taciri televizyon ve internetten uzaklaştırmalıdır.
Okulda öğretmen dersinin son on dakikasında çocuklara ve gençler değerler dersi vermelidir.
Camide imam efendinin artık bu millete hadisin sahih mi, değil mi olup olmadığını anlatmaktan, Cuma hutbesinde konuşanın yâda bağdaş kurarak oturanın namazı olmaz demekten vazgeçip;
Nasıl namaz kılınır?
Nasıl oruç tutulur?
Hadesten ve necasetten nasıl temizlenilir?
Kıyamda nasıl durulur?
Rükûa nasıl varılır?
Secdede ne okunur?
Bir erkeğin veya hanımın cami adabı nasıl olmalıdır?
Namazdaki kural ve kaideler nelerdir?
Af edersiniz ama rükûa giden bir Müslümanın eğildiğinde düşük bel pantolon giydiği için bilmem neresi göründüğünde namazının durumu ne olur?
Vücut hatlarını sarıp sarmalayan, başını horasan develerine benzeten görünürde giyinik ama gerçekte çıplak olan bir Müslüman kadının halinin yarın nice olacağını.
Açık bir şekilde anlatması ve öğretmesi gerekir.
Aksi takdirde düşük bel pantolonla namaz kılan cemaatten,
Boy abdestinin ne olduğunu idrak etmeyen bir gençlikten,
Her tarafım kapalı nasıl olsa tesettürlüyüm ben kurtardım deyip yüzüne bir ton boya çalan Müslüman hanımdan,
Aman namaz kıldırıp hemen camiden çıkayım ilave işim var müşteri beni bekler düşüncesindeki cami hocasından
Dersimiz edebiyat bana ne milli ve manevi değerden dersim bitti ben çıkıyorum diye öğretmenden,
Ders saatleri bitti hadi internet kafeye her türlü melanetin içine diye koşan öğrenciden,
Mesai saat beşte bitti hadi kahvede okeye dördüncü lazımmış diye kahvehaneye koşan babadan,
Altın günlerinde sakız patlatan anneden vallahide, billahi de
Ne İslam’a,
Ne ülkeye,
Ne millete,
Nede kendilerine fayda gelmez.
Bir an evvel gaflet uykusundan uyanmamız gerekmektedir.
Batı ne yaparsa yapsın.
Allah elbette Müslümanları zafere ulaştıracaktır.
Yeter ki Müslümanlar olarak bu gafletten uyanalım.
Son zamanlarda ülkemizin güneydoğusunda düşmanlara karşı verilen mücadele de inşallah Askerimizle, Polisimizle ve Bölgede ki imanlı insanlarımız ile zafere kavuşacağız.
Zalimler istemese de, münafıklar hazmetmese de bu millete ve bu kutsal vatan toprağına hizmet edenler aziz ve muzaffer olacaktır.
Zalimler yine bu ülkede kaleyi içten işgal etmeye çalışsa da, hamdolsun milletimizin şuuru ve inancı kaleyi yine içten feth edecektir.
Ey Moskof Kâfiri, Ey İsrail Yahudi’si, Ey zalimler, Ey Münafıklar, Ey bu memleketin yemini yiyip memleket düşmanlarının kucağında yumurtlayanlar.
İnşallah çıkardığınız fitne ve fesat çukurlarında gahru perişan olacaksınız.
Sizlerin bir hesabı varsa bilesiniz ki; Kuvvet ve Kudret Sahibi Cenab-ı Allah’ında bir hesabı vardır.
Ve onun hesabı çok ağırdır.
Sizler günlerdir, aylardır ve yıllardır hileli düzenler kurdunuz.
Oysa sizlerin düzenleri, dağları yerlerinden oynatacak da olsa, bilesiniz ki Allah Katında sizler için hazırlanmış bir düzen vardır.
Rabbim öyle buyuruyor;’’ Allah Katında onlar için hazırlanmış bir düzen vardır (kötü bir karşılık) vardır.(İbrahim Suresi 46. Ayet)
Ey GAFİLLER!!!
Biliniz ki; İntikam alanların en hayırlısı Rabbimizdir.
Bu zalimlerle beraber aynı safta olanlar sizler zulme rıza gösterdiniz.
Oynanan oyunlar karşısında sessiz kalmak bir yana, oyunda bizzat yer aldınız.
Zulme Rıza Göstermek, Zulümdür.
Zulüm karşısında sessiz kalmak, Namussuzluktur.
İnşallah bizler İslam ümmetinin umudu, önderi ve rehberi olmaya devam edeceğiz.
Çünkü bizler Tarih boyunca nice zaferlere imza atan, nice zulümlere göğüs geren, nice kötülüğe boyun eğmemiş bir ecdadın torunlarıyız.
Çünkü bizler Tuna nehrinde abdest alarak, Viyana kapılarında namazını eda etmiş bir ecdadın torunlarıyız.
Çünkü bizler Dünyanın üç kıtasına hüküm süren, İslam’ın sancaktarlığını yapan, insanlara sevgiyi ve hoşgörüyü öğreten bir ecdadın torunlarıyız.
İnşallah bütün zaferler bizim olacaktır.
Yeter ki düştüğümüz bu gaflet uykusundan uyanarak batı hevesinden ve batı taklidinden uzak duralım.
İnşallah o zaman zafer mutlaka biz inananların olacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.