Siyasetçilerin ve bazı bürokratların olmazsa olmazlarından biri danışmanlarıdır.
Özellikle siyasetçiler seçim zamanlarında şehir sokaklarında oy toplama adına vatandaşı kahvehanede, kıraathanede caddede, sokakta veya işyerinde ziyaret ederler.
Bastırdıkları kartvizit veya broşürlere bir telefon numarası yazdırır sevgili hemşerilerim bak bu kartta yazan numara bana ait seçilince 7 gün 24 saat bu numaradan bana ulaşabilirsiniz ben sizlerin emrindeyim gibi bir takım taahhütteler de bulunurlar.
Ardından seçimler yapılır.
Vatandaş seçilen vekil ya da belediye başkanını bir arayayım şu mahallede bir sıkıntı var bildireyim, diye aramaya başlar.
Ama verilen numaralı telefon çalar, çalar ne hikmetse kimse açmaz.
Yâda telefon açılır; Karşınızdaki kişi ben danışmanıyım efendim.
Bilgilerinizi mesaj olarak benim telefona atın ben sayın vekilime veya sayın başkanıma ulaştırırım. Der.
Sizde hemen mesajı atarsınız.
Bütün iyi niyetiniz ve samimiyetinizle.
Ve hayatın akışı durmaz devam eder.
Acaba benim iş ne oldu diye sayın danışmanı tekrar arasınız bu defada telefonda bir şahıs şu iki cümleden birini söyler.
Aradığınız danışman kapsama alnı dışında.
Veya
Aradığınız danışmana şuan ulaşılamıyor.
Bu cümlelerde partili ya da partisiz kim olursa olsun hiç duymak istemediğiniz hoşunuza gitmeyen cümlelerdir.
Şimdi diyeceksiniz ki yok efendim o iş vatandaş için geçerli.
Siz gazeteciler hemen ulaşırsınız.
Size hemen cevap verirler.
Ama açık konuşmak gerekirse evet bir şekilde ulaşıyoruz.
Ama direk ulaştığımız vekil sayısı ikiyi geçmez.
Danışmanlar zaman, zaman bize ulaşırlar oda vekille ilgili bir haber falan vardır onu vermek için.
Bu iş böyle olmamalı.
Danışmanlar çok sık bir şekilde halkın içinde olmalıdırlar.
Çünkü insanların sıkıntılarını, problemlerini kaynağında görmeli kanayan bir yara var ise yaraya anında müdahale ederek seçilmişlerin işlerini de kolaylaştırmalıdırlar.
Tabi bu meselede bizim sayın vekillere ya da başkanlara ulaşmamız demek böyle bir sorunun olmadığını göstermiyor.
Tam aksine yukarıda yazdığımız mesele vatandaşın çok şikâyetçi olduğu bize de kardeşim şu işi bir yazın, konuşun dediği kısacası muzdarip olduğu bir meseledir.
Vatandaş bu konunun siyasetçiler tarafından bilinmesi adına sorunu bizlere aktarıyor.
Bende bir gazeteci olarak vatandaşın gönlüne, yüreğine tercümanlık yapmaya üzerimize düşen vazifeyi yerine getirmeye çalışıyorum.
Kimse kırılmasın gücenmesin.
Demek ki ortada bir sorun var.
Bu sorunu çözmekte seçilmişlerin işidir.
Nasıl mı?
Siyasetçi ya da bürokrat kim olursa olsun kendilerine danışman olarak aldıkları insanları çok iyi seçmeleri gerekmektedir.
Vatandaşla iyi diyalog içerisinde olan, şehrin sorunlarına vakıf, gerekli bilgiye ve donanıma sahip insanları danışman olarak seçmelidirler.
Yoksa kimi danışman yaparsanız yapın;
Azıcık akıllı ise vekilin ya da başkanın peşinden cep telefonunu taşır, paltosunu çıkarıp giydirir, arabasının kapısını açar.
Çok zor bir iş değil.
Ama kaybeden siyasetçilerimiz olur.
Çünkü danışmanı iyi olmayan siyasetçiler.
Halktan daha çok uzaklaşmaya başlıyorlar.
Buda temsil ettiği siyasi partiye zarar veriyor.
Hele, hele yukarıda da belirttiğim gibi telefonu açtığınızda karşıdan;
Şuan aradığınız danışmana ulaşılamıyor. Yâda danışman kapsama alanı dışında ise o zaman o vekilin vekilliği bir dönemle sabittir.
Bir adım ileriye gidemez.
Tavanla taban arasında köprü vazifesi kurmak bir danışmanın en asli görevlerindendir.
Sonuç olarak seçilmiş yâda atanmışlara danışmanlık hizmeti veren kardeşlerimizin kendilerine bir format atıp çok hassas olan bu dengeyi iyi sağlamaları gerekmektedir.
Aksi takdirde vatandaş dertli olup derdini bizlere kadar ulaştırmaya bizlerde yazmaya, söylemeye devam ederiz.
Bir dost olarak diyorum ki;
Şu ulaşılamayan telefonlarınıza ulaşılsın.
Birde şu bilgileri bana mesaj at.
Cümlesi şık değil benden söylemesi.
Aksi takdir de sizler bu haletiruhiyeniz ile seçilmişlere, destek olalım derken köstek oluyorsunuz.
Bunu iyi bilesiniz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.