Suriye'de işler içinden çıkılamaz bir hal aldı. Esad'a ve rejimin uygulamalarına karşı olsak da; kimyasal silah kullanılıp kullanılmadığı belirlenmeden, Amerikan önderliğindeki mütecâviz batılı emperyalistlerin, güya Esad'ı cezalandırmak ad ve bahanesiyle, Suriye'ye ve Suriye halkına vaki saldırganlığı asla kabul edilemez. Kurgulanmış benzer bu kirli senaryoyu çok yakın geçmişte İrak'ta ve Libya'da da yaşadık; gördük. İşin garip tarafı, başta Suud olmak üzere, sözüm ona müslüman Körfez ülkelerinin, İsrail'ın de içinde bulunduğu bu küstâh ve emperyalist koalisyona destek vermeleridir. Durum vahimdir; hâzindir.
Hani müslüman müslümanın kardeşi idi. Öyle mi? Âkif'ın yüzyıl öncesinde "Cemâ'atsiz imamlar, kirli yüzler, secdesiz başlar / Gazâ nâmiyle dindaş öldüren biçâre dindaşlar"dediği şark, yani islâm dünyası yine aynı şark...Ders alınmayan tarih tekerrür ederken, maalesef hatalar da aynen tekerrür etmeye devam ediyor. Atatürk daha yıllar öncesinde büyük bir bakış ve ufukla, başta ülkemiz olmak üzere, bütün islâm dünyası ve tüm mazlum milletler için geçerli ve vazgeçilimez olan "emperyalistlerin politikalarının peşine takılmayın" derken, ne kadar haklı olduğu ve ne kadar isabetli tespitlerde bulunduğu, şimdilerde daha iyi anlaşılmakta...Vahşi kapitalizm doyumsuzdur; uygulaması kanlı emperyalizm ise zâlimdir.
Dün ülkemize, Kanal Savaşı'nda Mısır'a saldıran İngiliz ve Fransız emperyalistlerinin sergilediği benzer bir başka oyun, bugün Suriye üzerinde Amerikan gücünün öncülüğünde ve yedeğinde sahlenmeye ve tekrarlanmaya çalışılmakta...O gün, Mısıra saldıran sömürgecilere karşı (Ne yazık ki, Menderes hükümeti o dönemde İngilizlerden yana talihsiz denilecek bir siyasî tavır almıştı. Suudiler ise bugün Suriye'de olduğu gibi, cihân savaşında İngilizlerden yana bize karşı haince savaşmıştı) Nazım'ın Kanal Savaş'ı yıllarında 1956'da kaleme aldığı, kardeşliği ve dayanışmayı yeğleyen, duygu yüklü anti emperyalist şiiri, şu sıralarda yaşanılan benzer sürece belki ışık tutar; duygu ve bakışımıza belki tercüman olur diye düşündüm.
Ne ad adına olursa olsun; Ortadoğu'yu bir labaratuvar gibi kullanmaya çalışan ve neo-liberalizm adı altında sergilenen vahşi kapitalizme ve emperyalizme dur denilmeli...Buyurgan bir tavırla "böl ve yönet" siyasetlerine ve zillet kokan anlayışlarına hep birlikte karşı çıkılmalı.
Şark; "Şarklı'dan başka; her kesin ortak malı olan memleket" olmaktan artık çıkarılmalı.
Temmenimiz, sonu kestirilmeyen süper güç denemelerine kalkışılan tehlikeli gidişattan, ülkemizin zarar görmemesidir; ülkemizi yönetenlerin olup-bitenlere bakarak, bir o kadar daha itinâyla ve basiretle hareket etmelidir. Zira çevremizden emin, ülkemizde huzur içinde yaşamak istiyoruz.
İSTİKLÂL
Bu zırhları, bu orduları tanırım,
benim de sularıma girdiler,
benim de toprağıma asker çıkardılar geceleyin.
Kanıma susamıştılar.
Çalmak istiyorlardı gözlerimin nurunu,
hünerini ellerimin.
Döktük denize onları
1922'ydi yıllardan...
Mısırlı kardeşim;
şarkılarımız kardeştir,
isimlerimiz kardeş,
yoksulluğumuz kardeştir,
yorgunluğumuz kardeş.
Şehirlerimde güzel, ulu, canlı ne varsa:
insan, cadde, çınar,
savaşında senin yanındalar.
Köylerimde Kelam-ı Kadim okunuyor
senin dilinle,
senin zaferin için...
Mısırlı kardeşim,
biliyorum, biliyorum,
istiklal otobüs değil ki
birini kaçırdın mı, öbürüne binesin...
İstiklal sevgilimiz gibidir
aldattın mı bir kere
zor döner bir daha.
Mısırlı kardeşim,
kanalın sularına karıştı kanın.
İnsanın yurdu bir kat daha kendinin olur
toprağına, suyuna karıştıkça kanı.
Yaşanmış sayılmaz zaten
yurdu için ölmesini bilmeyen millet...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.