Terör ateşi bacamızı sarmaya, yüreğimizi yakmaya devam ediyor.
Şehit yavrularımızın kara haberleri yüreğimizi dağlıyor.
Babalar dizlerini dövüyor, analar ağlıyor, bacıların, eşlerin, yavukluların feryatları gök kubbeyi yıkıyor.
Güvenlik güçlerimiz, güçlerinin yettiğince görevlerini yapmanın çabası içinde.
Güçlerinin yettiğince diyorum.
Bilerek bu cümleyi kuruyorum.
“Hiç yetmez mi, devlet bu, kahredici yumruğunu indirsin de bir görün.” İtirazınızı duyar gibiyim.
Lakin mesele o kadar kolay değil.
Etnik terörle mücadele, terörle mücadelenin en çetini… En çetrefillisi.
Teröristi, halkın içinden bulup çıkarmak, pirincin içinden beyaz taşı ayıklamaktan farksız.
Gündüz külahlı, gece silahlı durumları vardı eskiden.
Şimdi ahval ve şerait ondan da öte. Vaziyeti sadece yardım yataklıkla izah mümkün gözükmüyor.
Bölgede yaygın bir kabul, tasdik, benimseme ve hatta direk işbirliği söz konusu.
Yani örgüt artık yalnızca korku salarak tabandan sempati toplamıyor.
Sempati ve destek dopingi ile korku salıyor.
***
Bu kanlı belanın milletin başından def olması için;
Devletin kararlılığı ve silahlı tüm devlet güçlerinin kahramanlığının yanı sıra…
Hatta ondan daha önemlisi…
Halkın terörle mücadele bilincinin azamiye çıkarılması gerekiyor.
Milletin “sözde değil, özde” gönül ve güç birliği yapması icap ediyor.
Ahalinin PKK karşıtlığını söylemden, eyleme taşıması farz-ı ayn haline gelmiş bulunuyor.
***
Sakın yanlış anlaşılmasın;
Milleti, söylemden eyleme çağırırken sokağa dökül, kavga et, iç savaş çağrılarına alet ol demiyoruz.
Bölücülüğe karşı göğsümüzü siper ederken, Türk Kürt kardeşliğinden asla taviz vermeyeceğiz, elbette…
Kürt kardeşlerimizle ilişkilerimizde şefkat ve anlayışı ön planda tutacağız.
Tüm Kürt kardeşlerimizi bu işlerden mesul tutma yanlışına düşerek, PKK’nın değirmenine su taşımış oluruz.
Milletçe bölücülüğün belini kıralım derken, Türk Milletinin vakar ve teenni eksenli malum ve maruf dik duruşunu harekete geçirelim istiyoruz.
Nasıl mı?
***
Tıpkı Pasinler Halkının yaptığı gibi…
Gönül tepkisini fiiliyata taşıdı, dadaşın vakur ve celalli yüzünü en iyi şekilde temsil eden Galalı kardeşlerimiz.
Sosyal medya kahramanlarının bir iki slogan, birkaç tweet sallamadan ibaret pasifist ve cılız tavırlarının aksine,
Alıp bayraklarını çıktılar sokağa.
Güvenlik güçlerine destek verdiler.
Polis araçlarını bayraklarıyla süslediler.
Yakmadılar, yıkmadılar, tahripkâr olmadılar.
“Askerin görevini biz yapacak değiliz, polisliğe hevesli değiliz, durumdan vazife çıkarmıyoruz, ihkakıhak peşinde hiç değiliz. Ama gönlümüzle, kalbimizle, kararlılığımızla, onların bir parçasıyız, onların arkasındayız.” İradesiydi bu.
Çok değerliydi, kıymetliydi.
Çok sıfatı yeterli değil burada, hayati bir tavırdı.
Bir “Kongre şehri hassasiyetiydi”
Bir “ Aziziye savunması” refleksiydi.
“Bu vatan sahipsiz değil” haykırışıydı.
“Hak burada, hukuk burada, halk burada” has duruşuydu!
***
Eminim ki, vatanın canlı galası galalının, o yiğit çığlığı çığa dönüştü. Edirne’den Karsa tüm vatan sathında karşılık buldu, yankı uyandırdı.
Milletin yaralı temiz gönlüne ferahlık verdi, gergin yüzlere tebessüm yerleştirdi.
Günlerdir teröristlerin başlarına yağmur gibi düşen bombalardan daha çok korku saldı hain yüreklere.
Hainler, en çok bu birlik, dirlik, güvenlik güçleriyle bütünleşme şuurundan ürkerler.
Ve ürktüler.
Öyleyse “Pasinlerde filizlenen milli refleks” tüm yurda dalga dalga yayılmalı; her ilçe, il, “Terör kancıklığı devam ettiği müddetçe hepimiz Pasinleriz” diye haykırmalı!
***
Valimiz Sayın Dr. Ahmet Altıparmak'ın içten ifadeleriyle "Balta, küreklerle emniyete koşup siper olmaya çalışan halkımızı Allah var etsin..."
Bu şuur, milletin ortak şuuru haline getirsin.
***
Ha bir de…
Hala barut ve kan kokan elbiseleriyle MECLİSTE terör nöbeti tutan PKK mangası var.
Onlara da bir çift sözümüz olacak:
Bedenleriniz TBMM’de,
Lakin yüreğiniz İmralı’da…
Beyinleriniz kandilde,
Elleriniz tetikte…
Yüreğinize, beyninize söz geçiremediğiniz belli,
Hiç değil elinizi çekin tetikten.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.