16 Şubat 1916’da Erzurum, Ruslarında desteği ile Ermeniler tarafından işgal edilmiş ve yaklaşık iki yıl gibi uzun bir süre devam edecek esaret, zulüm günleri başlamıştı.
O gün Rusları arkalarına alan Ermeni uşakları daha önce örneği görülmemiş adı ve benzeri duyulmamış bir vahşeti Erzurum da sergilemeye başlamışlardı.
O gün Ermeniler yaşlı, genç, kadın, erkek ve çocuk demeden katliam yapıyorlardı.
Amaçları yıllarca hayalini kurdukları büyük Ermenistan’ı kurmaktı.
10 Ocak 1918 de 3.Ordu Komutanı Vehip Paşa tarafından yazılan kurtuluş reçetesini alan Kafkas Ordusu Komutanı Kazım Karabekir Paşa uykusuzluk, açlık, kar ve kış gibi olumsuz koşullara aldırmadan Erzurum’a doğru yola koyuldu.
Önce Erzincan, ardından Aşkale derken tarih 26 Şubatı gösterirken yolculuk Erzurum’a doğru idi.
Ve tarih 12 Mart 1918’i gösterirken iki yıl boyunca Ermenilerin zulmünden inim, inim inleyen Dadaşlar diyarına doğan güneşin adı özgürlük, kurtuluş güneşi idi.
Ermeni çakalı artık çıktığı inine geri dönmeye başlamıştı.
O gün ki;
Zulmün kara güllesiyle topu önünde,
İmandan fukara olan eğilir.
Bir karış toprağın öz kıymetini,
Toprağa kanını döker diyen. Erzurum’un, Dadaşların zafer günü idi.
Kısacası esaretten zulümden katliamdan kurtuluş günü idi 12 Mart.
O gün Erzurum’u Ermenilerin zulmünden kurtaran ecdadın göğsü iman ile dolu olduğu için üç beş çakala meydan bırakmadı.
O gün tarihin sayfaları yeniden yazılmıştı.
O gün Erzurumlu kadını, erkeği, yaşlısı, genci, askeri, sivili omuz omuza birlik içerisinde idi.
O gün yoktu çok modern silahları belki ama ellerindeki kazma, kürek göğüslerindeki iman kuvveti ile bir mermi gibi iniyordu düşmanın başına.
O gün Aziziyede, Mecidiyede, Yanık derede toprağa düşen kan ruhları iman nuru ile dolu şanlı ecdadımızın kanı idi.
Evet, bu gün Ecdadın kanıyla suladığı bu kutsal vatan toprağında12 Mart kurtuluş bayramımızı davullarla, zurnalarla kutlarken altımızda kefensiz yatanları düşünmeliyiz.
O gün vatan toprağını düşman işgalinden kurtaran şehit, şüheda acaba başını kaldırsa yüzümüze tükürür mü?
Diye
Bir düşünelim.
Bence tükürür.
Neden mi?
Nerede o gün ki faziletli ahlak sahibi gençler.
Nerede O gün ki iman dolu yürekler
Nerede O gün ki milli ve manevi değerlere sahip ahlaklı gençlik.
Kalmadı Bey Efendiler!
Kalmadı Hanım efendiler!
Bütün değerlerimiz yok edildi.
Gençlik harap!
Gençlik perişan!
Gençlik ecdada küfreder oldu.
Gençlik tarihinden, milli ve manevi değerlerinden yoksun.
Gençlik ahlaksız ve edepsizliğin peşinde sürükleniyor.
Ortalık karışık. Düzen bozuk.
Gençlik ezanı duymaz!
Gençlik Namazdan anlamaz oldu.
Kızmayın bana. Kimse kızmasın bu gün açıklanan rakamlara göre Google arama motorunda porno sitelerine en çok giren il olarak Erzurum’un adının geçmesinden utanç duyuyorum.
Bu gün bu şehrin muhtelif yerlerinde zinanın aleni bir şekilde arsızca, edepsizce, ahlaksızca yapılmasından utanç duyuyorum.
Bu gün ecdadın bize emaneti olan bu topraklarda gençlerin sabahlara kadar barlarda, diskolarda su yerine içki tüketmesinden, tarihiyle bağdaşmayan bir gençliğin tepişmesinden utanç duyuyorum.
Adına Evliyalar, Embiyalar şehri denilen Erzurum da karanlık çökünce gençlerin elinde bira kutularını görmekten utanç duyuyorum.
Buram, buram tarih kokan İstanbul kapının içkiciye, tinerciye, fuhuş yapana, kadın tüccarlığı yapana terk edilmesinden yetkililerin vurdumduymazlığından utanç duyuyorum.
Bu memlekette doğrular, dürüstler, edep, ahlak sahipleri dururken edepsizlerin, ahlaksızların değer görmesinden utanç duyuyorum.
Hak yolu dururken hayvani duygular, nefsanî hevesler peşinde koşan gençlikten utanç duyuyorum
Gelin efendiler!
Tarihi şanla şerefle dolu Dadaşlar.
Bu günü milat kabul edelim.
12 Mart 2012 yılında bu şehirde yeni bir kurtuluş başlatalım.
Bunun adına 12 Mart 2012 milli, manevi ve ahlaki çöküntüden kurtuluş günü diyelim.
Bu gün doğan güneş ile artık dinine, ahlakına, maneviyatına, tarihine ve ecdadına bağlı bir gençlik yetişmesi için büyük bir kurtuluş hamlesi başlatalım.
Önce insan diyelim.
Önce ahlak ve maneviyat diyelim.
Gençlerimizi batının, emperyalistlerin, Siyonistlerin kurmuş olduğu tuzaklardan kurtarmaya ne dersiniz?
Yeniden bir kurtuluş reçetesi yazalım ve hemen gereğini yapalım.
İşte bunu başarabilirsek 12 Mart 1918 de tarih de şanlı sayfalar açan ecdadımız rahat uyur.
Milli şairimiz Mehmet Akif’in dediği gibi
Bastığın yerleri toprak diyerek geçme tanı,
Düşün altında binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı
Verme dünyaları aslanda bu cennet vatanı.
Hep beraber bastığı toprakta yatan binlerce ecdadı incitmeyecek bir gençlik yetiştirmek için el ele verelim.
12 Mart 1918 de bu kutsal vatan toprağını bizlere emanet eden ecdadımdan özür dileyerek.
Tarih bu yüce millete bir daha 12 Martlar yaşatmasın diyorum.
Kurtuluşumuz kutlu yarınlarımız umutlu olsun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.