Hikâyeyi biliyorsunuz; önemli bir muharebeyi kaybeden paşa'nın kellesi tehlikededir.
Divanı harpte sorarlar:
"Paşa bu ağır hezimetin nedenlerini söyle bize."
Paşa cevaplar: "Efendim yenilgimizin on nedeni var, ilki barutumuz yoktu."
“Diğerlerini saymana gerek yok”, deyip beraatına hükmederler mağlup paşanın…
***
Bölgeler ve iller arası kalkınmışlık farklarından söz ederken karşımıza çıkan birinci mesele ‘kalkınma barutu’ eksikliği değil midir?
Kalkınmanın barutu hiç kuşkusuz ‘kaynak’ tır…
Ve galiba gelişme yolunda ter döken illerin eksikliğini en çok hissettikleri değer de budur.
***
Sivil toplum örgütlerinin, kamu kuruluşlarının arşivleri, rafları birbirinden güzel planlar, projelerle dolu.
Bilim adamlarımız, yazarlarımız, sivil toplum örgütlerimiz nice güzel öneriyle çıkıyorlar karşımıza.
Neyi, nasıl yapacağımızın hepimiz farkındayız.
‘Şunu yapmalıyız’ diyoruz.
‘Nasıl’ diyorlar.
‘Şöyle’ diyoruz.
‘Hangi parayla, hangi kaynakla, hangi ödenekle’…
Söyle, diyorlar.
Susuyoruz.
Söyleyen dillerimiz söylemez oluyor.
***
Türkiye'de bölgeler ve iller arası eşitsizliğin durumunu ortaya çıkarmayı hedefleyen analizlerde kullanılan göstergeleri hatırlayalım:
• Kişi başına banka mevduat oranları,
• Kişi başına elektrik tüketimi,
• Kişi başına düşen katma değer miktarları,
• İnsani gelişmişlik endeksi,
• Kişi başına düşen gayri safi milli hâsıla miktarları,
• Tarım, sanayi ve hizmet sektörlerindeki istihdam oranları.
***
Demek ki, eğer Erzurum’un daha da iyi bir noktaya gelmesinden bahsedeceksek, öncelikle yukarıdaki ana noktalarda Türkiye ortalamasının üzerinde bir gelişme sağlamamız gerektiğini hesaba katacağız.
“Nutuk kalkınmacılığının” kolay ama netice vermez şehvetinden beri ve geri duracağız.
Hızlı, sürdürülebilir, kaynak ve finansmanı sağlanmış projeler üzerinde konuşacağız.
Ayaklarımız muhkem basacak yere.
Gerçekçi olacağız.
Uçmayacağız.
***
Şehrin kişi başına düşen ‘mevduat’ oranı nedir?
Şehirde faaliyet gösteren ya da şehir dışından gelecek/gelmesi muhtemel özel sektör kuruluşlarının yerel kalkınma projelerine aktarabilecekleri kaynak potansiyeli ne miktardadır?
İçsel kent kaynağı yeterli olmadığına göre, dışsal kaynak çekme kabiliyetimiz ne orandadır?
Dışsal kaynağın, kamusal, ulusal ya da uluslararası boyutu ne kadardır?
İşte bu soruların cevabı ‘Kalkınma muharebesindeki barut miktarımızı’ tayin ve tespit edecektir.
Barutumuz yeterli değilse, ya şehidiz yahut gazi…
Tabi Niyazilik ihtimali de böyle bir tabloda seçeneklerden birisi!
***
Seçim öncesinde güzel projeler sunan dostlarımıza ‘kaynak’ meselesini hatırlatmak isterim.
Hedef belirsizliği ve kaynak yokluğu iki büyük belamızdır.
O nedenle öncelikle şehri geleceğe taşıyacak büyük hedefleri iyi belirleyelim, muhkem usuller tespit edelim ve barutsuz harbe girmeyelim.
Kaynağa odaklanalım.
Peki, dışsal kaynağı içe taşıma, aktarma konusunda kent yönetiminin ne gibi çabaları var?
Bunun için geliştirdikleri özel usuller mevcut mu?
Bu hususta siyasi kadroların önüne yol haritaları, navigasyon rotaları konulabiliyor mu? Onların bu hususta çabaları var mı?
***
Bilmem ne mahallesinin, falanca sokağının, filanca işi elbette mühimdir...
Lakin rutindir.
Büyükşehir Başkanlarını, belediye bürokratlarından ayıracak husus da ‘vizyon tayin edici’ olabilme ve yüksek organizasyon/koordinasyon adamı olabilme özelliğidir.
Adaylarımızın bu hususiyetleri taşıması bizi mutlu ediyor, umutlandırıyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.