Son zamanlarda şehr-i Erzurum da meydana gelen iki olay adeta insanın kanını donduruyor.
Yüreğini yakıyor.
Tarih 20 mart şahsıma gelen bir telefon ve yardım edin çığlıkları.
Telefonun açıldığı yer ;Hınıs ilçemizin Tellitepe (Tendürek) köyü.
Telefonu açan; Abdullah Özyurt isminde ocağına ateş düşmüş bir vatandaş.
Evet Hınıs’ın Tellitepe köyünde Abdullah Özyurt’a ait ev gözleri önünde cayır, cayır yanıyor.
Sonuç mu?
Abdullah Özyurt eşi ve çocukları yanan evleri sonucu ortada kaldı.
Köyde geçici de olsa bir akrabasının evine yerleştiler.
Bana gelen bu ihbarı anında il afet ve acil durum müdürlüğü başta olmak üzere ilgili bütün kurumlara ileterek üzerime düşeni yaptığım kanaatindeyim.
Her kurumu her yetkiliyi aramamıza rağmen yangına müdahale edecek ne bir su tankeri nede bir itfaiye aracı yoktu.
Ne Hınıs’ta
Ne Karayazı da
Ne Karaçoban da bu yangına müdahale edecek bir itfaiye aracı bulunamadı.
Çünkü O GÜN 20 Martta bütün araçlar Nevruz bayramını o güzelim bahar şenliğini suiistimal eden birkaç çakal sürüsünün Tekman İlçemizde çıkardığı olaylara müdahale etmek için oraya görevlendirilmişti.
Ancak bu görevlendirmeyi yapan ilgililer acaba ilçemizdeki olası bir durumda yangın çıkarsa ne yaparız?
Diye hiç düşünmemişlerdi.
Şimdi soruyorum.
Hani birileri geçenlerde Çevre ve Orman Müdürlüğüne helikopter getirdik diye gazete manşetlerinde boy, boy poz veriyordu.
Nere de bu helikopter?
Vardı da biz mi görmedik?
Yoksa bu haber asparagas bir haberdi de bazı basın yayın organları bu hayal ürünü helikopter haberini sayfada boşluk kalmasın diye mi yaptı?
Bana ve kamu oyuna ne cevap verirseniz verin.
Olan Abdullah Özyurt ve ailesine oldu. Bu meseleyi yazmamak için sabrımı çok zorladım.
Ama aradan birkaç gün geçtikten sonra yaşanan ikinci olay sabır taşını çatlattı.
Bu defa da Tarih 3 Nisan.
Tedaş’ın cefakar, vefakar 5 işçisi Aşkale Bayburt karayolu üzerinde bulunan Karasu baraj gölünde bizi kurtarın diye yalvara, yalvara ölüme gitti.
Bu konuyla ilgili başta sunu belirtmeliyim.
İnsanların iş güvenliğini sağlamak işverenin asli görevidir.
Bu kardeşlerimiz belki hata yapmış olabilirler.
3 kişilik bisiklete 5 kişi binmek hatadır.
Ancak havaların ısınmaya buzların çözülmeye başladığı bu günlerde hem de akşam saatlerinde bir buz kütlesine çıkmaları talimatını veren zihniyet kim?
Bu insanları ölüme yollamanın hesabını kim verecek?
Erzurum Büyükşehir.
Erzurum doğunun başkenti.
Erzurum Dadaşlar diyarı.
Erzurumlu mert, yiğit, delikanlı .
Erzurum şu, Erzurumlu bu diye seçim zamanı sırtımızı sıvazlayanlar.
Nere de?
Faturalarımıza kaçak, kayıp adı altında bilmem ne bedelini bindirip tahsil eden iki gün geç yatırınca da açma bağlama parasını vatandaşın sırtına vuran Tedaş yetkilileri bu işleri beceriyor da 5 canı kurtarmayı, onların iş güvenliğini sağlamayı neden beceremiyor?
Şimdi Mustafa’nın, Ahmet Saitin, Şahinin, Feridun’un ve Rıdvan’ın hesabını kim verecek?
Kim bu canların evlatlarının yanan yüreğine derman olacak.
Kısacası soru soru soru...
Şimdi kim ne derse desin.
Olan Aşkale de 5 aileye olan Hınıs da evi yanan canları giden garibanlara oldu.
BİR RUSYA KADAR OLAMADIK.
Geçtiğimiz hafta Rusya da denize balık için giden 675 balıkçı buz kütlesinin kırılması ile ortada kaldı.
Sonuç Rus yetkililer iki saat içinde 675 balıkçıyı hem de hiçbirinin burnu bile kanamadan kurtardı.
İşte bakın orası Rusya idi. Burası Erzurum.
Biz bırak 675’i 5 canı kurtaramadık.
Nasreddin hoca bile göle yoğurt mayalarken elinde kepçesi vardı.
Ya biz 5 canı göle uğurlarken elimizde bırakın kepçeyi bir top urgan bile bulunduramadık.
Bunlar candı beyler.
Bunlar ne patlıcan nede Rus vatandaşıydı...
Şimdi vakit yanan bu yüreklerin hesabını soracak Babayiğit İdarecilerin vaktidir.
Şimdi vakit bu konuların aydınlığa kavuşturulması için yumrukların masaya vurulma vaktidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.