Bir Ses Yükseldi Veda Hutbesinden
Ey İnsanlar!!!
''Kadınlarınızın haklarını gözetmenizi ve bu hususta Allah'tan korkmanızı tavsiye ederim.
Siz kadınları, Allah'ın emaneti olarak aldınız ve onların namusunu kendinize bu hususta Allah'ın emriyle helal kıldınız.
Sizin kadınlar üzerinde hakkınız kadınlarında sizlerin üzerinde hakları vardır.'' diye buyurdu.
Müslümanlıkta kadın sultandır.
İslam dininin iki gayesi vardır.
Birincisi: Tek olan, eşi ve dengi olmayan Allah'a inanmak ve yalnız O’na ibadet etmek,
İkincisi de, Allah'ın bütün yaratıklarına iyi davranmaktır.
İslam, bütün yaratıklara özellikle en üstün yaratık olan insana şefkat ve merhamet göstermeyi bir esas olarak kabul etmiştir.
Bunun içindir ki, bu dini tebliğ etmek üzere gönderilen son Peygamber Hz. Peygamberimiz (s.a.v)’i ilk tanıyan ve etrafında ilk toplananların çoğunluğu, hakları ellerinden alınmış toplum içinde hor ve hakir görülmüş insanlar oluşturmuştur.
Bu insanlar İslam dininin insanlar arasında ayrım yapmadığını görünce, hemen onu kabul edip Müslüman olmuşlardır.
Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa ( s.a.v ) Hadisi Şeriflerinde buyurmuştur ki;
''Hanımlarınızı üzmeyin. Onlar, Allahu teâlânın size emanetidir. Onlara yumuşak olun, iyilik edin!
En üstün mümin, hanımına, en iyi, en lütufkâr davranan güzel ahlaklı kimsedir.
En iyi Müslüman, hanımına en iyi davranandır. İçinizde, hanımına en iyi davranan benim.
Hanımına güler yüzle bakan erkeğin defterine, bir köle azat etmiş sevabı yazılır.
Hanımının haklarını ifa etmeyenin; namazları, oruçları kabul olmaz.
Hanımını döven, Allah'a ve Resulüne asi olur. Kıyamette onun hasmı ben olurum.''
Yüce dinimiz İslam' erkekle kadın bir bütünün parçalarıdır.
Birini diğerinin vazgeçilmezi olarak kabul eder.
İslamiyet gelmeden evvel cahiliye döneminde toplum içerisinde hak ettiği yeri olmayan kadın İslamiyet ile müstesna bir makama sahip olmuştur.
Dinimiz İslam kadın hakları üzerinde çok hassasiyetle durmuş kadını hiç bir sistemin vermediği bir makama eriştirmiştir.
Rabbimiz Yüce Kitabımız Kura-ı Keriminde buyurur ki;''Erkeklerin kadınlar üzerinde hakları olduğu gibi kadınlarında erkeklerin üzerinde hakları vardır.''
Bu konuda Resulu Kibriya Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) buyurur ki; ''Dikkat ediniz. Sizin, hanımlarınız üzerinde hakkınız vardır. Sizin onlar üzerinde ki hakkınız; Namuslarını muhafaza etmeleri, hoşlanmadığınız insanları evinize almamalarıdır.
Kadınlarında sizlerin üzerinde hakları vardır. Onlarında sizde ki hakkı; Onların giyim kuşamlarını, yeme içme ihtiyaçlarını ve sizinde onların dışında harama bulaşmamanız namusunuzu korumanızdır.''
Bu Hadisi Şeriften de açıkça anlaşılacağı üzere erkek kadının, kadında erkeğinin namusunu korumak zorundadır.
Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) yine buyurur ki;'' İki zayıf kimsenin bir yetimin, ikincisi de kadınlarınızın hakkını zayi etmekten herkesi şiddetle sakındırıyorum.''
İslamın ve insanlığın gereği kadınlara layık olduğu değeri vermektir.
İnsanlık İslam ile şereflenmeden önce kadınlar çok kötü muamele görüyorlardı.
Cahiliye kocası ölen kadını, onun bıraktığı mal gibi telakki ediyor, ister istesin ister istemesin o kadın başkası ile evlendiriyordu.
Cahiliye devrinde erkekler kadını kullanarak adeta maddi menfaat sağlıyorlardı.
Tıpkı günümüzde bir sabunu satmak için bir kadını reklam aracı kullananlar gibi.
Bunun üzerine Rabbimiz Kuran-ı Kerimin Nisa suresinin 19. Ayetinde mealen buyurdu ki;''Ey İman edenler Eşi vefat eden ve yakınınız olan kadınlara zorla (kerhen) varis olmanız helal değildir. Ve onlara verdikleriniz (mehrin) bir kısmını onlardan almak için onları sıkıştırmayın, açıkça fuhuş yapmaları hariç. Ve onlarla iyi geçinin. Fakat eğer onlardan hoşlanmadıysanız, o takdirde umulur ki sizin hoşlanmadığınız bir şey hakkında Allah pek çok hayır kılar.''
İşte Rabbimiz haksızlığı, kadını maddi menfaat elde etme ve bir eşya olarak görmeyi bu Ayet ile ortadan kaldırmıştır.
Burada açıkça gözüken Allah'ın kadına ne kadar değer verdiğidir.
Çünkü kadın iyi bir eş, iyi bir arkadaş, merhamet timsali, şefkat abidesi ve hepsinden önemlisi de Allah'ın en güzel şekilde yarattığı güzel, zarif, nazik bir kul ve Cenneti ayaklarının altına koyduğu iyi bir anadır.
Bizim şerefli dinimiz İslam ''Cennet anaların ayakları altındadır'' diyerek kadına hak ettiği en büyük değeri vermiştir.
Unutmayınız ki; Allah kullarının erkek veya kadın oluşlarına değil, takvalarına, imanlarının kalitesine ve kendisine ne kadar yakın durduklarına bakar.
Peki günümüzde İslamın verdiği değer kadar çağdaşız, medeniyiz diye ortalıkta kadın hakları diye bağıran ama satılan her üründe kadını adeta reklam aracı, kar getirici araç gibi görenler kadınlara ne kadar değer veriyorlar.
Çağdaş denilen kafir batı, kadını hayvandan aşağı bir sınıfa oturtup, kadını uğursuz saymakta, köle misali fuhuş pazarlarında hayvanlar gibi satmakta, kadını et mesabesinde görüp, değersiz bir meta olarak görmektedir.
Güzellik yarışmalarında bile mutlaka evlenmemiş kız arayan köle tüccarları bu imansızlar batıl ideolojilerine modernizm adını takıp, İslamı çağ dışı gösterme aymazlığındadırlar.
İşte bu kafir batının benim ülkeme ve İslam diyarlarına empoze etmeye çalıştığı 8 Mart kadınlar gününü tanımıyorum.
Ben Rabbimin ve Sevgili Peygamberimin her gün, her an değer verdiği Cenneti onun ayaklarının altına koyduğu kadınlarımızın gününü her gün kutluyor ve gereğini her gün yerine getiriyorum.
Ve ben bir Müslüman olarak diyorum ki;
Kadınların kadınlık şerefini beş para eden bu pespaye katillerin, kadını evinden, çocuğundan koparıp, onu bir iş makinası ve tüketim kölesi haline getiren kapitalizmin kadınlarımıza tanıyacağı haklar olmaz olsun!
Yaratan Rabbimin, Sevgililer Sevgilisi Peygamberimin ve dinim İslamın kadınlarımıza verdiği değer, onları oturttuğu makam, onlara sunduğu özgürlük sahaları yeter de artar bile.
Unutmayınız ki;
Kadınlara ancak asalet ve şeref sahibi kimseler değer verir.
Kadınlarımızı ancak kötü ve aşağılık kimseler hor görür.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.